Yeni yetmişlere hoş geldiniz

Nazlı Yılmaz

Yüksek bel, İspanyol paça kotunuzu kalın bir kemerle giydiniz. Üzerine de göbeği açık çiçek desenli bluzunuz, altına kalın kare topuklu ayakkabılarınız. Peki ya siz 1970’lerde bir müzik festivaline mi gidiyorsunuz yoksa 2010’larda bir yemeğe mi çıkıyorsunuz? 2010’ların nostalji akımını herkes biliyor ve takip ediyor. Eskiyi canlandırma eğilimi sadece bu döneme ait olmadığı gibi birçok akımı tekrar ve tekrar yaşıyoruz.

İlk olarak, çevre tehdit altında, denizlerdeki atıklar git gide artıyor, kimyasal gazlar soluduğumuz havayı her geçen gün daha çok kirletiyor, tekstil sektörü çevre kirliliğinin yüzde 10’unu etkiliyor. Maalesef bu ve benzeri sorunlar hiçbir zaman değişmese de günümüzde farkındalık yaratabilmek, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için insanlar bilinçlendirilmeye çalışılıyor. Pek çok moda markası ve tasarımcı çevreye zarar vermeyecek tasarımlar sunmaya çalışıyor. Patagonia’nın eskimiş giysilerinizi düzeltip tekrar kullanmanızı sağlaması, Levi’s’ın eski ve yıpranmış denimlerinizi özelleştirerek yenilemeleri, Zero Waste Daniel’in diğer markaların kullanamadığı küçük parçaları birleştirerek tasarımlar yapması; kıyafetlerin 70’lerdeki gibi onarılarak tekstil endüstrisinin çevreye verdiği zarar minimuma indirilmeye çalışılıyor.

1970’li yıllarda, durgun ekonomi nedeniyle ikinci el yardım mağazaları moda merkezleri haline gelmişti. İnsanlar herkeste olmayan ve düşük fiyatlı kıyafetlere akın ediyor; kotlarına, kazaklarına yamalar yapıyor, hem benzersiz yeni moda kıyafetlere sahip oluyor hem maliyetleri düşürüyorlardı. Günümüzde de bazı moda markalarının kampanya teşviklerinin yanı sıra insanlar aynı o dönemde olduğu gibi artık trend olmayan kıyafetlerine nakış, işlemeler ekliyor, şortlarını artık kullanmadıkları kotlarını keserek giymeye devam ediyorlar.

Ayrıca androjen yıllar olan 1970’lerde, kadınlar ekonomik ve sosyal özgürlüklerini ellerine almış, homoseksüel hakları için yapılan hareketler kadın ve erkek arasındaki kalın çizgiyi hafifletmişti. İnsanlar artık elit moda evlerinin etkisinde kalmadan, kendi belirledikleri stilleri ortaya koymaya başlamıştı.  Sosyoekonomik bu gelişmeler, her türlü değişim gibi modayı farklılaştırmış, kadınlar pantolon ve gömlek giymeye başlamıştı. O dönemde de günümüzde olduğu gibi feminen görünümün popülerliğini maskülen tarz sarsmıştı. Önceleri önemli davetlerde abiye elbise dışında tercih yapmayan kesim artık aynı etkinliklere rahatlıkla smokinlerle, takım elbiselerini papyonlarla, kravatlarla süsleyerek katılıyor ve beğeni topluyorlar. Natural görünüm, kadın ve erkekleri belirli kalıplara sokmayan 70li yıllarda da olduğu gibi önem kazanıyor, makyajın önemi azalıyor. Son dönemde uygulanan en yaygın teknik; nude(ten rengi) makyaj vazgeçilmez oluyor. Yine 70li yıllarda etkili olan altlı üstlü takımlar 2016 yılından itibaren tekrar tahta geçiyor. İş kadınları döpiyeslerin yanı sıra ceket ve pantolon takımları da tercih ediyor, sokak stilini yansıtanlar takım eşofmanları kullanıyor. Buna ek olarak, 70’lerin favorilerinden önden çıtçıtlı eşofmanlar günümüzde ince topuklu ayakkabılarla tamamlanarak kullanılıyor

Bir diğer benzerlik ise teknoloji! 70’lerdeki aya ayak basma heycanının yerini 2010’lu yıllarda Mars’a yerleşme programları alıyor. Akıl almaz uzay çağı gelişmeleri ve teknoloji hayatımızı kolaylaştırmaya devam ediyor. Moda sektöründe de boy gösteren teknoloji herkesin ilgisini çekiyor. 1977 yılında Pulsar ile bilgisayar, hesap makinesi ve saat bileklerde yerini alırken ve şimdilerde onun yerinde Apple saatler duruyor. Hatta son dönemde talebin artışı ile akıllı saatlerin çeşitliliği artıyor, büyük moda markaları teknolojiyle iş birliği yapıyor. Son dönemin favorileri Michael Kors akıllı saatleri ve Hermes’in Apple ile işbirliği sonuçları giyilebilir modanın giderek artacağının habercisi oluyor.

2010’lu yıllar 70’lere olduğu gibi, öteki dönemlere de benzerlik gösteriyor. Her bir dönemin mondernize halini kendimize uyarlıyor; hem geçmişe özlemimizi gideriyor hem yeni trendlere uyum sağlıyoruz. 1973 yılında Fransız Elle’in dönem için yaptığı tanımlama ise aynı zamanda günümüzü de anlatır nitelikte “Önceden komik ve çirkin bulduğumuz her şey…zevkli ve çekici şeylere dönüştü.”

Fotoğraf: Bülent Babaoğlu

What's your reaction?