5R – Murat Dural’dan 5 Yerli Fantastik Roman Önerisi
Fantastik edebiyat dünyası ve ona bağlı olarak dizi ve sinema sektörü, bu türün yükselişini izler, okuyucu ve seyirciye daha farklı ve görsel zenginlik, yeni dünyalar ve evrenler sunmaya çalışır, yeni yazarları lanse ederken, ülkemizde bu tür hala “bir kaçış mı?” sorusuyla yaftalanıyor. Önyargıları, ötekileştirmeyi, sorgulanmayan meseleleri hayal gücüyle harmanlayıp önümüze koyan, zulmü, iyi ile kötünün mücadelesini, cesareti, yol ve yolculuğu örnekleyen,ülkenin düşünce yapısı ve yazınını zenginleştirme çabasında olan yazarlar ise dişi ve tırnakları ile bu anlamda sanatı desteklemeye çabalıyor ama yine de satış rakamlarını düşünmekten, yayınevlerinin türe dair olumsuz bakış açısını kırmaya çalışmaktan, arzu ettikleri o “bir başka dünyayı” kurmakta zorlanıyor, kolaylıkla ümitsizliğe kapılabiliyorlar.
Bu durumu resmeden ve idealist bir anlayışla kurulan Fantastik ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD), türü layık olduğu yere ulaştırmak, yerel hayal güçlerinin önemi vurgulamak, desteklemek, “Başka şeyler düşlemek mümkün” ve “Hayal gücü özgürleştirir,” diyerek yola çıkmış bir yapılanma. Üyelerini bir araya getirip paylaşım yapmalarını sağlayan, aktif olarak destekleyen dernek her yıl Giovanni Scognamillo adına verilen GİO Ödülleri ile genç ve yeni fantastik yazarlarını öne çıkarmaya çalışıyor ve onları motive ederek jürinin beğendiği öyküleri kitaplaştırarak öne çıkarmaya çabalıyor. Peki, bu çabalar yeterli mi? Başta da belirttiğim gibi, dünya bu tür üzerinden ufkunu açacak, umutlarını tazeleyecek kahramanlar ve öykülerin peşinde. İnsanlar rahat yaşayamasalar bile rahatça hayal kurmak ve kendi dünyalarını inşa etme isteği ile yanıp tutuşuyor. Bu ilham arayışını ne yazık ki ülkemizde görmek, ön yargıları, kamplaştırmaları, yükselen şiddetin karşısında akıl ve ruhu yükseltecek girişimleri ortaya koymak büyük bir enerji, kendini motive gerektiriyor. Bu dalda vazgeçmeden ürün veren, kendi hayallerini sahiplenen insanlarımızı ne kadar alkışlasak, desteklesek az.
“Yerli Fantastik Edebiyat” seçkime geçmeden önce vurgulamam gereken önemli bir nokta var. Fantastik edebiyatta kendi içerisinde türsel özellikler taşıyor. Tarihsel doku üzerinden üretilenler, tamamen kendi dünyası, evrenine sahip diyar fantazyası, kent fantazyası, büyülü gerçeklik ve bunun gibi.
Puslu Kıtalar Atlası
İhsan Oktay Anar’ın okuru çarptığı “Bir başka Osmanlı ”ya götürdüğü, tarihi ve yerel geçmişten güç alan harika bir eser.Benim için her zaman ilk sırada yerini alıyor. Özgünlüğü, hayal gücü, dili, akıcılığı ve hiç düşmeyen merak duygusu ile sadece yerele değil bence dünyaya lanse edilmesi gereken bir kitap. Hakkını yemeyelim “Efrasiyab’ın Hikayeleri” ve “Amat”da yazarın tarihi fantazyaya mühür vuran eserlerinden. Son dönemde dil kullanımı, akıcılığı ile benzer bir kitap daha var. Uğur Batı’nın “Azraa-Eel Menkibeleri”. “Puslu kıtalar Atlası”ndan daha zorlu bir anlatıma sahip olmasına rağmen güçlü dil kullanımı, sürükleyiciliği, Osmanlı’ya dair sunduğu korku ile sarmalanmış büyülü gerçekliğiyle bence göz atılması gereken bir kitap.
