Haftanın Kitaplığı – 2 Nisan 2018

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

OLAY BEYOĞLU’NDA GEÇİYOR – CİHAT DUMAN

Olay Beyoğlu’nda Geçiyor

Şair Cihat Duman’ın ilk romanı Olay Beyoğlu’nda Geçiyor, Agora Kitaplığı etiketiyle yayımlandı.

Duman’ın romanı, kahramanı Emrah’ın odağında iki haftalık bir sürede Beyoğlu’na tutulan bir mercek adeta. Beyoğlu’nda garsonluk yapan Emrah, bir grup edebiyatçıyla tanıştığı gün Zeynep’e âşık olur. Tutkusunun peşinden eylemciler tarafından işgal edilen Gezi Parkı’na kadar sürüklenir. Orada eski sevgilisi Nazlı’yla karşılaşan Emrah, hatıra, tereddüt ve pişmanlık gibi duyguların pençesinde kıvranırken işlenen bir cinayetin zanlısıdır da.

“O’nun ölümüne inanmak, o ân için Allah’a inanmaya benzer bir şey gibi geldi bana. Zor bir şeye inanıyordum. Yalan olmasına ihtimal yoktu bu haberin. Sanırım ölmesini de bekliyordum. Yaşlanmayacaktı mesela; sahte bir hayatı, mağlubiyetler geçire geçire saydamlaşmış bir hayatı taşımak zorunda kalmayacaktı. Yorulmayacaktı. Bütün bunları siyah-beyaz bir fotoğrafa bakarcasına düşündüm. Fakat artık gözleri de açık olmayacaktı. Belki de en çok gözleri yoktu şimdi…”

TOPLU YAZILAR – ABİDİN DİNO

“Abidin, gerçeküstücüler gibi, insanoğlu tarihinde, yazar, şair, ressam, mimar, müzikçi, sinemacı, tiyatrocu ayrımının silineceği bir günün geleceğine; bir insanın, yetenekleri doğrultusunda birçok işi birden severek yapacağına, o mutlu yeniden doğuş mitosuna inanırdı. Sanatın bir alanında derinleşmekle, birçok alanında at oynatmak arasında (eğer kişi o atı iyi oynatabiliyorsa), ne nitelik, ne de nicelik açısından bir ayrım görürdü.

Bu kitapta, İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Paris’te yazdığı yazıların hemen hemen toplamını bulacaksınız. Abidin’in, sanat, kültür, şiir, yazın, politika üzerine yarım yüzyıllık bir süreye yayılmış ve her biri sorumluluk bilinciyle yazılmış bu yazıları hiçbir konuda son sözü söylemiyor. Tam tersine, okuru düşünmeye ve tartışmaya çağırıyor.

Umarım, Abidin’in ‘yazarlığının keşfi’, genç kuşaklar tarafından kitapları gereğince okunarak, gerçekleşir. Böylece, resimleri mi bir yazarın fırçasından çıkmıştı, yoksa yazıları mı bir ressamın kaleminden çıkmış, gibi sorular da anlamını yitirir.”

BAZI KUŞLAR UÇTU – ESRA ERCAN BİLGİÇ

Bazı Kuşlar Uçtu

Küçük bir kızın gökyüzünün rengini değiştirme çabasını ve kuşların uçma hikâyesini anlatan Bazı Kuşlar Uçtu, Nesin Yayınevi’nin Çocuk Cenneti Kitaplığı serisinde yayımlandı.

Esra Ercan Bilgiç’in kaleme aldığı, Merve Erbilgiç’in çizimlerini yaptığı kitabın başkahramanı kendi hayallerinin peşinden giden bir kız çocuğu.

“Rüzgar esti.
Yapraklar havalandı.
Ağaçlar hışırdadı.
Bulutlar Hareket etti.
Bazı Kuşlar Uçtu.
Bulutların arasında, daha önce 
Gökyüzünde hiç görmediği bir resim oluştu.”

FAHRENHEİT 451 – RAY BRADBURY 

Bir Yirminci Yüzyıl Başyapıtı: Fahrenheit 451

Ray Bradbury’nin distopya edebiyatının dört temel kitabından biri olan kitabı Fahrenheit 451, Dost Körpe’nin yeni çevirisi ve yeni bir kapak tasarımı ile İthaki Yayınları tarafından yeniden yayımlandı.

