Düşler İçinde Bir Gece. “Dream Theater İstanbul” Konseri Ardından
Zaman zaman ağır tonajlı konserlerin hayalini kurar hâle geliyor insan. İrili ufaklı birçok sahnede kuvvetli ve ses getiren gruplar seyrediyor dahası yerli grupların son yıllardaki umut veren yükselişine tanık oluyoruz. Aklımıza geldikçe listesini çıkarabileceğimiz onlarca dünya çapında isim geliyor ve gelmeyi de sürdürüyor.
Son dönem yaşanan büyük organizasyonlar arasında biri var ki ilan edildiğinden beri ağırlığını ortaya koydu. Dream Theater’ın bir kez daha İstanbul’da boy gösterecek olması tadından yenmez bir haber ve saatlerin açıklanan tarihe ayarlandığı bir durum yaratmaya yetti doğrusu.
Topluluğun kariyerinde çok önemli yeri olan “Images & Words” albümünün 25. yılı şerefine “Images, Words & Beyond” adıyla sürdürdüğü konser serisine İstanbul ayağının eklenmesi başlı başına bir iş olarak düşünülebilir. Hem de bulunduğumuz coğrafyanın hatta gezegenin büyük bölümünün içinde olduğu akıl almaz vaziyet her türlü iletişimi zora sokmaktayken. Anlık değişimlerin yaşandığı bu sorunlar yumağı, ekonomik ilişkilerden kültürel organizasyonlara kadar her şeyin önünde koca bir engel. Hâl böyle olunca da organizasyon firmaları özelinde bu konuya tüm enerjisini veren kişilere şapka çıkartmak gerekiyor.
Asya turnesini sürdüren grubun rotasını İstanbul’a çevirmesini sağlamak, tüm olumsuz koşullara rağmen gereken herkesi ikna edebilmek, dahası çıtayı yüksek tutarak hayli büyük bir katılımın hayalini kurmak ve başarmak işin içinde olan herkesin bileceği gibi bambaşka hikâyeler barındıran bir mevzu. Tam da bu satırlarda Vera Müzik, bu büyük gece için özel bir teşekkürü hak ediyor.
Evet, öncelikle Volkswagen Arena her defasında konser organizasyonları için şık bir seçim olduğunu gösteriyor. Kapasitesi ve konfor özellikleri düşünüldüğünde canlı şovlar için oldukça cazip bir seçenek.
Gelelim konser akşamına. İş dünyasının kalbi sayılan Maslak civarında toplanan konser kitlesi özellikle metro istasyonu çıkışında mesai bitiş saatiyle çakışınca bölge farklı telaşlarda olan kalabalıkların bir araya geldiği bir cümbüşe dönüşüyor.
Salonun önüne ulaştığımızda kapı önü yoğunluğunun 18.30 civarı başladığını görüyoruz. Program akışına göre konser 20.30‘da başlayacak bu da dışarda laflanacak zamanı kısıtlıyor fakat herkesin az sonra içeride tanık olunacak performansın havasına girdiği belli.
“Images, Words & Beyond” konser serisi üç perde olarak sergileniyor. Açılış kısmında topluluk kariyerinden leziz bir seçkiye yer verirken ikinci perdede “Images and Words” albümünün tamamını çalıyor. Üçüncü perde ise “A Change of Seasons”ın enfes sunumundan oluşuyor.
Girişteki yoğunluk yüzünden grubun sahneye çıkışını ile ilk şarkının başını kaçırabilme olasılığı ufak stres atlamalarına sebep olmuyor değil. Her şeyin başında konseri tıklım tıklım dolduran seyirciyi kutlamak lazım. Saha içi bölümü tamamen dolu. Tribün kısımlarında da durum farklı değil, çok az bir boşluk var ki o da her an yerini alanlarla dolmaya devam ediyor.
Gecenin açılışını yapan parça “Systematic Chaos” albümünün şahanesi “The Dark Eternal Night” oluyor ki artık bir düşler aleminin kapısından adımımızı atmış oluyoruz. 2013 Dream Theater albümünün büyük parçalarından “The Bigger Picture” ardından son albüm “The Astonishing”in“The Gift of Music”inden geçiyor, John Myung’ın bas gitar evreninde Jaco Pastorius yorumladığı “Portrait of Tracy”nin tadına doyamıyoruz. Hemen ardından “As I Am” başlıyor ki salon kendinden geçmiş durumda. Bir sürpriz yapıp parçanın sonunu Metallica’nın Enter Sandman’i ile ilikleyip oradan “Breaking All Illusions”a geçerek ilk perdeyi nihayetlendiriyorlar.
İlk bölüm sonrasında yarım saate yakın bir mola veriliyor. Koşar adım alana yetişen büyük kesimin bir anda kendini şarkıların içinde bulması sonucu gecenin devamına sağlıklı katılım için nefeslenmek fena fikir değil.
