Arjantin 70’ler Rock Sahnesinin Yapı Taşları
Latin Amerika coğrafyası barındırdığı türlü zenginlikle her zaman ilgi odağı olmuştur. Sempati ve sevgi duyguları uyandıran bir özelliği vardır. Seyahat ile ilgili planlarda başı çeken cazibe alanlarından olmuştur. Bunun birçok sebebi vardır, geleneksel anlamda sosyal yapılarını çağlar boyunca nesilden nesile iletebilme alışkanlıkları dışarıya yansıyan renkliliğin ana unsurlarını oluşturmuştur. Kimine göre doğal güzellikler, kimi için futbol tutkusu, festivaller, tarih içindeki yeri farklı bakış açılarındaki çoğu kişi için merak uyandırmaktadır.
Bütün bunların yanı sıra uygarlık tarihinin şekillendiği çeşitli dönemlerde politik karmaşaların, ideolojik çarpışmaların ortasında, sarılmayan yaralarının çokluğu da bir gerçek olarak kendini gösterir. Kara sayfaların her çevrilişinde farklı hüzün hikayelerine tanık olunur. Edebiyat ve sinema alanında bu yaslı hikayeler kendilerine yer bulmuş ve dünyaya anlatılmaları açısından büyük fayda sağlamıştır.
Arjantin de bu trajik sürecin en sancılı dönemlerini yaşamış ülkelerin başında yer alır. Tango’nun vatanı olması bir yana, yetmişli, seksenli yıllarda siyasi baskıların şiddetini en fazla hissetmiş ülkelerdendir. Kaybolan çocuklarını arayan annelerin travmalarını ve Falkland savaşının tamiri zor izlerini beraberinde yaşatmaktadır.
Müzikal etki olarak ellili yıllarda rock n’roll’un yükselen etkisi karşılığını Latin Amerika’da da bulur. Altmışlı yılların son dönemlerinde İngiliz progresif rock’ının dalgaları adeta Tango ile birleşip birçok müzisyen ve grubun doğmasını sağlar.
Yetmişli yıllar tüm dünyada olduğu gibi Latin Amerika ve Arjantin özelinde de rock müziğin yükselişine tanık olunan dönemdir. Bu süreçte ‘Luis Alberto Spinetta’nın varlığı oldukça önem taşır. ‘Almendra’ grubu ile 69 ve 70 yıllarında arka arkaya çıkardıkları ‘Almendra’ ve duble albüm ‘Almendra II’ büyük ses getirir. Spinetta bir süre Avrupa’da takıldıktan sonra Arjantin’e dönerek bu kez ‘Pescado Rabioso’ ile 72–76 yılları arası dört albüm yayımlarlar. Özellikle 73 senesi çıkan ‘Artaud’ Latin Amerika rock klasikleri arasında yerini alır.
Aynı dönem Buenos Aires müzik ortamları ‘Manal’ isimli bir grubu da konuşmaktadır. Gitarda Claudio Gabis, davul ve vokalde Javier Martinez ve bas gitarda Alejandro Medaina’dan kurulu üçlü,blues, folk rock ve progresif işlere imza atmaktadır. İlk albümleri ‘Manal’(70) ve ardından yayımlanan ‘El Leon’(71)ülkenin rock tavrını ortaya koyan önemli çalışmalar olur.
Bu arada ‘Norberto Anibal Napolitano’ nam-ı diğer ‘Pappo’ atmışların sonu ve yetmişli yılların önemli rock figürlerinden biri olarak boy göstermektedir. ‘Los Gatos’ grubuyla 69 ve 70 yıllarında ardı ardına çıkardıkları ‘Beat No. 1’ ve ‘Rock de la Mujer Perdido’ albümleri bu süreçte ve devamında iz bırakan işler olarak kayıtlara geçer. ‘Pappo’ sonrasında ‘Pappo’s Blues’ olarak 71 ve 78 arasında çalışmalarına devam eder.
İşin symphonic rock tarafına baktığımızda ise ‘Crucis’ ve Espiritu’yu görürüz ki Espiritu’nun Crisalida (75) ve ‘Libre y Natural’(76) albümleri ile ‘Crucis’in 76’daki kendi isimlerini taşıyan ve ertesi yıl yayımlanan ‘Los Delirios del Mariscal’ çalışmaları Arjantin için symphonic rock kapısını aralayan yapımlar olarak öne çıkar.
Yetmişli yılların adeta devrim gibi yayılan müzikal büyüsü hiç vakit kaybetmeden Arjantin’de de şekillenmiş, ülkenin halk müzikleri ve tango ritimlerinin de yansımalarıyla Avrupa vedünya geneliyle kıyaslanabilecek birçok kaliteli çalışmayla sesini duyuran gruplara sahne olmuştur.
Bu yıllarda kurulan ve yerleşen Arjantin rock müzik geleneği devamında seksenlere ve günümüze kadar etkileşimini sürdürür. Dünya rock sahnesi için de özel çalışmaların yer aldığı bu dönem dikkate almaya değer. Eğer teğet geçtiyseniz bu kısa değerlendirme ile ilk adımı atabilirsiniz.