Başkaldırı, Dinamizm, Yaratıcılık: The Murder Capital “When I Have Fears”
Boğaç Gökmen
Öncelikle, şu kavramları bir kenara not ederek başlayalım istedim.
Başkaldırı, dinamizm, yaratıcılık.
Yola başkaldırıdan çıkacak olursak, bir düzene veya emre boyun eğmeme diye tanımlanırken, egemen güçlere karşı gelmek ibaresinin de hemen baş ucuna yerleştirildiği bir kavram olarak karşımıza çıktığını göreceğiz.
Öncelikle, ilk başta kendine başkaldırıyor olsa gerek insan, çoğu zaman da yukarıda belirlenen tanımda olduğu üzere mevcut, hâkim düzen içindeki belli belirsiz kimliğine. Aynı paralelde de yaratıcılığının tetiklenmesine kapılar açan puslu ve sonsuz bir kaygının kaynağı olabilecek bu belirsiz düzenin rahatsız ediciliğine. Davranışları canlı ve hareketli, yani dinamizmi hücrelerinde hisseden bu varlık, yaratıcı gücünü tetikleyen kaotik, baskın sistemin birçok katmanına başkaldıran meçhul bir kimliğe bürünerek ayağa kalkıp bireysel yolculuğunu da taştan çıkartacaktır çoğu zaman.
İşte müziğin, şarkıların, esasen sanatın her türlüsünün, birçok meçhul yüreği bir çatı altında toplayabilme sihrini odağa alıp, bir ilahi melodinin kişisel izlerini sürebilme hikâyesi olarak karşımıza çıkar çoğu zaman bazı şarkılar.
Tam da o noktada somut adımlara dönüşürler, bir odanın içinde gitarı elinde kendine ait kelimeleri bulmaya çabalayan bireyin yaratıcı enerjisi ve içinde bulunduğu duruma başkaldıran dinamizmi sayesinde vücut bulurlar.
Koca evrende, kendini ifade edebilme hünerini aramak çabası, tüm bunların neresinde kendine yer buluyor? ‘Tam da merkezinde olsa gerek’ diyen bir çoğunluğun sesini duymamız mümkün.
Madem öyle, çözüm anahtarı misali kullanabilir miyiz, bu kendini ifade edebilmek meselesini? Ve tam da onun üzerine yoğunlaşmaya ne dersiniz?
Son dönemin dikkat çekici topluluklarından İrlanda, Dublin çıkışlı The Murder Capital, gelecekte kendileriyle daha çok mesai yapacağımızı hissettirirken, bu kendini ifade etme gücünü hayli çekici cümlelerle kuruyor mevcut düzen içindeki kimliğini ortaya koyarken, ne mutlu.
New Model Army’den Joy Division’a oradan Nick Cave & The Bad Seeds ve Editors’a kadar yol tutuş hassasiyeti yüksek, güçlü bir tavır üzerine inşa ettikleri bu ifade tarzı için, punk gelenekleri içindeki başkaldırı, dinamizm ve yaratıcılık üçgeninde çok net bir taze kan The Murder Capital.
Albüm taşıdığı lezzet çeşitliliğiyle, zaman kaybetmeksizin dinleyiciyi içeri davet edip bütün bir öykünün ortağı yapmakta vakit kaybetmiyor. Bu etkiyi yaratan ilk şarkı “For Everything” ise son yılların en çarpıcı açılış şarkılarından biri olarak göz alıcı bir şekilde parıldıyor. Daha ilk merhabada niyetini böylesine açık ortaya koymak da bir nevi başkaldırı olarak değerlendirilebilir.
Belli ki, kartları açık oynayacak kadar güveniyorlar ellerindeki kıymete.
Bir bakıma da daha ilk şarkıdan bir teslimiyet yaratıyor ki kendinizi bıraktıkça daha iyi bütünleşip daha iyi yüzüyorsunuz kuzeyli İrlanda kara sularında. “More Is Less”in tavizsiz adımları tam da bu teslimiyet ateşini harlıyor. Ardından kendimizi “Green & Blue”nun düşündürücü topraklarında buluyoruz öyle ki enstrümanların sırayla giriş yaptıkları sahnelerle olgunlaşan şarkı hem duygu hem de tonlamalar olarak üstatları New Model Army’ye selam çakıyor âdeta.
Albüme, art arda birinci ve ikinci kısımlarıyla derinlik ve sarhoşluk katan “Slowdance” ve “On Twisted Ground” bir yanıyla da albümün ikinci perdesine hazırlıyor dinleyiciyi. Burada bizi karşılayan ve tansiyonu birkaç seviye yukarı alan “Feeling Fades” ve “Don’t Cling To Life” zaman zaman hoyrat ancak tutkulu ve sade punk tavrıyla grubun rengini ortaya koyan işçiliği de ele veriyor.
Tüm bu kendini ifade etme uğraşının öyle ya da böyle arıza ve başı belalı tonlarla sona doğru ilerlemesi düşünülür müydü veya dinleyiciyi memnun edecek miydi bilinmez ancak neredeyse Nick Cave şarkılarının acı eşiğini yakalayan “How The Streets Adore Me Now” ve “Love Love Love” birkaç dinleme sonrası modunuzu kendi uçurumlarına çekmeyi beceriyor.
Tepeden tırnağa kendi özel anlatımını yakalamış, ticari kaygısı olmayan, pek çok yerde derinleşip, karanlıklarına çeken ancak başkaldırı, dinamizm ve yaratıcılık üçgenini tamamlarken kendine ait kelimeleri keşfetmeye çalışan bir albüm The Murder Capital’den “When I Have Fears”.