Haftanın Kitaplığı – 18 Eylül 2023

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

Kimyahane – Müze-i Hümayun’dan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne Türkiye’de Kültür Varlıkları Konservas

Yazar: Vildan Yarlıgaş

Türkiye’de kültür varlıkları restorasyonu genellikle cami, sur, kilise, kervansaray gibi taşınmazlar üzerinden incelenmekte ve bilinmektedir. Arkeolojik kazılardan çıkarılan ve müzelerde sergilenen taşınabilir kültür varlıklarının restorasyon tarihi ise ilk kez bu kitapta ele alınmaktadır. Vildan Yarlıgaş, Osmanlı devletinin ilk müzesi olan Müze-i Hümayun’dan başlayarak müze objelerinin kimler tarafından, hangi mekânlarda ve yöntemlerle onarıldığını kronolojik olarak aktarmaktadır. Elinizdeki kitap, 1936 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri bünyesinde kurulan ve Türkiye’nin ilk konservasyon laboratuvarı olma unvanını taşıyan Kimyahane’yi odak noktasına alarak Türkiye’de modern konservasyon-restorasyon anlayışının gelişimini okura akıcı bir dille ve daha önce hiç yayımlanmamış belgelerle sunmaktadır.

Taşocağı

Yazar: Damon Galgut

Suçluluk hissi dipsiz bir kuyudur.

Vaat romanıyla 2021 Booker Ödülü’ne değer görülen Damon Galgut’un kaleme aldığı Taşocağıölüm ve aldatmaca üzerine geç keşfedilmiş bir başyapıt!

Başkasına ait bir kimliğe büründükten sonra avcıyken bir anda ava dönüşen “isimsiz” bir adamın vicdanıyla hesaplaşmasını anlatan yazar; gizem ve gerilimle ördüğü hikâyesinin ardında sessizce yükselen adaletsizlik, suçluluk duygusu, kefaret gibi inanç değerleriyle zıtlaşan konuları ustalıkla işliyor. 

Katmanlı kurgusu, derinlikli karakterleri ve baş döndürücü sonuyla okurun dimağına kıvılcımlar düşüren bu etkileyici kitap; film yapımcılarının da iştahını kabartarak iki kez beyazperdeye uyarlanmıştı.

Güney Afrika kırsalında uzanan ıssız bir yol… 
Uzun zamandır yürümekten bitkin düşmüş bir “kaçak”…
Ve yeni atandığı ilçede göreve başlamak için yollara düşen bir rahip.

Kaderin tuhaf oyunuyla yolları kesişen bu iki adam aynı arabaya bindiklerinde kendilerini bekleyen sondan habersizdir. Aralarında yaşanan gerilim dolu tartışmanın ardından isimsiz adam, rahibi acımasızca öldürüp yakınlardaki bir taşocağına gömer. Hemen sonrasında da rahibin atandığı ilçeye giderek onun yerine göreve başlar. Zamanla büründüğü kimliğin saygınlığından başı dönen sözde rahip, sinsice içini kemiren vicdanına çaresizce teslim olur. İşlerin yoluna girdiğini düşündüğü bir anda ise üstünü örtmeye çalıştığı gerçeklerin birer birer su yüzüne çıktığını fark eder. İlçenin Başkomiseri ile kendileri de bir adaletsizliğin kurbanına dönüşecek iki genç kardeşin nefesleri ensesindedir. Yeniden kaçış vaktidir…

Okurları, “Suçluluk duygusu insanı nereye kadar takip eder?” sorusuyla baş başa bırakarak vicdanî hesaplaşmaların ağırlığı üstüne düşündüren Taşocağı; gerilim dozunun bir an bile eksilmediği, sinamatografik bir roman.

Çarpıcı betimlemeleriyle hayranlık uyandıran Damon Galgut, hikâye kurgusunda dikkat çeken ritmik sıçrayışlarla anlatısına müthiş bir ivme kazandırıyor ve edebiyatseverleri yine can evinden vuruyor. 

“Bu ocak, uzun zaman önce kazılmıştı ve yerin derinliklerine kadar iniyordu. İçinde su olabilirdi, hareket de olabilirdi, ama hiçbir şey de olmayabilirdi. Bir dibi bile olmayabilirdi.”

Yazmak Üzerine

Yazar: Henry Miller

Yazar kendi sesini nasıl bulur?

