Küba Sinemasında Müzik

Son elli yılda Küba’da müzik ve film arasındaki ilişkiye baktığımızda, karmaşık ve büyüleyici bir yolculuğa çıkmak mecburiyetindeyiz. Bu dönemde, Küba toplumunda devam eden en önemli kültürel süreçlerin ikisinin iç yüzünü anlamalıyız. Küba Sinematografik Sanat ve Endüstri Enstitüsü (İspanyolca kısaltmasıyla ICAIC) 1959 yılında devrimci zafer coşkusuyla kuruldu ve bu senaryoda büyük ölçüde kahraman oldu.

Sadece on yıl içinde, Küba sinema endüstrisinin öncüleri yeterli yaratıcı deneyim ve ufukla bir olguyu teşvik etmek için gereken ihtiyacı anlamaya çalıştı ki; yapmak istedikleri filmlere yeni bir sound getirmeleri ve aynı şekilde kaliteli bir ürün de ortaya çıkarmaları mümkün olsun. Bu sebeptendir ki, 1969 yılı sonunda Enstitü’nün “Deneysel Ses Grubu” kuruldu. Olağanüstü müzisyen ve besteci Leo Brouwer, Küba film endüstrisinde müzik prodüksiyonu için sağlam bir temel oluşturmak amacıyla Küba’nın en cazip avangart müziğini yapan the Group’a önderlik etti.

Sonradan ulusal müzik deneyimi içinde bir füzyon olarak tanımlanan şeye doğru yönlendiren durdurulamaz bir yol olan bu projenin temel ruhu bir derinlik oluşturmaktı. Bir temel dayanak noktası olarak araştırmayla the Group’taki müzisyenler, çağdaşlığın anılması, bellek kimliği ve bilhassa dış kaynaklardan gelen etkilere bir ara vererek böylece gerçek bir yerel ürün yaratabilmek gibi spesifik problemlere odaklandı.

Bunların tümü, İngiltere’de Beatles, Brezilya’da Tropicália gibi fenomenlerin, Latin Amerika ve İspanya’da yeni şarkı yazım stillerinin görüldüğü, Ravi Shankar’ın şahsında Hint müziğinin Batı’daki devriminin gerçekleştiği ve geleceğin türleri olarak rock ve Jazz’ın yerini sağlamlaştırdığı bir on yılın sonunda, şaşırtıcı müzikal zenginliğin çağında meydana geldi. Sergio Vitier, Silvio Rodríguez, Pablo Milanés, Eduardo Ramos, Emiliano Salvador ve Noel Nicola gibi yetenekli şarkıcı ve müzisyenler Leo’nun öncülüğünde bir araya geldiler ve tüm bu bilgeliği özümseyerek bir mucize yaratmayı başardılar – gerçek bir Küba tarzında, başka bir deyişle Cubanidad’da dönüşüm yarattılar.

Zamanın haklı olduğunu kanıtladığı bu sanatçıların memnuniyeti büyüktü. Teorik hedeflerinin çoğu gerçekleşmiştir. Onların çalışması, retorik ve laf kalabalığından kurtulmada başarılı oldu ve deneyimleri daha sonraları filmler için müzik yapmakla ilgilenen Kübalı müzisyenleri eğitmiş spontane bir ekolü temsil etti. Bu müzisyenler tarafından sinema için yazılmış bazı müzikleri dinlediğiniz zaman, Leo’nun en önemli arzusunu teyit edebilirsiniz:

“Sinema müziğinin başlıca meziyeti filmin yoluna çıkmamaktır.”

Grupo de Experimentación Sonora’nın yaptığı işin değerini tam olarak anlayan ve gören ilk Kübalı film yapımcılarından biri olan büyük belgesel yapımcısı Santiago Álvarez’di.

Ülkenin geleceği için belirleyici bir çağın belirtilerini yakalayan ustaca bir şekle sahip olması sebebiyle birçok Kübalının hafızasında yaşayan gerçek bir mücevher olan onun efsanevi Noticiero ICIAC Latinoamericano’sunun soundtrackleri içine yerleştirilen kendiliğindenlik kavramına sahipti.  Onun uzun belgesel yapımları da çok popüler oldu. Sonrasında, Sara Gómez, Sergio Giral, Manuel Herrera ve Octavio Cortázar gibi diğer kurgu filmciler Leo Brouwer’in topluluğuna Santiago Álvarez’le aynı inancı gösterdi.

ICAIC’nin kuruluşundan sonra Kübalı film müziklerinin en dikkat çekici özellikleri; otantik bir yapımda yerlileşme hareketinin sonucunun gerçekleşme kapasitesinin bir göstergesi olması, Küba kimliğini kuvvetlendirmeyi mümkün hale getirmesi ve filmlerin kendisine daha güçlü katkıda bulunmasıydı. Müzik ve film karşılıklı olarak birbirilerini zenginleştirdi. Müzik Küba filmlerinin evrimi ve sağlamlaştırılması için belirleyici bir faktör olurken, Küba filmleri de Küba müziğinin yeni ufuklara doğru büyümesini ve gerçek bir çağdaşlığı sağladı ve de füzyon türlerden gelen seslerin zenginliğini kendi içine aldı.

Bizim en önemli yönetmenlerimiz müziği sıkça özel bir oyuncu gibi kullandı. Bir keresinde, La Bella del Alhambra ve başka önemli filmlerin yönetmeni, film yapımcısı Enrique Pinea Barnet şöyle ifade etti: “ Sinematografi külliyatında müzik bir yere konumlandırılacaksa, ben her filmin duygusu olduğunu söyleyebilirim.”

Müziğin bazı Küba filmlerinin temel kahramanı olduğunu vurgulamak da önemlidir, örneğin, Jorge Luis Sánchez’den El Beny, Manuel Herrera’da Zafiros, locura azul ve Pineda Barnet’da La Bella del Alhambra. Tüm bu filmler, Küba müziğinde kilit anları ortaya çıkarmakta önemli bir rol oynamaktadır.

Bu günlerde film ve müzik arasındaki bağ, Küba toplumunun neredeyse altmış yıl boyunca içinden geçtiği faklı dönemleri yeniden yaşamak için bize fırsat veren önemli bir araç haline gelmiştir. İki dil el ele verip bize tanıklık etmek için yol gösterir.  Bu yüzden, Irakere, Los Van Van, Buena Vista Social Club ve Habana Abierta gibi fenomenler filmlerde güçlü birer varlık olmuştur.

Hemen hemen aynı şekilde, on yıllar boyunca, diğer müzisyenler ve besteciler bu hikâyede çok önemli oyuncular olmuştur: Chucho Valdés, José María Vitier, Juan Piñera ve filmler için müzik yapmak söz konusu olduğunda uzman kabul edilen, özellikle yönetmen Fernando Pérez’le çalışmalarıyla bilinen yenilikçi ve üretken Edesio Alejandro. Günümüzde, bir grup genç kompozitör, elektronik müzik dünyasına dâhil olan bazı kişiler, iki dil arasındaki bu örnek diyaloğa katkıda bulunmaya devam ediyor.

Ricardo Alberto Pérez / lahabana.com

What's your reaction?

tr_TRTurkish