Haftanın Kitaplığı – 16 Eylül 2019
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.
AŞKIMIZ ESKİ BİR ROMAN – AHMET ÜMİT
Edebiyat bazen çok tehlikeli olabilir. Anna Karenina, Madam Bovary, Esmeralda ve daha birçok kadın roman kahramanı… Bu muhteşem kadınlara ulaşmaya çabalarken, önce doğru düşünme yeteneğini, sonra da yaşamını yitiren bir adam…
Kimsenin önemsemediği overlokçu bir kızın cinayeti bile önemli sırlar içerir. Katil ve maktul apaçık ortadaymış gibi görünse de hakikat çok derinlerde gizlenmiş olabilir. Ama ne kadar gizlenirse gizlensin, Başkomser Nevzat gibi vicdanlı polisler olduğu sürece karanlık aydınlanacak, adalet mutlaka yerini bulacaktır.
Aşk hiçbir zaman masum değildir. Petersburg’un soğuğundan, İstanbul’un sıcağına gelen bir Rus bilim insanı. İstihbarat servislerini birbirine düşürecek kadar gizemli bir kayboluş. Mutluluğu ararken kendini ölümün kıyısında bulan çaresiz bir âşık…
En zevkli anlar kanlı gerçeklere dönüşebilir…
Cinayetleri çözmek için sadece aklından ve deneyimlerinden değil, yaralı yüreğinden de güç alan Başkomser Nevzat, belki de en çok bu yüzden ayrılıyor benzerlerinden, belki de en çok bu yüzden seviliyor, okunuyor ve hatırlanıyor. Aşkımız Eski Bir Roman, onun bu zorlu serüveninde yepyeni bir halka…
… mesleğini doğru yapmak için cesaret yetmez, aynı anda kocaman bir yürek ister. Ama o yürek çelikten yapılmıyor. Bir süre sonra el bombası gibi gümlüyor. O yüreği zamansız gümletmeyelim Ali. Zalimleri sevindirmenin âlemi yok.
YAZ – KARL UVE KNAUSGAARD
Yakın gerçeklik üzerine yazılan kişisel ve fantastik bir ansiklopedinin dördüncü ve son cildinde Karl Ove Knausgaard fıskiyeler, sümüklü böcekler, kediler, gözyaşları, uğur böcekleri, kurtlar ve yengeçlerden bahsediyor. Aynı zamanda Yaz mevsiminin getirdiği düşünceler, hatıralar, özlemler, sanat ve edebiyat deneyimleri eşliğinde bir ailedeki küçük olaylar serisini kaleme alıyor. Hepsi de kayıp giden geçmiş anları yakalama çabasının yoğunluğunda yazıya dökülüyor. Yaz, olanların ve olabileceklerin yakınındaki olanakların ve her şeyin aslında ne kadar da farklı gelişebileceğinin hikâyesi.
GÜNEŞİ YANINDA TAŞIYAN ADAM -G BERKKAM
Yapay zeka tarafından yönetilen bir dünya, duygularından arındırılmış insanlar ve o insanlara aşkı yeniden hatırlatan uyarıcı bir madde. Güneşi Yanında Taşıyan Adam, 2013’de FABİSAD’ın düzenlediği Gio Ödülleri’nde öykü birincisi olan G. Berkkam’ın ilk romanı. Cüretkâr ve sürekleyici kurgusuyla Türkiye’de yazılmaya pek cesaret edilemeyen distopya ve bilimkurgu türlerini ustalıkla harmanlıyor. Derinlikli karakterler ve başarılı diyaloglarla ortaya kolay kolay unutulmayacak bir kitap çıkıyor.
“Dünya’da bireyselcilik yaygın ve baskın bir hâl almaya başladıkça Mars halkı hayat mücadelesi içinde bu kavramdan gittikçe uzaklaşmıştı. Kişisel çıkar savaşları, yaratılmaya başlanan bencil nesiller onlardan çok uzaktı. Mars tarihini bilen herkes bunu bilirdi. Onlar gelişmeye devam ederken, Dünya savaşlarla parçalara ayrılmıştı. Sonra dağılan ülkeler ve toplumlar, dev devletler tarafından yere saçılmış boncuklar gibi toplanmıştı. İşte Dünya ile ilişkiler o dönem koptu. Mars halkı bu iğrenç, açgözlüçıkar virüsünün Mars’a bulaşmasını ve onun elinde oyuncak olmayı kabul edemezdi. Sonra Nuit doğdu. Dünyayı kurtaran bir yapay zeka. Düşünüyor, gelişiyor, tamamen doğru kararlar alıyordu. Acımadan dünyayı pisliklerden temizledi, çok geçmeden tüm boncukları tek bir ipe dizerek tacı başına geçirdi. İnsanlar için onun yönetimi bir kurtuluştu. İnsanlarıırklarına göre ayırmadan, sınırlarla ayrılmayan dev bir global sistem oluşturdu. Hiçbir şey hırstan gözü dönmüş bir şekilde insanları yöneten devletlerin zulmünden daha kötü olamazdı. Nuit hepsini satranç oynar gibi tek tek yok etti. Onun hükümdarlığını kabul etmeyen tüm liderleri öldürdü. Tek, mutlak ve ölümsüz lider, kendi kusursuz dünyasını yarattı.”
