Vizyonda Bu Hafta: 2’si Yerli 5 Film

Vizyonda bu hafta 2’si yerli 5 yeni film var. Haftanın dikkat çeken filmleri Yüksel Aksu’nun yazıp yönettiği “İftarlık Gazoz” ve Boston Globe’un Pulitzer ödülü kazanan araştırmacı gazeteci ekibinin gerçek hikayesini anlatan “Spotlight”.

İftarlık Gazoz

Yönetmeliğini ve senaristliğini Yüksel Aksu’nun yaptığı filmin başrollerinde Cem Yılmaz, Berat Efe Parlar, Ümmü Putgül, Okan Avcı ve Yılmaz Bayraktar’ın yer alıyor.

Filmde 1970’ler Türkiye’sinin barış ve huzur dolu Ege kasabalarından birinde ailesi ile beraber yaşayan Adem, zeki ve çalışkan bir öğrencidir. 5.sınıfı yeni bitiren Adem, yaz tatilini boş geçirmek istemez ve ailesine Gazozcu Cibar Kemal Usta ile çalışmak istediğini söyler. Zor da olsa ailesinden izni koparan Adem gazozcu çırağı olarak çalışmaya başlar. Ramazan ayının başıdır ve Adem camide imamın oruç ile anlattıklarını üzerine alınır, üstelik Berna da oruç tutacaktır. Küçük olduğu için oruç tutmasına izin vermeyen ailesinden gizli oruç tutmaya başlar fakat Ege’nin yaz sıcağında, bir yandan da gazoz satarken oruç tutmak hiç de kolay değildir. Hele de bozmanın kefareti 61 gün iken ve Berna’nın aslında direk orucu tuttuğunu öğrenmişken! Susuzluk ve açlık onu çok yormuştur, seraplar görmeye başlar. Adem’in yaşadığı bu zorluklar, onu bir maceranın içine sürükler. Bitmek bilmeyen bu uzun gün, Gazozcu Ustası Cibar Kemal ve Adem için nasıl tamamlanacaktır?

Her Şey Aşktan

Hande Doğandemir, Şükrü Özyıldız, Mithat Can Özer, Hakan Meriçliler ve Öznur Serçeler’in rol aldığı filmin yönetmenliğini Andaç Haznedaroğlu yaptı.

Filmde Pelin, bir mağazada kasiyer ve reyon görevlisi olarak çalışan ve evlilik arifesindeki genç bir kadındır. 3 yıldır beraber olduğu sevgilisi İlker’i hayatının aşkı olarak görmektedir ve çok masrafa girmesne rağmen yoğun bir evlilik hazırlığının ortasındadır. Tüm bu koşturmaca içerisinde nikaha sadece 10 gün kala İlker’i beraber yaşayacakları evde bir kadınla basar. Aldatılmış olmayı hiçbir şekilde gururuna yediremeyen genç kadın, İlker’in özürlerini kabul etmez; ayrılık acısını atlamak için en yakın dostlarıyla onlarca şey dener. Tam da aynı günlerde baterist Burak karşısına çıkacaktır…

Spotlight

Başrollerinde Mark Ruffalo, Michael Keaton, Rachel McAdams gibi oyuncuların yer aldığı film, Boston Globe’un Pulitzer ödülü kazanan araştırmacı gazeteci ekibi “Spotlight”ın gerçek hikayesini konu alıyor.

Gerçek bir hikayeden uyarlanan Spotlight, taciz olayıyla gündeme gelen bir kilisenin kendini aklamaya çalışmasını ve bu tacizi aydınlatmaya çalışan Boston Globe gazetesi yazarlarını konu alıyor. Gazetenin yazarlarından oluşan “Spotlight” takımı, Katolik Kilisesi’ndeki taciz iddilarıyla ilgili eski defterleri deşer. Bir senelik araştırmaları sonucunda, Boston’ın üst düzey dini, yasal ve idari birliğine ait on yıllarca gizlenen gerçeklere parmak basılır. Yeni atanan genel yayın yönetmeni Marty Baron 2001 yazında Globe’un başına geçmek üzere Miami’den geldiğinde, ayağının tozuyla Spotlight ekibini, 30 yıl boyunca düzinelerce çocuğa cinsel istismarda bulunmakla suçlanan yerel bir rahip hakkındaki bir makaleyi takip etmekle görevlendirir. Boston’da Katolik Kilisesi’ni hedef almanın çok büyük yankı uyandıracağını bilen Spotlight editörü Walter “Robby” Robinson, muhabirler Sacha Pfeiffer (Rachel McAdams) ve Michael Rezendes ve araştırmacı Matt Carroll davaya daha derinlemesine dalmaya karar verirler.

Zor Saatler

Craig Gillespie’nin yönettiği filmde, Chris Pine, Akademi Ödüllü ve Altın Küre adayı Casey Affleck, Ben Foster, Holliday Grainger, John Ortiz ve Eric Bana rol alıyor.

Zor Saatler, sahil güvenlik tarihinde en büyük gemi kurtarma operasyonunu konu alan heyecan ve macera dolu gerçek bir hikâyeden uyarlama. 18 Şubat 1952’de İngiltere’nin doğu kıyılarını yerle bir eden, yoluna çıkan bütün gemileri parçalayan fırtına, Boston’a bağlı SS Pendleton T-2 petrol tankerini ikiye ayırır. 30 kişilik mürettebatı bulunan gemi hızla sulara gömülmeye başlar. Korku ve panik halindeki ekibi geminin mürettebat yetkisi olan mühendis Ray Sybert kontrol altına almaya karar verir. Ülkenin Doğu kıyısına vuran şiddetli fırtınaya mürettebatı ile karşı durur. Bu sırada bu büyük yıkımın haberi Chatham, Massachusetts’ta bulunan Amerikan Sahil Güvenlik ofisine ulaşır. Sahil Güvenlik yetkilisi Daniel Cluff, batmakta olan gemiyi kurtarmaları için bir ekibi görevlendirir. Zorlu koşullara rağmen kaptan Bernie Webber ve komutasındaki 4 sahil yetkilisi yetersiz donanımı olan tahtadan yapılmış bir cankurtaran botuyla fırtınanın etkisiyle oluşan dev dalgalar rağmen yola çıkarlar. Bu sıradan bir hayat kurtarma operasyonu değildir, onları hayatlarının en büyük sınavı beklemektedir.

Yalan Labirenti

Alexander Fehling, Andre Szymanski, Friederike Becht ile Johannes Krisch’in oynadığı ve “Yabancı Dilde En İyi Film” dalında Almanya’nın Oscar adayı seçilen  filmin yönetmenliğini Giulio Ricciarelli üstlendi.

Filmde 1958 yılında, savaştan 13 yıl sonrasında Federal Almanya Cumhuriyeti sadece kurtarılmamış hatta ilerlemektedir. Fakat Naziler nerededirler? Kamplarda kimler ölmüştür? Her şey süt ve baldan olan bir diyarda olabilecek en iyisi gibi görünür. Almanya’daki insanları unutkanlık havası sarar… İdealist genç bir savcı olan Joham Radmann davayı araştırmaya karar verene kadar. Radmann, şimdilerde Berlin’de öğretmenlik yapmakta olan fakat geçmişte ölüm kampı komutanı Charles Schulz’in yargılanması için çabalar. Yeni bir dönemin doğuşudur, hiç kimse bunun farkında değildir. Fakat farkındalığa giden yol uzun ve zorlu olacaktır.

What's your reaction?