Haftanın Kitaplığı -12 Şubat 2018
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.
CEMAL SÜREYA İÇİN 59 KIRLANGIÇ – HAYDAR ERGÜLEN
Haydar Ergülen düzyazıda da, tıpkı Cemal Süreya gibi, kendi şiirini “taklit” eden yazarlardandır. Ergülen’in şirinde de yazısında da Cemal Süreya’dan miras kalan “jest” öğesinin yazınsal bir performans kazanmış biçimi sahnelenir. Bir de yazı öznesi Cemal Süreya ise, yazı ritmi tutkulu bir sevgi, adeta maddeci bir kutsiyet kazanır. Süreya’nın çemberinden çıkmak istemeyen, bıraksalar uykusu gelene kadar o çemberle ip atlayacak hevesli bir çocuk canlanır yazılarında. “Cemal Abi” ile büyülenmiş, o büyük şairin jestleriyle, imgeleriyle beslenmiş bir çocuk. Etkilenmeye apaçık; yüreğinden geçen ile kaleminden geçenin birbirine bakışarak kamaştığı bir ışıma yansır sayfalara. Heves duygusunun havas ilmine dönüştüğü bir taşkın akıntı canlanır. Yıllar boyu biriken yazılardan oluşan bu kitap da tam böyle: “Zorlu şiirinin usta bir taklitçisi olarak denemeci Cemal Süreya’nın portresi”. Ancak bu portrede iki şair, iki denemeci görünür; biri Cemal Süreya biri de kendisi, Haydar Ergülen.
GÜVERCİNLER VE MATMAZELLER-DÜŞ ÖYKÜLERİ – DEMİR ÖZLÜ
Demir Özlü’nün okurunu Stockholm, Paris, Berlin, Beyoğlu, Fatih, Simav, Ödemiş gibi birbirine uzak yerlerde ve birbirine uzak zamanlarda gezdirdiği kitabı Güvercinler ve Matmazeller – Düş Öyküleri, Yapı Kredi Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Güvercinler ve Matmazeller’de yazarın 2012’de Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Sürgün Küçük Bulutlar adlı bütün öyküler kitabının dışında kalanlar ve daha sonra yazdığı klasik öyküler bir araya getirildi. Özlü, anı-deneme ekseninde yazdığı klasik öykülerini Düş Öyküleri adıyla dosyalamış, bunlardan bir kısmını 2011’de Kendi Evine Varamamak’ta toplamıştı. Güvercinler ve Matmazeller’”e ise son yıllarda dergilerde çıkan öykülerini ve 1950’lerin dergilerinde unutulmuş ilk öykülerini ekledi.
ÖLÜMLÜ ÖLÜMSÜZ – MARY SHELLEY
Bu yıl 200. yılını kutlayan Frankenstein’ın yaratıcısı Mary Shelley’in Ölümlü Ölümsüz adlı kült eseri Maria Brzozowska’nın resimleri ve Mavisu Kahya’nın çevirisiyle Delidolu Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Shelley’nin edebi dehasını açığa çıkaran ve ilk kez Türkçeye çevrilen bu eser, sonsuzluk, ölüm ve aşk kavramlarını ele alıyor. Zamanının ötesindeki yapıtlarıyla, iki yüz yılı aşkın süredir, edebiyata yön vermeyi sürdüren Mary Shelley, Ölümlü Ölümsüz’de bir türlü ölemeyen yalnız bir adamın sessiz haykırışını gotik unsurlarla örerek şiirsel bir öyküye dönüştürüyor.
Çocukluk aşkı Bertha’ya duyduğu aşkın yakıcılığından kurtulmak için ölümsüzlük iksirini yudumlayan Winzy, başlangıçta bunu bir armağan olarak kabul edip ebedi bir huzura kavuştuğunu düşünür. Ancak, sevdiği herkesin ölümüne tanık olmak zorunda kalan genç adam için bu sonsuzluk, kısa sürede bitmek bilmez bir işkenceye dönüşecektir.
TOKYO – ZEYNEP ALPASLAN
Zeynep Alpaslan’ın çocuklara sevgi ve dostluğun iyileştirici gücünü bir kediyle anlattığı kitabı Tokyo, Redhouse Kidz (SEV Yayıncılık) tarafından yayımlandı.
Her şey Nisan Hanım’ın internetten ayakkabı sipariş etmesiyle başlar. Ayakkabı kutusunda ansızın beliriveren minik kedi Tokyo sayesinde, kendi kabuğuna çekilmiş bu yaşlı kadın ile apartmana yeni taşınan küçük kız arasında bir dostluk bağı örülmeye başlar.