TÜRKİYE’DE POSTANIN MİKROTARİHİ CİLT1: 1920-2015 – MEHMET AKAN
Posta, posta tarihi ve koleksiyon deyince akla hemen pul ve damga gelse de, en az bunlar kadar yaygın kullanılan ve çeşitlilik gösteren posta formlarını sınırlı bir meraklı grubu dışında bilen azdır. Posta malzemelerinin bu araştırılmamış grubuna yönelen iki koleksiyonerin, Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti posta formlarıüzerine yeterli kaynak bulamamaları, onları bu alandaki başvuru kaynağı eksiğini gidermeye yönlendirdi. Türkiye’de Postanın Mikrotarihi sadece posta formlarının Osmanlı döneminde başlayan tarihini belgeleyerek bir katalogunuçıkarmakla kalmıyor. Çeşitli form kategorilerine dair teknik bilgilerin yanı sıra dönemlerinin siyasi, iktisadi, kültürel, sanatsal ve toplumsal normlarını yansıtış biçimlerinden, onları kullananların üzerlerine düştükleri kayıtlara dek pek çok özel ve merak uyandırıcı ayrıntıyı bir arada ele alarak, Türkiye’nin geçmişine yeni bir pencere açıyor.
Eserin bu ilk cildi, posta formlarının ortaya çıktığı Osmanlı dönemine genel bir bakışın ardından İstanbul’da ve Ankara’da iki ayrı hükümetin bir arada var olduğu 1920’den, çok partili dönemin başladığı 1950’ye uzanan dönemi ele alıyor. Kurtuluş Savaşı dönemine ait bazıları Osmanlı formülerlerine sürşarjla, bazıları elle hazırlanmış, bazıları kısıtlışartlarda basılmış nadir ve benzersiz posta formlarıyla başlayan inceleme, bu otuz yıllık döneme dair çarpıcı nitelikler taşıyan örneklerle sürüyor. Eserin ikinci cildi yayına hazırlanmaktadır.
DEFALARCA KAYBOLDUM/ÖYKÜLER ANILAR ŞİİRLER – KOLEKTİF
15 yaşında buluşan 31 yazarın kitabı!
Çağdaş edebiyatımızın 31 özgün kaleminin gençlik yıllarına ait sesleri ve yüzleşmeleri, günümüz okurlarına ulaşıyor. Bugün beğenerek okuduğumuz yazarlardan, umuda, yalnızlığa, sevince, en özel duygularına ve keşiflerine dokunan özel bir kitap. Açık yüreklilikle ve içtenlikle kaleme alınmış öykü, anı ve şiir türündeki eserler, 15 yaşında bırakılanların ve 15 yaşın insanda bıraktığı deneyimlerin izini sürüyor. Usta editör Müren Beykan’ın hazırladığı ve yeni tasarımıyla güncellenen kitap, önemli yazarları, gençliğin duygu evreninde buluşturuyor. İlkgençlik ve sonrasına ilişkin notlar ve izdüşümler, hem yazarların içdünyasında hem de bugünün okurlarında sıradışı yansımalara yol açacak nitelikte.
Bu çok özel seçkiye 15 yaşlarını hatırlayarak katkıda bulunan yazarlar: Ahmet Büke, Behçet Çelik, Celil Oker, Cemil Kavukçu, Elif Şafak, Enver Ercan, Esmahan Aykol, Faruk Duman, Gaye Boralıoğlu, Hakan Günday, Hatice Meryem, Kadri Öztopçu, Karin Karakaşlı Leyla Ruhan Okyay Mahir Öztaş Mine Söğüt Murat Gülsoy Murathan Mungan Müge İplikçi, Necati Güngör, Necati Tosuner, N,hat Ziyalan, Onur Caymaz, Osman Şahin, Oya Baydar, Özcan Karabulut, Selim İleri, Sema Kaygusuz, Semih Gümüş, Turgay Fişekçi, Yekta Kopan.