Modern edebiyatın en tartışmalı isimlerinden Henry Miller, eserlerinden bölümler, notlarından derlemeler ve mektuplarından kesitlerle oluşan Yazmak Üzerine’de bu defa kendi yazı macerasıyla karşımızda. Henry Miller, yazı işlerini yaşama uğraşıyla eş görüyor ve en yüce makamı saydığı yazı masasının başından bildiriyor. Miller, çivisi çıkmış bu dünyada yazarlığın inceliklerine kafa yoruyor; savaştığı yasaklardan kopardığı tartışmalara, yaratma kaygısından yaşam sancısına varan yolda okura rehberlik ediyor.

Yazmak Üzerine kıymetli, zihin açıcı ve aydınlatıcı bir metin – ateşten korkmayanlar için.

Sanat ve Yalanlar

Yazar: Jeanette Winterson

“Geçmişimi, evimi iki merdiven birleştiriyor; biri benim kullandığım, diğeri başkalarının kullandığı merdiven. Özel merdivenim beni bebekliğimin bodrum katından içinde bir masa ve bir kitaptan başka bir şey olmayan ufak ve boş odalara götürür. Başkalarının kullandığı merdivense geniş zemin kattan yukarı doğru kendinden emin kıvrımlarla yükselir. Eski meşe ağacı parçalarından yapılmış. Başkalarına açık olan bu kolay yolun tek bir basamağı bile benim tarafımdan inşa edilmedi…”

 Sanat ve Yalanlar’ın yakından tanıdığımız üç anlatıcısı var: Handel, Sappho ve Picasso. Ancak İngiliz edebiyatının en güçlü kalemlerinden olan Jeanette Winterson, bu kitapta onları büyük oranda tanınmaz hâle getirerek her birine bambaşka bir hayat bahşediyor.
Handel bir cerrah, aynı zamanda rahiplik okuluna gitmiş ancak başarılı olamamış bir Katolik rahiptir. Elitist eğilimleri nedeniyle kendini Tanrı’nın adamı olmaya layık göremezken doktorluk da onu sosyal meseleleri irdelemeye iter… Kısacası mutluluğu bulamamıştır. Picasso ise erkek kardeşi tarafından tacize uğramış bir kadın sanatçıdır. Ailesi onu anlamak ve desteklemek bir yana, “karanlık ruh dünyası” sebebiyle buna kendisinin neden olduğunu düşünmektedir. Anlatıcıların yalnızca biri tarihte bildiğimiz hâliyle arz-ı endam eder: Sappho… Kendini şehvet düşkünü ilan eden ve dil ile şehvetin birliğini incelemeye adamış Antik Yunan şairi. Bu üç karakter, ölüm ya da sonsuzluğa uzanıyormuş gibi görünen sembolik bir denize giden trende karşılaşırlar. Yol boyunca anlattıklarıyla sanat, cinsellik, din, toplumsal baskı, ataerkil düzenin tehlikeleri üzerine uzun ve okuyucu için unutması zor bir sohbet yaratacaklarındansa hiç haberleri yoktur.

Erguvani İstimbot

Yazar: Cüneyt Cebenoyan

1. Manaki Kardeşlerin yönettiği, Fuat Uzkınay’ın bestboy (elektrikçi çırağı) olarak görev aldığı sessiz sinema klasiği. Aynı zamanda Türkiye sinemasının ilk konulu uzun metraj filmidir. Rivayet edilir ki Boğaz kıyılarındaki ilk erguvan ağacının ilk çiçeğini açtığı günün sabahında, sisler arasından bir istimbot (çatana) süzülerek Boğaz kıyılarından geçer, içinden bir kadın sesinden hüzünlü bir şarkı duyulurmuş. Kimileri erguvanların çiçek açmak için istimbotu beklediğini, istimbotun Boğaz’da görünmediği bir yıl erguvanların da açmadığını dedelerinden dinlediklerini söylermiş. Bu tuhaf olaydan etkilenen Manaki Kardeşler, babasının kendisini sevdiği gence vermemesi üzerine kendini bir erguvan ağacına asarak intihar eden bir genç kızın hikâyesini anlatan Erguvani İstimbot adlı filmi çekmişler. Filme göre, genç kızın ruhu erguvani bir istimbotla Boğaz’ı dolaşır ve sevgilisini çağıran şarkılar söylermiş. Film ne yazık ki Fuat Uzkınay’ın sebebiyet verdiği elektrik kontağından çıkan yangında yanmış ve bugüne hiçbir izi kalmamış. Uzkınay’ın filmi kıskançlıktan yaktığı da rivayet olunur. Sessiz sinema oyunlarında popüler bir film adı olan Erguvani İstimbot, ne filmi gören bir kimse ne de varlığını kanıtlayan bir belge kaldığı için hep şüpheyle ve böyle bir film olmadığı iddialarıyla karşılaşır.
 
