Haftanın Kitaplığı – 13.11.2017
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.
BEN BİR HAYALETİM – GÜZİN ÖZTÜRK
İlk kitabı Kuş Olsam Evime Uçsam’la büyük bir çıkış yakalayan Güzin Öztürk’ün sorun odaklı yepyeni romanı Ben Bir Hayaletim, Tudem Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Öztürk, her altmış sekiz çocuktan birinde rastlanan otizm sendromu üzerine umut dolu bir yaşam hikâyesini anlatıyor. Okurlarını, duyguları anlamakta ve sosyalleşmekte güçlük çeken Mila adında bir kızın kendine has “fantastik” dünyasıyla buluşturan Öztürk, otizmli bir çocuğun insanlar tarafından görünür olma çabasını umut dolu bir kendini keşif serüvenine dönüştürüyor. Beynindeki çantada sakladığı duygu kartlarıyla hayatı anlamlandırmaya çalışan Mila, kalp atışlarını hızlandıracak heyecan verici bir deneyim yaşayarak bütün önyargıları yıkıyor.
“Ben bir hayaletim. Evet, bir hayalet… Yoksa niye etrafımdaki herkes sanki ben yokmuşum gibi davransın ki? Benim gibi farklı çocukları görmek biraz zormuş. Sadece ruhuyla bakabilenler görebilirmiş. Tabi bunu başarabilenler çok az doğrusu. Peki ya sen? Sen gönül gözünle beni görebilir, çekinsem hatta irkilsem bile gözlerimin içine bakıp ellerimi tutabilir misin?..”
LOQUELA – SAYIKLAMA – CARLOS LABBE
Granta dergisi tarafından “İspanyolca yazan en iyi romancılar”dan biri olarak görülen Şilili yazar Carlos Labbé’nin bir yanıyla polisiye, bir yanıyla bir aşk hikâyesini anlattığı romanı Loquela – Sayıklama, Notos Kitap etiketiyle yayımlandı.
Labbé’nin eseri gerçek ve hayali olanı harmanlayarak yazının sınırlarını zorlayan bir anlatı, mektup, günlük, okura meydan okuyan, edebi türlere kafa tutan bir manifesto. Labbé, okurlarını Juan Carlos Onetti’nin, Julio Cortázar’ın ve Roberto Bolaño’nun ışığında türler arası bir yolculuğa çıkarıyor.
Genç sevgililer Carlos ve Elisa’nın, bir oyun nedeniyle araları açılan albino kızlar Alicia ve Violeta’nın, Şili’nin başkenti Santiago ve kurmaca Neutria şehrinin romanı bu.
“Lanetli yaratıklarız biz, hareketsiz nesneler, mesela bir roman, özel bir günlük, bir mektup olmasa kendimizi tanıyamayacağız.”
BİR DİLEĞİM VAR – JIMMY LIAO
Tayvanlı sanatçı Jimmy Liao’nun her yaştan okurun ilgisini çekecek sihirli hikâyesi Bir Dileğim Var, Desen Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Küçük bir çocuk sahilde koca bir demlik bulur ve onu en sevdiği oyuncağı gibi bağrına basar. Böylece hayatının seyrini değiştirecek büyük bir sürprizle karşılaşır; ne var ki annesi, onun sokaktan bulduğu tuhaf şeyleri eve getirmesinden hoşlanmaz. Tabii, bu bir sihirli lamba değilse.
Günün her saati, birileri bir yerde bir şeyler diliyor: kimi dünya seyahatine çıkmayı, kimi bir kelebek olmayı, kimiyse yıldıza dönüşmeyi. Neyse ki dilekler belli belirsiz, uçucu şeyler. Yoksa dünya çok çılgın bir yer olurdu.
EDEBİYAT HEVESLİSİ GENÇLERE TAVSİYELER – CHARLES BAUDELAIRE
Fransız edebiyatının devrimci kalemi Baudelaire, edebiyat bahçesindeki tecrübe meyvelerini heveskâr gençlerle paylaşıyor. Esin kaynaklarını, çalışma yöntemlerini, şöhretin getirdiği handikapları, eleştirilerle göğüs göğüse çarpışmak ve başarılı bir kalemşör olmak için uygulanması gereken yöntemleri adım adım, samimiyetle aktarıyor.
“Okuyacağınız tavsiyeler tecrübenin meyvesidir; deneyim denen şey belli bir miktar hatayı içinde barındırır; bu hataların hepsi (veya neredeyse hepsi) zamanında işlenmiş olduğundan, umuyorum ki benim tecrübem de hataların her biriyle doğrulanacaktır.”
GÖRÜNÜYORUM O HALDE VARIM – TAYFUN ATAY
Türkiye, Batı’dan esen rüzgârların etkisinde kitlesel bir “meşhurluk” hevesine hanidir kapılmış görünmekte. Andy Warhol’un, “Bir gün herkes 15 dakikalığına meşhur olacak,” sözünün geçerlik kazandığı günlerin içinde gibiyiz.
Var olmanın yolunun düşünmekten değil “görünmek”ten geçtiği sanısının yaygınlaştığı bir dünya bu. Okumadan duramayan yazılı kültür insanının çok gerilerde kaldığı, seyretmeden duramayan görsel kültür insanının dünyası…
Böyle bir dünyada okumaktan çok seyretmek, bilmekten çok görünmek, akla hitap etmekten çok göze hitap etmek, kafa yormaktan çok “yorma kafanı” telkinine uğramak söz konusu.
Görünüyorum O Halde Varım, bu dünya insanının ruh haline, itki ve yönelimlerine karşılık gelen bir ifade.
Ancak kimsenin kimseyi umursamadığı, herkesin herkesten ürktüğü “kalabalık yalnızlıklar” dünyasında, “Var olmak görünmektir,” ifadesi aslında bir “sanı”dan ibaret olmaktan öteye de gitmiyor.
Peki ya gerçekler?..
Gerçekler karşısında “yorma kafanı” diyen çok olsa da…
Hâlâ kafa yormadan duramamanın mutluluğuyla yazdığı bu kitabında Tayfun Atay, gerçekler üzerine bir tartışma açmayı hedefliyor.