Haftanın Kitaplığı – 1 Temmuz 2019

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

BRUGES-LA-MORTE – GEORGES RODENBACH

Hugues Viane çok sevdiği karısını kaybettikten sonra, yas tutmak için uygun bulduğu melankolik Bruges şehrine yerleşmiş bir duldur. Sokaklarında acıyla dolandığı bu şehir giderek hastalıklı ruhunun aynasına, yasının kusursuz metaforuna dönüşür. Hugues bir gün bu kasvetli labirentte karısına tıpatıp benzeyen gizemli bir kadınla karşılaşır. Artık zihni yalnızca bu tekinsiz benzerlik ve narsistik arzusunun yeni nesnesi olan kadınla doludur. Ne var ki bu eziyet dolu ve küçük düşürücü tutku onu felakete sürüklemektedir.

1892’de yayınlanan, Mallarmé ve Baudelaire gibi şairlerden izler taşıyan Bruges-la-Morte sembolist bir “şiir roman”. Dekadan yüzyıl sonu edebiyatının başyapıtlarından kabul edilen eser, metni süslemekten öte tamamlayan fotoğrafların kullanıldığı ilk örneklerden biri.

Aralarında Breton ve W. G. Sebald’ın da bulunduğu birçok önemli yazarın ve Hitchcock’un ünlü filmi Vertigo’nun esin kaynağı olan roman, kahramanın iç dünyasıyla dış dünya arasında paralellik kurmaktaki ustalığıyla da öncü niteliğinde. Rodenbach’ın gizemli ve ölüm kokulu Bruges’e duyduğu aşk, Dickens’ın Londra’ya, Kafka’nın Prag’a duyduğu aşkı hatırlatıyor.

Bu önemli modern klasik, metni farklı yönleriyle inceleyen bir sunuş yazısı ve yayınlandığı dönemde edebiyat çevrelerinde uyandırdığı yankıları içeren kapsamlı bir dosya eşliğinde Türkçede ilk kez yayınlanıyor.

OSMAN HAMDİ BEY-BİR OSMANLI AYDINI

Osman Hamdi Bey, Tanzimat dönemi yenileşme ortamının yetiştirdiği bir Osmanlı aydınıydı. Önemli bir ressam olmasının yanı sıra, Batılılaşma sürecinin başlıca aktörlerinden biri, arkeoloji, müzecilik, sanat eğitimi gibi
kültür-sanat alanında pek çok farklı ve öncü roller üstlenmiş, önemli görevlerde bulunmuş çok yönlü bir kişilikti.

Osman Hamdi Bey için hazırlanan bu küçük kitapta sanatçı, daha çok yaşamöyküsüne dair derlenmiş bazı ayrıntılar ve tanıklıklar üzerinde durularak farklı yönleriyle aktarılmaya çalışılırken, belli başlı bazı eserleri incelenerek ressam kimliği üzerine de bir değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır. Kitap, Mustafa Cezar, Edhem Eldem, Metin And gibi çeşitli araştırmacıların çalışmalarından da yararlanarak yaşamından ve sanatından farklı ayrıntılarla bir pencere açmaya çalışıyor.

KLASİK BİLİM KURGU ÖYKÜLERİ

Bilimkurgu ustalarının bir araya geldiği, iyi bilimkurgunun iyi edebiyata dönüşme yolundaki ilk durağı olan 19. yüzyıl öykülerinden oluşan Klasik Bilimkurgu Öyküleri, Çınar Yayınları’nın “Kara Çınar” dizisinin üçüncü kitabı olarak yayımlandı.

​Leyla Esen, Utku Okay ve F. Cihan Akkartal’ın dilimize çevirdiği bu derlemede, Fitz-James O’Brien’ın yazdığı ve Lovecraft’ın en sevdiği öykülerden biri olarak tarihe geçen “Elmas Mercek”, Edward Page Mitchell’ın kaleme aldığı ve edebiyat tarihinin ilk zaman makinesi öyküsü olarak kabul edilen “Geri Giden Saat”, yine Mitchell’a ait ve türünün önemli örneklerinden biri olan “Gövdesi Olmayan Adam”, Frank R. Stockton imzalı bir icat öyküsü olan “Negatif Yerçekimi Hikâyesi”, usta ütopya yazarı Edward Bellamy’den “Hikâyem Size”, H. G. Wells’ten yazıldığı dönemde olduğu kadar günümüzde de değerini koruyan “Yeni Hızlandırıcı” ve ustaların ustası Abraham Merritt’ten “Çukur Halkı” yan yana geliyor.