2. 2014-2016 yılları arasında Açık Radyo’da yayınlanan sinema programı. Pazartesi günleri saat 11’de yayınlanan programda Cüneyt Cebenoyan her hafta farklı bir konukla bir film üzerine sohbet etmiştir.

Benim Katı Yüreğim

Yazar: Helen Garner

Yaşlanmış anne babasını ziyarete gelen bir genç kadın, meraklı bir kız çocuğu, uzun yıllar boyunca görüşmemiş iki eski dost, hayal kırıklığıyla evine dönen bir kadın, evden eve sürüklenen bir müzisyen… Özleyen, kavga eden, mektup yazan, dertleşen, kuşak çatışması yaşayan insanlar…

Okur, Helen Garner’ın az sayıdaki ama ustaca fırça darbeleriyle yarattığı ve empatiyle yaklaştığı bu karakterlerin hayatına bir noktadan, bir olayın tam ortasından giriyor ve seçilmiş sıradan anların, içsel çatışmaların canlandırıldığı küçük sahneleri izledikten sonra da çıkıyor. Sakin ve zarif bir duyarlılıkla, gevezelikten uzak, açık ve dürüst bir anlatımla kaleme alınmış bu öyküler okurda başta fark etmediği derin izler bırakıyor.

“Garner’ın öykülerinde kartpostalları andıran bir şeyler var: Özenle kaydedilmiş görüntüler, gösterilmeyen daha sert gerçeklikleri akla getirerek bir anlığına gözümüzün önünde çakıveriyorlar.” New York Times

“Eşit ölçüde şefkatli ve serinkanlı… Garner insanın kırılganlığına dair derin bir anlayışla, aşkın, hafızanın ve pişmanlığın hassas işleyişleri hakkında yazıyor.” Economist

“Titiz bir nesnellik, derin bir kişisellik.” Kate Atkinson

Örme Biçimleri – Bir Ters Bir Düz Fragmanlar

Yazar: Nurdan Gürbilek

Yazarken bir kapıdan girer, çoğu zaman aynı kapıdan çıkar gideriz. Bir doğruyla başlar, aynı doğruyla bitiririz. Başlangıçla son arasındaki o ara bölge, yazının yol boyunca geçirdiği değişim, duraksama ya da bocalama anları çoğu yazıda görünmez. Ben bu kitapta o ara bölge de yazıda görünsün, düşüncenin karşıt seslerle karşılaştığında, yan yollara saptığında ya da odak noktasını değiştirdiğinde geçirdiği değişim, rotadaki o sapma ya da dönüşüm anları da yazının parçası olsun istedim. Edebiyat yazılarında çoğu zaman çoktan varılmış doğruları bir kez de edebiyata söyletir, yazı daha başlamadan önce oluşmuş bir sözü yapıta tekrarlatır, edebiyatı politikanın kolaylaştırıcısına, kuramın kenar süsüne dönüştürüp köşemize çekiliriz. Bu yazılar farklı bir yol izliyor: Yazarların, yapıtların ya da cümlelerin hazır doğrulara, sabit söylemlere, som kategorilere kolayca eklenen yanlarına değil, zorluk çıkartan yanlarına, önümüze getirip bıraktıkları problemlere odaklanıyor. Çoktan verilmiş cevaplardan çok, o cevapların içinde kıpırdamaya devam eden sorulara dikkat kesiliyor. ––Nurdan Gürbilek YAZAR BİYOGRAFİSİ: Nurdan Gürbilek Boğaziçi Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi ve aynı bölümde master yaptı. Akıntıya Karşı, Zemin, Defter ve Virgül dergilerinde yazdı. Kitaplarında Türkçe edebiyat ürünlerini, Türkiye’nin yakın tarihinde öne çıkmış kültürel imgeleri, Türkçe edebiyata yön veren endişeleri, edebiyatın mağdurluk, incinmişlik ve dışlanmışlık hissiyle ilişkisini ve yazarın özgünlük kaygısını inceledi. Eserlerinin edebiyatın bütününe deneme penceresinden bakan sorgulayıcı bakış açısı nedeniyle 2010 yılı Erdal Öz Edebiyat Ödülünü, Benden Önce Bir Başkası kitabıyla 2011 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülünü, 2021’de de Mersin Kenti Edebiyat Ödülünü kazanmıştır.

What's your reaction?