Hugo En İyi Roman Ödülü ve Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü sahibi Fahrenheit 451, yeryüzünde tek bir kitap kalacak olsa, o kitap olmaya aday bir kitap.

Guy Montag bir itfaiyeciydi. Televizyonun hüküm sürdüğü bu dünyada kitaplar ise yok olmak üzereydi zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe veriyordu. Montag’ın işi ise yasadışı olanların en tehlikelisini yakmaktı: Kitapları.

Montag yaptığı işi tek bir gün dahi sorgulamamıştı ve tüm gününü televizyonla kaplı odalarda geçiren eşi Mildred’la beraber yaşıyordu. Ancak yeni komşusu Clarisse’le tanışmasıyla tüm hayatı değişti. Kitapların değerini kavramaya başlayan Montag artık tüm bildiklerini sorgulayacaktı.

İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne vardı? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşanabilir miydi?

UYKUYAYATANLAR – DOROTHEE ELMİGER

Öteki Ama Tanıdık Bir Dünyada Uyumak

İsviçre edebiyatının gelecek vadeden isimlerinden biri olarak gösterilen ödüllü yazar Dorothee Elmiger’in Uykuyayatanlar adlı kitabı Olcay Mağden Ünal çevirisiyle Deli Dolu Yayınları tarafından yayımlandı.

Uykuyayatanlar, adını, sanayi devriminin ilk yıllarında kırsaldan kente yoğun göç nedeniyle yaşanan evsizlik ve yersizlik olgularından alarak, günümüzün “uyuyanlarına” yönelik politik ve sosyolojik bir çalar saat görevi üstleniyor.

“Mültecilik” ve “sınır” olgularına dair yeni bir bakış getiren kitap, “Herkesin birbirini tanıdığı ve yabancılaştığı bir dünyada, ‘öteki’olmamak ne kadar mümkün?” sorusunu yöneltiyor.

​Avrupa’nın orta yerinde, farklı meslek ve geçmişlere sahip bir grup insan bir evde buluşur. Aralarında, aidiyet kavramına ilişkin, derin ve bitimsiz bir sohbet başlar. İnsanın varoluşundan bu yana konuşulan konular, kimi zaman eski bir portreye, kimi zaman güncel bir habere, kimi zamansa mahalleye yeni taşınan yabancılara gelir. Ardı sıra akıp giden cümlelerin ucu hep aynı yere dokunur: İnsanın “ait olamama” sorunu. Peki, hiç susmadan konuşan bunca insanın, bir yere varabildiklerini kim iddia edebilir?

BÜLBÜLÜN KORUSU – LUCY STRANGE

Birinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında on iki yaşındaki
Henrietta (Henry) babasının işi dolayısıyla ailesiyle birlikte
Londra’dan taşraya, Umut Evi adı verilen gizemli, büyük bir eve taşınır. Henry’nin çok sevdiği kitap kahramanları dışında arkadaşı yoktur. Ailesi Henry’nin ağabeyi Robert’ın ölümünün etkisinde ve yas tutmaktadır. Annesi hastadır. Umut Evi onlar için yeni bir başlangıç olacaktır. Henry kendini burada giderek daha yalnız hissetmeye başlar. Bir gün evi çevreleyen karanlık ormanın derinliklerine kadar gider. Burada bir cadıya benzettiği, tuhaf ve gizemli bir kadınla karşılaşır. Söylentiye göre ormanda bir cadı yaşamaktadır! Annesinin de hastalığı ilerlemiştir yani Henry iyice yalnızlaşmıştır. Tekrar ormana gittiğinde bu kez “cadı”yla gerçekten tanışır, bu çok güzel ve iyi kalpli bir kadındır. Adı Moth’tur, eski bir hemşiredir. Babası ülke dışına çıkınca annesini tedavisi için doktora emanet eder. Henry sevdiği herkesi kaybetmek istemiyorsa doktorun maskesini düşürmek zorundadır. Henry, Moth’tan yardım ister.

Akıcı bir anlatımı, sürükleyici bir kurgusu olan Bülbül Korusu’nun Gizemi Lucy Strange’in ilk romanı. Dokunaklı ve yer yer şiirsel anlatımı olan kitap 10 yaş üstü çocuklara hitap ediyor.

What's your reaction?

tr_TRTurkish