Boğaç Gökmen ile Haftanın Dinleme Odası 2 – 12
Van Morrison – The Prophet Speaks (Caroline International) Exile Productions
“The Prophet Speaks” Van Morrison’ın 40. stüdyo albümü. Esasen, bu bile sayın Morrison’ın müzik evrenindeki saygınlığını ve bir başvuru kitaplığı olma özelliğini ortaya koyar boyuttaki görkemli kariyerini işaret edecektir.
Blues, folk, vokal caz sahnesine 60’ların sonlarında “Blowin’ Your Mind!”, “Astral Weeks” ve “Moondance” gibi çığır açan albümlerle giriş yapan Morrison henüz köşesine çekilmeye niyeti olmadığını her defasında gösteriyor. 2017 yılında neredeyse iki ay arayla yayımladığı iki albüm “Roll with the Punches” ve “Versatile”in dokunduğu yerden devam eden albüm, Morrison’un yorumculuk hünerlerine kulak vermek için nefis bir dinleti.
Morrison bu sayede, müzik tarihinin en önemli ve klasikleşmiş eserlerini ön plana çıkartıp tekrar gündeme gelmelerine de vesile oluyor. Usta müzisyenin, John Lee Hooker, Sam Cooke, Solomon Burke ve daha birçok mühim ismin parçalarını yeniden yorumladığı “The Prophet Speaks”, altı yeni Morrison bestesini bünyesinde barındırması bakımından da kuşkusuz üzerine titrenmesi gereken yapımlardan biri.
Metal Church – Damned If You Do (Rat Pak Records)
80’li yıllardan bu yana metal sahnesinin köklü topluluklarından biri Metal Church. Bu sebeple çıkan yeni bir Metal Church albümü de doğal olarak ilgiyi hak ediyor.
“Damned If You Do” başlıklı albüm topluluğun 12. stüdyo albümü olarak kayıtlara geçerken paylaşılan ilk şarkılara kulak verildiğinde dinleyiciyi memnun edecek, metal alaşımlarının 80’ler hizasında olduğu bir albümü işaret edilmekteydi. Usta gitarcı Kurdt Vanderhoof ve sesi metal motifleri için yaratılmış Mike Howe’un performanslarının iyi bir noktada olduğu görünen albüm, birçok bakımdan grubun erken dönemine göz kırpan şarkıların damarlarındaki eski usul tansiyonla dikkat çekici bir işçilğe sahip.
Ayağı yere sağlam basan riffler üzerine kurulu sağlam melodik yapı, saldırgan ve diri vokaller, yerinde sololar, kısacası her şeyin yerli yerinde hissedildiği bir metal yürüyüşü söz konusu. 80’lere selam çakan dakikalara, enerjik ve sesi sonuna kadar açmak dürtüsünü tetikleyen parçaların eşlik ettiği, türün gereklerini yerine getiren, thrash şeridinden heavy kulvarına akan bir genel işleyiş mevzubahis.
Sonuç olarak “Damned If You Do”, hem metal dinleyicisini tatmin edebilecek hem de topluluğun kariyeri için ‘biz bu işi yapıyoruz’ hissiyatını sağlamlaştıracak bir albüm.
Jason Becker – Triumphant Hearts (Music Theories Recordings/Mascot Label Group)
“Triumphant Hearts” isimli Jason Becker albümü yayında.
Becker’in hikâyesi bir hayli sarsıcı. Gitarın harika çocuklarından biriyken arkadaşı Marty Friedman ile kurdukları “Cacophony” ile dikkatleri üzerlerine çekip, Eddie Van Halen ve Steve Vai gibi büyük isimlerin ardından David Lee Roth’un gitaristi olur Becker. Her şey yolunda giderken maalesef, Amyotrophic Lateral Sclerosis (ALS) hastalığına yakalanır.
Yürüme, konuşma, nefes alma ve gitar çalma becerisini kaybeder ancak asla yaşama isteğini ya da müzik yaratma arzusunu kaybetmez. Jason, babası tarafından geliştirilen sistemle, bir dizi göz hareketiyle iletişim kurarak, sözcükleri kullanabildiği gibi müzik notaları ve akorları da kullanabilir.
Şimdi ise 14 parçadan meydana gelen ve Jason’ın melodi, kompozisyon ve orkestra düzenleme hakkındaki bilgileriyle ortaya çıkan albümü yayında. Albüm, gitar partilerinin çoğunda imzası bulunan, Joe Satriani, Steve Vai, Neal Schon, Steve Morse, Paul Gilbert, Marty Friedman, Joe Bonamassa, Greg Howe, Jeff Loomis, Richie Kotzen ve daha birçok önemli ismin katılımıyla şüphesiz ki yılın merakla beklenen çalışmalarından biri.
Rock, metal, blues ne tür dinliyorsanız eğer gitar müziği yüreğinizde bir şeyleri harekete geçiriyorsa Jason Becker’in bu hikâyesinde siz de kendinize dinleyecek iyi bir yer bulun.
LP – Heart to Mouth (Vagrant)
Laura Pergolizzi namıdiğer LP, son birkaç senedir her türlü platformda fırtına gibi eserek rüştünü ispat etmenin de ötesinde sihirli bir çizgi çizmişti. New York’lu şarkıcı, söz yazarı ve besteci yeni albümüyle de merakla bekleniyordu ki yılın son demlerinde “Heart to Mouth” ile dinleyici karşısına çıktı.
Onun şarkı yazmaktaki sihirli formülünün esasları akılda kalıcı melodileri yakalamaya dayanıyor ki bu konuda da hayli istikrarlı olduğu bir gerçek. Alternatif pop ve rock kulvarında yüzerken olabildiğince fazla dinleyiciyi kapsama garantisi taşıyan şarkılar onunkiler. Tabii bunlara bir de sıra dışı kişiliği, şarkıcılık düzeyi ve duygular arası ahenkle gezinen ses rengini kattığımızda ortaya çıkan toplam kimseyi şaşırtmayacaktır.
Açılış parçası “Dreamcatcher”ın ardından gelen “When I’m Over You”, “House on Fire”, “Dreamer” bir gospel şarkısı tadında parlayan “Hey Nice to Know Ya”, “The Power”, “Shaken” ve “Die for Your Love” gibi ilerleyen dönemde konuşulacak şarkılara ev sahipliği yapan bir albüm, Heart to Mouth.
Ana akım pop yıldızları için yazdığı hit parçaların ardından kendi şarkıcılık kariyerini de parlatan Pergolizzi, “Lost on You” sonrası yükselen beklentilerin karşısına yaptığı en iyi iş olan melodi avcılığının tüm avantajlarını kullanarak çıkıyor.