Ara sonrası bütün bir turneye adını veren “Images and Words” albümünün seyrindeyiz artık. “Pull Me Under” başlıyor. Bu parçanın hem dinleyici hem de grup için yeri bir başka. Dream Theater’ın ilk hit parçası salonu bir hallaç pamuğu gibi savuruyor âdeta.
Solist James LaBrie’ın bir anons sırasında seyirciyi överken turnenin en kalabalığı, bu bir çılgınlık diyerek nitelendirdiği kadar var doğrusu. Çok özel bir Dream Theater seyircisi var içerde. Bunun ortaya çıkardığı atmosfer konser boyunca kendini hissettiren ruhani eşlikte gösteriyor kendini. Bir de şu var ki, “Images and Words” icrası başladığından beri birçok kişinin bakışlarından zaman zaman geçmişe zihinsel yolculuklar yaşandığı anlaşılıyor. Herşey istenildiği gibi ve albüm devam ediyor.
Sırada ne mi var? Tabii ki “Another Day” ve tüyler diken diken. Nasıl olmasın ki 25 yıl öncesinin birçok kalıntısı var bu parçanın omuzlarında. Ardından “Take the Time”ın girişi duyulmaya başlanıyor ve yine hareket zamanı. Konserin başından beri inceci gitar işçiliği ile salondaki sıcaklığın durmadan artmasına sebep olan John Petrucci hüner üstüne hüner, teknik üstüne teknik eklediği solo bölüm ile rock tarihini yönlendiren gitaristler arasında nerelerde olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Ya “Surrounded”a ne demeli? LaBrie’ın vokalinin duygusal bölümlerdeki etkisi bir başka. Fildişi kulelerden gelen bir sese dönüşüyor şarkı. Artık Metropolis ilk bölümü olan The Miracle and the Sleeper ile karşımızda. Keyboard ve gitarın giriş melodilerini vermesiyle ‘dile benden daha ne dilersen’ hikâyesinde son dileğini bu şarkıya kullanacak büyük kalabalığın durumunu görmek gerekiyor. On dakikaya yakın süre sahneye kilitlenmiş binlerce insan. Parça sonu Mike Mangini’nin davul solosu var.
“Under a Glass Moon” alıyor sahneyi. Bu unutulmaz progresif metal gecesine onun da katacakları var. Devamında LaBrie elinde tabureyle beliriyor ve santra noktasına oturuyor, bu sırada ikinci takip ışığı da döner konsoldaki makamında Jordan Rudess’un üzerinde. LaBrie’ın Rudess’u tarif ettiği ve sonuna doğru da ‘o bir uzaylı’ dediği konuşmasını tamamlamasıyla “Wait for Sleep”e giriş yapıyorlar. Hani, artık söylenecek pek bir şey kalmadı diye düşünürken, yolu açın çünkü daha sırada “Learning to Live” var. “Images and Words”ün neden bu kadar önemli bir albüm olduğunun açık kanıtlarından biridir bu parça.
İkinci perdenin kapanması sonrası bu defa daha kısa bir ara veriliyor. Sıra “A Change of Seasons”da. Parça 95 yılından günümüze ışınlanmakta ve yirmi üç dakika ve yedi bölümden oluşmakta.
Etrafıma bakıyorum da kimsede yorgunluktan eser yok. İlk notalarla birlikte son perdenin, üç saate yakın süren unutulmaz gecenin finalindeyiz artık. Büyük ihtimal bir daha rastlanması imkansız olan “A Change of Seasons”ın baştan sona icrasına pür dikkat kenetlenmiş bir seyirci var. LaBrie’nin dediği gibi belki de ‘bu bir çılgınlık’.
Gösteri sonlanıyor, dört bir yan alkış kıyamet, bir süre kimse çıkmak istemiyor salondan. Her konser sonu gerçekleşen ritüeller ziyadesiyle yaşanıyor. Artık dağılma zamanı, düşler içinde yaşanan geceden ufak adımlarla ayrılmanın vakti.
Çıkışta dostlarla ayak üstü kısa süreli değerlendirmeler ihmal edilmiyor. Konser çıkışının yarattığı cadde önü trafiği adımları hızlandırarak son metroya yetişmeyi mantıklı hale getiriyor. Son metroda da durum farklı değil adeta konser sonrası servis görevini yerine getiriyor tüm vagonlar.
Kulakta melodiler, zihinlerde asılı kalan görüntüler ve yıllar öncesinden taşınan aşina sözcükler, hepsi birleşip şarkılara dönüştüğündeyse anlamını tamamlayan düşler içinde bir gece.
Selam olsun tüm bunlara sebep olan herkese.
fotoğraflar: DARKO BOEHRİNGER
dreamtheater.com