Haftanın Kitaplığı – 30 Nisan 2018

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

UNUTMANIN GENEL TEORİSİ – JOSE EDUARDO AGUALUSA

Unutmanın Genel Teorisi

Portekizli-Angolalı yazar José Eduardo Agualusa’nın yaşanmış bir olay üzerine kurguladığı kitabı Unutmanın Genel Teorisi, Portekizce aslından Sevcan Şahin’in çevirisiyle Timaş Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Angola bağımsızlığını kazanmadan hemen önce, Ludo yaşadığı apartman dairesinin kapısına bir duvar örer. Burası onun otuz yıl boyunca ayrılmayacağı yuvasıdır artık. Terasında yetiştirdiği birkaç sebze ve yakaladığı güvercinlerle beslenir. Isınabilmek için kitapları, mobilyaları yakar. Ve evin duvarlarını kendi hikâyesiyle kaplar, satır satır işler yalnızlığını. Ancak dış dünya bırakmaz Ludo’nun yakasını, yavaş yavaş sızar hayatına: Radyoda bir cızırtı, yan daireden bir ses, peşindekilerden kaçan bir adam, ayağına not bağlı bir güvercin. Ta ki bir gün küçük Sabalu, yan binaya kurulan inşaat iskelesine tırmanarak Ludo’nun terasına çıkana kadar…

Angola’nın bağımsızlık öyküsüyle birlikte akan Ludo’nun öyküsü bu, evinden dışarı çıkmayan bir kadının duvarlarında yankılanan gerçek bir hikâye.

ŞARKISI GÜZEL – DİLEK NEŞE AÇIKER

Şarkısı Güzel

 

Kaderin gerçekleşmesi için insanın aklının durması gerekiyor…

Yirmi altıncı yaş günümde, 13.30 sularında kapım çaldı. Soğuktan sümüğü burnunda donmuş, kara kuru bir oğlan çocuğu, elinde tuttuğu zarfla eşikte belirerek, “Abla, bunu sana verecekmişim” dedi. İki kelam edemeden zarfı elime tutuşturan çocuk koşarak merdivenlerden inip sırra kadem bastı.

Mektubu elime aldığımda, yıllar içinde maruz kaldığı nem sebebiyle ıslak gibi duran ucu yırtılmaya başlamıştı bile. Kelebeğin kanadını tutar gibi itinayla tutarak masaya serdim kâğıdı. Nakış gibi işlenmiş satırlar, Sevgili Neva, diye başlıyor, Reng-i Dil imzasıyla bitiyordu. Okudum, bir daha okudum, bir daha okudum. Okuduklarımdan geriye, Çin işkencesine benzer o meşum sual kaldı: “Ben kimim?”

Neva’nın gerçekte kim olduğu sorusunun cevabını bulması için kalan son kapsül ustasına ulaşması gerekiyordu. Hiç tanımadığı, hayatta olup olmadığını dahi bilmediği annesinden aldığı mektuptan anladığı buydu. Hayatının sırrı, “telakigâh” denilen yerdeki bir zaman kapsülünün içinde saklıydı.

SİZ RAHAT YAŞAYASINIZ DİYE – YUSUF ATILGAN

Yusuf Atılgan’dan Kitaplaşmamış Metinler

Yusuf Atılgan’ın yazdığı ama kitaplarına girmemiş yazıları, şiirleri, söyleşileri ve çevirileri Siz Rahat Yaşayasınız Diye başlığıyla Can Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Yusuf Atılgan gibi bir bakıma “saklı” bir yazarın ardında bıraktığı notlar her zaman heyecan vericidir. Atılgan’ın Eşek Sırtındaki Saksağan adlı bir roman yazdığı, sonra da o metni yok ettiği biliniyordu. Siz Rahat Yaşayasınız Diye, bu romanın yazarın sandığında bulunan giriş bölümüyle birlikte el yazılarından derlenen notlarını, şiirlerini, dergilerde kalmış kısa öykülerini ve yaptığı çevirilerden örnekleri içeriyor.

