Band Of Horses ve Mırıldanılacak Melodiler

Bazı müzik grupları bir anda bir yerlerden hayatımıza giriverirler. Yolda, radyoda, oturduğumuz bir mekanda ya da bir arkadaş önerisiyle, örnekleri arttırabiliriz tabii. Bizimle buluşur ve farkına bile varmadan dinleyicisi olmamızı sağlarlar. Yaşayan bir organizma gibidir müzik çoğu zaman, birlikte nefes alıp verir bu ortaklıktan da oldukça iyi neticelere beraber yelken açarız. Beynimizin gizli noktalarında bizimle birlikte yaşar gider, hiç ummadığımız bir anda ortaya çıkıp mırıldanan bir melodi olarak yürüdüğümüz yola eşlik etmeye başlar.

Seattle çıkışlı ‘Band Of Horses’ da böyle tesadüfen zaman zaman benimle dolaşan gruplardan biri haline gelmişti. ‘Infinite Arms’ albümleriyle tanışmış, sonrasında da ne var ne yok diyerek eskilerine, neler yaptıklarına göz atma gereği hissetmiştim. Zaten bu durum refleks misali adeta bir dinleyicilik prensibi gibi yapmadan edemediğim bir haldir.

Grup 2006’da ‘Everything All the Time’ albümüyle yola çıkıp bir sene sonra da ‘Cease to Begin’ ile karakterini ortaya koyuyor. Birçok şarkı var aslında fakat öncelikle ‘The Funeral’, ‘The Great Salt Lake’, ‘The First Song’, ‘No One’s Gonna Love You’, ‘Detlef Schremp’ ve ‘Is There a Ghost’u şuraya yazıvereyim.

Ardından 2010’a geldiğimizde ‘Infinite Arms’ piyasaya çıkıyor ve Birleşik Devletler ile Avrupa başta olmak üzere listelere üst sıralardan giriş yapıyorlar. Öncelikle ‘Laredo’yu hemen bir açıp dinleyin derim. ‘Compliments’, ‘Factory’ ve Infinite Arms’ da zaman ayıramayacaklar için ilk etapta sıralanabilecek şarkılar. 2012’de bu defa ‘Mirage Rock’ albümünü yayımlıyorlar. Buradan da başta ‘Feud’ olmak üzere ‘Slow Cruel Hands of Time’ ve ‘Knock Knock’ yürüyor gidiyor.

Yeni albüm ‘Why Are You OK’ Haziran ayı başlarında dinleyicinin beğenisine sunuluyor. Albümde on iki parça var ve ilk bir kaç dinlemede pek şarkı ayırt edemeden bütün olarak beğendiğim bir çalışma olduğunu söyleyebilirim.

Açılış parçası yedi dakikalık ‘Dull Times / The Moon’, ‘Hag’, beni ‘The Smashing Pumpkins’in ‘1979’ parçasını ard arda defalarca dinlediğim günlere götüren ‘Casual Party’, kıvamında bir yol parçası olabilecek ‘Living Under Oak’, iyi parçalar. Klasik bir folk şarkısı olarak ‘Throw My Mess’, ince ve narin adımlarıyla ‘Whatever, Wherever’, ağır başlı duruşuyla ‘Barrel House’ ve gayet atmosferik bir kapanış parçası olan ‘Even Still’ öne çıkarabileceklerim arasında.

Band Of Horses yeni albümüyle de bildikleri yolda, dinleyicisinin onları özel bir yere yerleştirdiği ton ve melodilerden yürümeye devam ediyor.

Hayat ritmimizi dış etkenler sebebiyle kendimizin tayin edemediği zamanların sayısı oldukça fazla. Bu etkenler, iş hayatı, insan ruhuna ters, huzur beklentisiyle kurulması arzulanan hayalleri yerle bir eden gündem, tabii ki coğrafi ve dünya gerçekleri ile daha da ciddi boyutlara taşınıyor. Bunların karşısında elimizi kolumuzu bağlayacak durumlar hasılken, yapabileceğimiz küçük değişiklikler de belki olumlu tepkimeleri ateşleyebilir.

Keyifli veya umutsuz olduğumuzda, paylaşmak için, yalnız kalabilmek ya da yalnızlığımızı dindirmek dahası bir süre unutup ufak esler vermek için imdadımıza yetişen bir olgu olarak müzik var. Denklemin bir çok değişkeni arasında onu her fırsatta öne çıkarmamız soluk almamıza yardımcı olmaz mı?

Bir yerlerde ansızın mırıldanacağınız melodileri yakalayabileceğiniz gruplardan biri de ‘Band Of Horses’

Dahası mı? İyi dinlemeler ve mırıldanmalar.

 

What's your reaction?

tr_TRTurkish