5R – Varşova’nın Getto Sanatçıları

Savaştan önce ünlüydüler ve çok seviliyorlardı; şarkı söylüyor,  beste yapıyorlardı. Yidiş dili ve Lehçe konuşuyorlardı. Kendilerini Varşova gettosunda hapsolmuş halde bulduklarında sanatçı olmaya devam etmekten asla vazgeçmediler. Çoğu geri dönüşü olmayan bir yolculuk için gettoyu terk etti.

Wiera Gran

Savaş patlak verdiği zaman, o 28 albümde 60 şarkı kaydetmişti. İşgal altındaki Varşova’da, Getto kafe ve kabarelerinde şarkı söylemeye devam etti. Ailesinde savaştan sağ kurtulan bir tek o oldu ve hayatının geri kalanında ise, getto dışına çıkmasının sağlanması karşılığında Gestapo ile işbirliği yaptığı suçlamalarıyla mücadele etti. Defalarca masumiyetini ispat etti, fakat birçok kişi onun suçlu olduğuna inanmaya devam etti ve onu dışladı. 1980 yılında suçlamaları ele almak maksadıyla bir otobiyografi yayınladı ve ateşli inkârları zaman içerisinde bir saplantı halini aldı.

Artur Gold

Artur Gold (soldan ikinci) ve Jerzy Petersburski (soldan üçüncü), kaynak: NAC

Artur Gold (soldan ikinci) ve Jerzy Petersburski (soldan üçüncü), kaynak: NAC

Kemancı ve besteci Gold, daha çok dans parçaları yazmıştır. Tango Milonga ve Jesienne róże (Autumn Gold) gibi fokstrot ve tango şarkıları yazıyordu. 1942 yılında, Treblinka soykırım kampına götürüldü ve burada bir kamp orkestrası kurdu. Bu, zamanla dansçı ve şarkıcıların ve hatta Varşova’dan gelen birkaç oyuncunun da dahil olduğu bir topluluk haline geldi. 1943 yılında, kampın son haftalarında orkestradan arkadaşı olan müzisyenlerle birlikte vuruldu.

Władysław Szpilman

Savaştan önce Szpilman, piyanist ve besteci olarak Polonya Radyosu ile birlikte çalışıyordu. 1944 Temmuz ayına kadar gizlendiği Aryan bölgesine kaçmadan önce Varşova Gettosunda bulunan Café Sztuka’da çalıyordu.

Varşova Ayaklanmasının bastırılmasından sonra, Polonyalı arkadaşlarından ve herhangi muhtemel yardımdan uzak bir şekilde saklanmaya devam etti. Niepodległość caddesinde yanmış bir villaya sığındı. Burada Wehrmacht Yüzbaşı Wilm Hosenfeld tarafından bulunarak yardım edildi. Szpilman’ın kaderi Roman Polanski’nin ünlü filmi The Pianist / Piyanist filminin temelini oluşturdu.

Diana Blumenfeld

Diana Blumenfeld (sağdan ikinci, oturan) ve Jonas Turkow (soldan ikinci, oturan), Munich, Almanya dipis kamplarında sanatsal performanslar sırasında, II. D. S. sonrası. Fotoğraf, Jonas Turkow koleksiyonundan, şu anda Ghetto Fighters' House Museum w Izraelu bir bölümü.

Diana Blumenfeld (sağdan ikinci, oturan) ve Jonas Turkow (soldan ikinci, oturan), Munich, Almanya dipis kamplarında sanatsal performanslar sırasında, II. D. S. sonrası. Fotoğraf, Jonas Turkow koleksiyonundan, şu anda Ghetto Fighters’ House Museum w Izraelu bir bölümü.

Çoğunlukla Yidiş dilinde söyleyen şarkıcı, piyanist ve oyuncu. Diana Blumenfeld Varşova Gettosu tiyatrolarındaki performanslarının yanı sıra, küçük kafe kulüplerde şarkı söylüyor ve özel konserler veriyordu. Derin ve özgün altosu bestecilere ilham veriyordu; özellikle de Pola Braun’a… Braun, tanınmış bir besteci ve şairdi. Aynı zamanda, Władysław Szlengel ile birlikte ünlü Getto gazetesi Living Journal’ın yaratıcı ortağıydı.

Miriam (Marysia) Eisenstadt

İkinci Dünya Savaşı çıktığında Miriam Eisenstadt okuldan daha henüz mezun olmuştu. 1940 yılında ailesi yurt dışına çıkma düşünceleri içerisindeyken, sonunda Polonya’da kalmaya karar verdiler ve çoğu Yahudi aile gibi onlar da gettoya hapsoldu.

En zorlu pasaj ve kadansları okuyabilen bir lirik sopranoydu. Bu yüzden ona “Gettonun bülbülü” ismini takmışlardı. Sıradışı bir ses rengi vardı. Tekniğinin yanı sıra duyarlılığı ve ustalığıyla da takdir topluyordu. Getto trajedinizini doğru bir şekilde ifade ediyor ve şarkıları, acı içindeki Musevilerin üzüntüleri ve umutlarını yansıtıyordu. Dinleyicileri onun, gettoda yaşayanların son zamanlarını daha çekilebilir hale getirmek gibi bir görevi olduğunu düşünürdü.

culture.pl’den derlenmiştir.

What's your reaction?

tr_TRTurkish