JAKOB VON GUNTEN – ROBERT WALSER

İlk kez 1909 yılında yayımlanan Jakob von Gunten, birçok bakımdan öncü bir romandır. Kafka, Musil, Döblin gibi yazarların, bireyin kurumlar ve toplum karşısındaki durumunu ele alan edebi yapıtlarına öncülük etmiş, esin kaynağı olmuştur.

Benjamenta Erkek Enstitüsü’nün on yedi yaşındaki öğrencisi Gunten, yatılı okuldaki yaşamı, gözlemleri ve gizliden gizliye geliştirdiği fikirleriyle edebiyat tarihinin unutulmaz karakterlerindendir.

Dünya edebiyatının büyük yazarı Robert Walser’in en iyi kitabı sayılan Jakob von Gunten, Gül Gürtunca’nın Almanca aslından çevirisiyle…

“Peri masallarının bittiği yerde Walser başlar.” Walter Benjamin

“Jakob von Gunten, edebiyat tarihinde kendinden önce bir örneği olmayan bir karakterdir.” J. M. Coetzee

“Walser’i yüz bin kişi okusa dünya daha iyi bir yer olurdu.” Hermann Hesse

BİR KEMİKTEN BİN SÖZE/DÜNYA ATASÖZLERİNDE KADIN – MINEKE SCHIPPER

Farklı coğrafya ve dillerde erkeklerin kadınlara bakışının binlerce yıllık özeti.

Hollandalı yazar ve akademisyen Mineke Schipper’ın 2005 yılında “En iyi Kurmaca Dışı Kitap” dalında Eureka Ödülü’ne değer görülen dünyaca ünlü çalışması Bir Kemikten Bin Söze: Dünya Atasözlerinde Kadın, Delidolu’nun “Dünyayı Okumak” temalı kurmaca dışı eserler koleksiyonunda yerini alıyor.

Türkiye dâhil olmak üzere dünya çapında yaygın olarak kullanılan atasözlerini toplumsal cinsiyet perspektifinden inceleyen eser, sözlü kültür, edebiyat ve cinsiyet çalışmaları alanlarına önemli katkılarda bulunuyor.

İnsanlık olarak farklı coğrafyalarda, farklı dilleri konuşsak da öyle konular vardır ki, onları ifade etme biçimlerimiz ortaklaştığımız kültürel zeminleri ortaya çıkarır. Toplumsal geleneklerin en kısa ifadesi olan atasözlerinde kadınların ve kadınlık hâllerinin temsili de bu konulardan biridir. Peki atasözlerinin kökeni olan bilgi ve deneyim birikiminin doğruluğuna her zaman güvenebilir miyiz? Nasıl oluyor da kadının aşağı konumu söz konusu olduğunda hiçbir fikrimizin olmadığı kültürlerle benzer dilsel ve kültürel ifadeleri paylaşabiliyoruz?

240 dilin sözlü ve yazılı kaynaklarındaki 15 binden fazla atasözünü inceleyen Schipper, alanında öncü bu çalışmasında, atasözlerindeki eril bakışı, erkek egemen kültürün izlerini ve erkek ayrıcalıklarını pekiştiren evrensel yapıyı cinsiyet körü olmayan bir yaklaşımla gözler önüne seriyor.

Kadınların gözüyle görülen hakikatlere zor rastlarsınız ve bu yalnızca atasözleri için geçerli değildir. Peki atasözleri kimin ideallerinden bahseder? Anonim bir tür olarak atasözlerinin “geleneğe” hizmet ettiği ve onu izlediği söylenir, ama aslında kimin geleneğine gönderme yapıldığı hiçbir zaman açıkça belirtilmez. Üstelik, kadınlar hakkında söylenmiş atasözlerinde gizli bir korku duygusu vardır. Kadınlar üzerindeki denetimin kaybedileceği korkusudur bu.

“Schipper’ın atasözleri hakkındaki engin bilgi birikimini kadınların toplumsal konumuna yönelik merakıyla harmanlayan, titizlikle hazırlanmış, ilgi çekici bir kitap.”

 The National Post, Kanada – 

What's your reaction?