Yeni bir araştırma aşırı iyimserliğin dezavantajlarını ortaya koyuyor
İyimser olmak, sağlığınıza iyi gelebilir ve hedeflerinize ulaşmak konusunda size yardım edebilir. Ama, gerçekçi olmayan beklentiler konusunda yapılan yeni bir araştırmaya göre, iyimser olmanın gerçek dezavantajları da var.
Gerçekçi olmayan iyimserlik (iyimser önyargı) nedir?
Birmingham Üniversitesi (İngiltere) ve Max Planck Metabolizma Araştırma Merkezi’nden (Almanya) araştırmacılar bu durumu “insanların kendilerinin olumsuz olaylarla karşılaşma ihtimalinin düşük olduğuna ve diğer insanlara oranla olumlu olaylar yaşama ihtimallerinin daha yüksek olduğuna inanma eğilimi” olarak tanımlıyor.
Diğer bir deyişle, hepimiz kendimize bilinçli olarak ya da olmayarak, gerçekte olduğumuz yerden daha iyi hissettiren, hikâyeler anlatıyoruz. Araştırmacılar buna, bir kumarhanede zarların sunduğundan daha iyi ihtimalin olması inancına sahip olma örneğini veriyor. Bir diğeri ise, üniversite profesörlerinin %94’ünün çalışmalarını ortalamanın üstünde değerlendirdiğini gösteren istatistiktir. Yine bir başka açıdan, ciddi sağlık sorunlarının yalnızca diğer insanların başına geldiği inancı ile doktora gitmeyi göz ardı eden insanların varlığı da bunu gösterir.
Araştırmacılar, gerçekçi olmayan iyimserliğin belli bir noktadan sonra, bir arzu ya da umut olmaktan ziyade mantıksız bir inanç haline gelebileceğini iddia ediyor. Makalenin yazarlarından Anneli Jefferson, bir blog yazısında, iyimser tutumların yeterli kanıta dayalı olmadıkça, genellikle geleceğin iyi olacağına dair genel bir tutum temelinde inanca dönüştüğünü açıklıyor ve şunları söylüyor:
“Gerçekçi olmayan iyimserlik ifadeleri, gerçekten de yüzeyde gibi görünen, neyin olabileceğine dair inançlardır. İyimser beklentilerin sıklıkla kanıtlarla desteklemediği gerçeği, birçok inançla birlikte paylaştıkları bir özelliktir; çünkü biz insanlar, inanç oluşumumuzda ideal olarak akılcı değilizdir.”
Gerçekçi olmayan beklentilerle ilgili önemli bir konu, geleceğin neye benzeyeceği konusundaki vizyonumuzun bulanıklaşması ve büyük olasılıkla gerçekliğe dayalı olmayan kararlar almamıza yol açabilmesidir. Jefferson, hata yaptığımızı görebilme ihtimalimizin çok az olduğunu söylüyor. Bu ihtimal genellikle kör noktamızda kalıyor.
Kanıt istemek, Jefferson’un gerçekçi olmayan iyimserlik üzerinde çalışırken tartıştığı stratejilerden biri. İnsanlar mantık dışı beklentilerini haklı çıkarmaya çalışırken daha az iyimser olma eğilimi gösteriyor. İyimser önyargıya etki eden diğer faktörler ise olumsuzluk ve depresyonlar. Hayat, çoğu zaman aşırı pozitif bakış açımızı düzeltmenin bir yolunu buluyor ve daha gerçekçi görüşler benimsememize neden oluyor.
Anneli Jefferson’ın blogdaki yazısına buradan ulaşbilirsiniz: http://imperfectcognitions.blogspot.com.tr/2017/04/what-is-unrealistic-optimism.html
bigthink.com