Perg Efsaneleri Dörtlemesi
Barış Müstecaplıoğlu’nun yerli fantastiğin en önemli örnekleri arasında gösterilebilecek eseri. Tamamen özgün bir evren, coğrafya, inanç sistemi, ırklar üreterek oluşturulan diyar Fantazyasının en özel örneklerinden. Ötekileştirme, ayrıştırma, iyi ve kötünün mücadelesinde kahramanlarımızın küçük seçimleri ile büyük sonuçlara varan mücadeleler. Yazar son çıkardığı “Osmanlı Cadısı”nda da aşina olduğu fantastik edebiyatı bilimkurgu ile harmanlıyor. Eğer ikisini birden bir kitapta okumak istiyorsanız öneririm. Diyar fantazyası alanında yeni nesilden gelen çok güçlü isimler ve serler de var. Göktuğ Canbaba’nın“Ozan’ın Şarkısı”, “Tılsım-ı Kudret”i, Erbuğ Kaya’nın “Giddar” serisi, Gülşah Elikbank’ın“Günebakan Üçlemesi”, Uğur Kılınç’ın “Oegtar’ın Felaketi” gibi.
Arayış Ormanı
Göktuğ Canbaba’nın bu son eserini özellikle ayrı yazmak istedim. Yeni başladığı serinin ilk kitabı olan eser küçük büyük tüm yaşlara hitap eden, İstanbul üzerinden bir kent fantazyası üreten, kurgulayan özel bir eser. İstanbul’un ne kadar farklılaştığını, mekanlar ve insanların nasıl yer değiştirip süprizler hazırladığına şaşıracaksınız. Doğu Yücel’in “Varolmayanlar” kitabı da yine şehir fantazyası, özellikle İstanbul üzerinden bir kurgu geliştirmesi ile farklılık yaratıyor. İstanbul ile Londra’yı yer değiştirirsek, Kayahan Demir ve Emel Kosi’nin ortak çalışması “Aralık” da şehir fantazyasının önemli örneklerinden.
Bu Kitaptan Kimse Sağ Çıkamayacak
Üstad Altay Öktem korkudan tekinsize, psikolojik gerilimden şiire, yayıncılıktan dergiciliğe kadar pek çok dalda edebiyatımıza pozitif etki yapmış, idealistliğinden ödün vermeyen bir yazar. “Bu Kitaptan Kimse Sağ Çıkamayacak” yarattığı büyülü gerçeklik ile tekinsizliği çok güzel yoğuruyor. Fantastiğin korku, gerilim, tekinsizlik ile kesişiminde aklıma gelen diğer önemli isimler ise Onat Bahadır (Deliliği Beklerken) ve Hakan Bıçakcı (Karanlık Oda vb.)
DG
Son seçimim bir Murat Başekim eseri. Öykülerden oluşan bir “Deli Gücük” romanı. Bu eserinin yarattığı müthiş ilgiyi“Hayal Et Hikayeleri” ve “Demir Dövme Öyküleri” ile devam ettirdi. Onun için “Korkunun fantazyasını yapmak” cümlesini kurabilirim. Parlak ve sizi tam içine alan hayal gücü eşsiz bir evren oluşturuyor.
Seçkinin sonuna gelirken aktardığım kitaplara ek olarak yerli fantastik eserlerle ilgilenen, geçmişten günümüze yerli fantastik edebiyatı incelemek isteyen dostlara bir kaç kitap ve sosyal medya hesabı da önermek istiyorum. Pelin Ayar Aslan’dan “Fantastik Roman”, Seval Şahin’den “Edebiyatın İzinde Fantastik ve Bilimkurgu” ve Gönül Yonar’dan “Türk Edebiyatında Fantastiğin Kökenleri”ni okumanız aslında bu “kaçış edebiyatı” diye ötelenmeye çalışan türün bizler için ne kadar da gerilere gittiğini, bir parçamız olduğunu göstermek açısından önemli. İnternet üzerinden takip etmeniz için “FABİSAD”, “Fabilog”, “Kayıp Rıhtım”, “FRPNet”, “Kahramangiller” gibi adresleri ve fantastik, bilimkurgu, korku gibi türleri sinema, edebiyat, kültür tarihi açısından detaylıca inceleyen “Gerisi Hikaye Podcast”ini özellikle öneririm.
Son olarak, yazarken ya da okurken hayal kurmaktan, öyküler anlatmaktan, alışılmadık şeylerin bize anlatmaya çalıştığı şeylerden, mücadele ve yolculuklardan çekinmememiz gerektiğini vurgulamak istiyorum. Ve unutmayın ki, bizi hayal kurmaktan, iyi bir gelecek düşlemekten uzak tutmaya çalışan şeylere, kişilere rağmen; hayal gücü de bulaşıcıdır ve özgürleştirir.