“Kafamdaki romanı yazmak için işimden ve oğlumdan vakit ayıramıyorum, ama üzüldüğüm de yok. Bu koşullarda vaktim olsa da istediğim gibi yazacağımı sanmıyorum. Köyde, sessizlikte, üstünde dura dura çalışmaya alışmış biri için İstanbul çok hareketli; ama buna da alışacağımı, bu koşullarda yazacağım zamanın geleceğini sanıyorum. Yazmadığım için ne devleti ne de yayımcıları suçluyorum. Bunda bir suç varsa doğrudan benim suçum bu.”

NE MUTLU MUTLULARA – YASMİNE REZA

Adını Borges’in bir cümlesinden alan Ne Mutlu Mutlulara, artık hükmedemedikleri gündelik hayatın girdabına kapılmış on sekiz karakterin art arda söz aldığı çağdaş bir insanlık komedisi.
Gelecek hayallerinden vazgeçmiş, arzularını yitirmiş, hayatla yenişemeyen sıradan insanların aşkla, iktidarla, dostlukla, hastalıkla, başarıyla, ölümle, aileyle ilişkilerini kimi zaman derin bir melankoliyle kimi zaman da keskin bir mizahla mercek altına alan Yasmina Reza,  birbirine değen bu hayatlara sızmış. Duygusal açmazlarıyla yüzleşen her yaştan kadınların ve erkeklerin boy gösterdiği on sekiz kişilik bu orkestrayı ustaca yöneten yazar ritim duygusunu hiç yitirmeden, ayrıntıları ince ince işleyerek bu aksak hayatların ve yaralı insanların öykülerini sarsıcı ve hayret verici bir gerçekçilikle aktarmış.

BÜYÜK BALTAZAR – KİRSTİN SİMS

Müzisyen Kutup Ayısı Büyük Baltazar

Kirsten Sims’in yazdığı ve çizimlerini yaptığı dünyanın keman çalan en büyük kutup ayısının hikâyesi Büyük Baltazar, Tefrika Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Büyük Baltazar, okurlarına sirkte yaşadığı hayattan kurtularak, eve dönmeye karar veren müzisyen kutup ayısının kendini keşfetme yolculuğunu anlatıyor. Bu yolculukta Baltazar, bir yandan var olan dünyayı tanımasını sağlarken bir yandan da zorlayıcı bir deneyime dönüşüyor. Her şeye rağmen yürümeye devam eden Büyük Baltazar, acaba evine ulaşabilecek mi?

KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR VE SİNEMA – SERPİL KIREL

Kültürel Çalışmalar ve Sinema

Serpil Kırel’in Kültürel Çalışmalar ve Sinema adlı çalışması İthaki Sinema dizisinin üçüncü kitabı olarak yayımlandı.

Kırel, sinemanın gündelik yaşamdaki yerine, seyircinin filmlerle ilişkisine, sinematografik düzenlemelerin sırlarına, film üretiminin ardında yatan temel oluşumlara ve filmlerin ilettikleri temsiller aracılığıyla aslında nasıl birer ideolojik düzenleme olduklarına dair kuramsal yaklaşımların bir araya getirildiği kitap, sinemayı seyirci, bakış, kültür endüstrisi ve temsil bağlamında irdeliyor.

​Seyirci filmlerle baş başa kalınca neler yaşar, “bakmak” masum bir eylem olabilir mi, sinema öteki ile ilişkimizi nasıl düzenler, Doğu ve Batı birbirine nasıl bakar, Kültür Endüstrisi’nin üretimleri karşısında seyircinin konumu nedir gibi soruları; Hansen, Foucault, Mulvey, Hall,  Spivak, Said, Adorno ve Benjamin gibi önemli kuramcıların yapıtları üzerinden tartışmaya açıyor.

What's your reaction?

tr_TRTurkish