Yitik Ülke Yayınlarından mart ayından 4 kitap
Butik yayıncılığın önde gelen yayınevlerinden Yitik Ülke Yayınları, mart ayında okuyucularını 4 kitapla sevindirdi. Buz Üzerinde Tango Lady Susan, Dönüşüm ve Şiiire Giriş Dersleri isimli kitapların ayrıntılarına aşağıda ulaşabilirsiniz.
Buz Üzerinde Tango
Önce İstanbul, Sonra Hep Cunda ve Kocam Yine Âşık Oldu adlı kitapların yazarı Deniz Çöğendezoğlu, yeni öyküleriyle okurlarının karşısına çıkıyor. Buz Üzerinde Tango’da, kadına, insana, doğaya, hayata dair kısa ve vurucu anları, zaman parçacıklarını yakalayan yazar, bazen kendisiyle ve gölgesiyle konuşuyor, bazen de içinden çıkamadığımız pek çok çemberi işaret ediyor bize. İlişkiler, karşılaşmalar, ayrılıklar ve düşler üzerine sıcak, tanıdık öyküler…
Şiire Giriş Dersleri
Her insan farklı bir dünya gezdiriyor içinde ve farklı bir dünyanın parçası bu içle beraber dolaşıp duruyor aramızda. Şiir gibi ‘açık metin’ler üzerinden kimse, herkes tarafından kabul görecek teşhis, tetkik, tedaviye dönük bir reçete yazamaz. Doğru da olmaz bu. Şiire dair yazılanlar da tıpkı şiiri yazdıran çağrışımlar, bir vaktin içerisine insanı çağıran ses ve kokular, dokunuşlarla ifade edilebilir. Şiir bilgisi diye bir şeyden bahsedilebilir, evet. Bu, aynı zamanda insanın kendine başlama bilgisini de içerir. Ama şiirin köklerini sulayan sezgide, yetenekte devrim yapılamaz. Bütün bunlara rağmen sanat bilgisi denen bir şey etrafında birleşebiliyoruz. Bilginin bugün hızla ve çok kolay erişilebilir olması şiir bahsinde ne ifade ediyor? Şiir, bilgiden ziyade görgüyü ve bilgeliği talep eden bir alan mı? Şiir üzerine konuşmayı denerken, pek çok şair gibi Turgut Uyar’ın söylediklerini de yabana atmamak lazım: “Şiir üzerine, gerçekten yeni olan şiirle, yeni bir şeyler öğrenebiliriz ancak; şiir üzerine yazılanlarla değil.” Biz burada şiiri tanımlamıyoruz, şiire giden yolları kendi efkârımızca araştırmayı, geliştirmeyi deniyoruz. Şiire Giriş Dersleri; sözcüklere muhatap olan samimi okurlarla şiirin içinde kalmaya karar verenler arasında bir muhasebenin, aklı duyguyla yürütme çabasının gayreti olarak okunabilir.
Leydi Susan
Pride and Prejudice (Aşk ve Gurur), Sense and Sensibility (Akıl ve Tutku) ve Emma adlı romanlarını kaleme alan, 19. yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan Jane Austen, 19 yaşında yazdığı tahmin edilen Leydi Susan ile mektup romanın iyi bir örneğini veriyor. 1794 yılında yazılmış olup yazarın ölümünden sonra, 1871’de yayımlanan Leydi Susan, Jane Austen’ın en kısa ve en az bilinen romanıdır.
Yakın zaman önce dul kalmış Leydi Susan Vernon, kendine varlıklı bir eş arayışındadır. Ayrıca kızı Frederica’yı da aptallığıyla ün salmış, zengin bir adamla zorla evlendirmeye çalışmaktadır. Zekâsını, çekiciliğini ve tatlı dilini kullanarak etrafındakileri parmağının ucunda oynatıp önüne çıkan engelleri aşabilmek adına insanlara zarar vermekten çekinmeyecektir.
Dönüşüm
Franz Kafka’nın bir asır önce, ilk olarak “Die Wiessen Blaetter” adlı aylık dergide yayımladığı Dönüşüm adlı uzun öyküsü, hâlâ yirminci yüzyıl edebiyatının modern başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. Kafka, Dönüşüm’de yüzyılın ilk çeyreğindeki küçük burjuva dünyasının yoz ahlakını, çekirdek aile yaşantısını sergilemekle kalmaz, yeni dünya düzeniyle kendine ve çevresine yabancılaşan bireyin izdüşümünü de okuyucuya usta işi bir monologla aktarır.
Gezgin, işkolik satıcı Gregor Samsa’nın bir sabah yatağında kendini böceğe dönüşmüş olarak bulmasıyla başlayan zamansız olay akışı giderek Samsa’nın kafasından aktarılan bir aile trajedisine dönüşür. Dönüşüm’de Gregor’un böcek olmasının kaçınılmaz ekonomik ve sosyolojik sonuçları karşısında asıl “dönüşen” Samsa ailesidir.
Kafka, dönüşüm metaforu üzerinden toplum tarafından bireye yöneltilen sistemli hoşgörüsüzlüğü, dışlamayı, ezme biçimlerini ele aldığı kadar dünyanın gürültülü kaosunda silikleşen insan ruhunun derinliklerine doğru karanlık bir yolculuğa da çıkartır bizleri.