Romanda gerçeküstü bir kahraman olan Tokyo adındaki kedi ile sıcacık bir arkadaşlık öyküsü anlatılıyor. Duygularla, seslerle, sessizliklerle örülü Tokyo, sevgi ve dostluğun iyileştirici gücünü vurguluyor. İranlı sanatçı Vaghar Aghaei’nin suluboya resimleri ise kitaba eşsiz bir güzellik katıyor.
OROONOKO – APHRA BEHN
Oroonoko, İngiliz edebiyatının ‘ekmeğini yazarak kazanan’ ilk kadın yazarı Aphra Behn’e ait. “Oroonoko, Jean-Jacques Rousseau’nun yaygınlaştırdığı ‘soylu vahşi’ temasını işler: Afrikalı bir kralın torunu olan yiğit ve erdemli Oroonoko, kendisi gibi kara ırktan gelen Imoinda ile sevişmektedir. Ne var ki, yüz yaşını aşmış olmasına karşın Imoinda’ya göz koyan dedesi, gençlerin birleşmelerini engeller, kızı köle olarak sömürgecilere satar. Derken, Oroonoko da köle tüccarlarının eline düşer. Tutsak yaşamaya katlanamayan Oroonoko’nun önderliğinde, köleler efendilerine karşı başkaldırırlar. (…)”
2000 yılında kaybettiğimiz çok değerli Prof. Dr. Mîna Urgan, yazar ve eseri üzerine bu yorumda bulunuyor İngiliz Edebiyatı Tarihi adlı eserinde.
1600’lü yıllarda kadınların çalışması, hele de yazar olması çok büyük bir ayıpken, yaşamını bu yolla kazanan Aphra Behn, Oroonoko adlı kısa romanını 1688 yılında yayımlamış. Yazar hayattayken pek rağbet görmeyen eser, günümüzde en başarılı eseri olarak değerlendiriliyor. Sappho’nun halefi olarak da nitelenen Behn, Afrikalıların acımasız Avrupalı sömürgecilerin elinden çektiklerine ilk değinen, öyküsünü anlatırken kullandığı ifadelerden ve canlı betimlemelerinden de anlaşılacağı gibi köleliğe ilk karşı çıkan İngiliz yazar olma özelliğini de taşıyor. Güneş Soybilgen’in başarılı bir çeviriyle Türkçeye ilk kez kazandırdığı “Oroonoko”, Yitik Ülke Yayınları’nca yayımlandı. Kaçırılmayacak, güçlü bir eser.
KÖPEKBALIKLARININ KAYIP ŞARKILARI – RAŞEL MESERİ
Yetişkinlik bir yanılsama; büyümek, bitmeyen bir süreç!
Raşel Meseri’den, bilimle felsefe, hayvanlar dünyasıyla insanlar âlemi, çocuklarla yetişkinler arasında mekik dokuyan, politikayla büyüme sanatını iç içe geçiren çarpıcı bir roman!
Köpekbalıklarının Kayıp Şarkıları, dünyanın ve belki de kendi hayatının kurtuluşunu arayan genç bir kadının, her şeyini feda ederek atıldığı gerçeküstü bir yol serüvenini konu ediniyor.
Ergenlikle başlayan “kendini tanıma” sürecinin, ölümle gerçekleşecek nihai randevuya kadar asla sonlanmayacağını vurgulayan roman, gençlerden yetişkinlere uzanan geniş bir okur yelpazesine sesleniyor.
Genç bir kadın, evinden ayrılarak kendini yollara vurur. Tüm benliğini, çıktığı bu yolculuğa adayan gözü pek kadının tek bir amacı vardır: Köpekbalıklarının kayıp şarkılarını bulmak ve sahiplerine iade etmek. Böylece, insanlığın tüm sırrını da içinde barındıran o şarkıların, iktidar sahiplerinin eline geçmesini engelleyecek ve insanlığı kurtaracaktır. Ancak hedefine ulaşması hiç de kolay olmayacaktır…
Köpekbalıklarının Kayıp Şarkıları, kitapseverleri fantastik unsurlarla bezeli, fizik kurallarını bazen ciddiye alan bazen de onlarla dalga geçen, gerçeküstü bir yolculuğa çıkarıyor. Yazar Raşel Meseri, oyuncu cümleleriyle, insanı kendi gerçeğinin peşine düşürüyor.
“Çağımızın ruhu işte böyleydi! Sistemin sürdürülebilirliğinin mantığı çok basitti! Gücü elinde tutmayanlarda tutuyorlarmış hissi yaratmak, o gücü istediklerindeyse sopayı göstermek!”