Varlam Şalamov’dan Karaçamın Dirilişi, Jaguar Kitap etiketiyle yayımlandı
Diriliş için güç ve inanç gerekir. Bir dalı suya koymak tek başına yeterli değildir. Ben de bir karaçam ağacının dalını su dolu bir kavanoza koymuştum; dal kurudu, cansızlaştı, kırılganlaştı ve gevredi, hayat onu terk etti. Dal unutulup gitti, kayboldu, dirilmedi. Ama şairin evindeki karaçam, bir kavanoz suyun içinde canlandı.
Karaçam çok ciddi bir ağaçtır. Bu, iyiyi ve kötüyü bilmenin ağacıdır; bir elma ağacı, bir huş ağacı değildir! Âdem ile Havva’nın cennetten kovulmasından önce Cennet Bahçesi’nde duran ağaçtır.
Kolıma öyküleri Karaçamın Dirilişi ile devam ediyor. Varlam Şalamov yine en iyi bildiği dünyayı, mahkûmların soğuk ve uzun kamp günlerinin, açlığın, hastalıkların, ölümlerin dünyasını, insanın tüm bu zorluklar karşısında büründüğü çeşitli ruh halleriyle birlikte ustalıkla resmediyor. Üstelik bu kez Kuzey’in vahşi doğası da olanca muhteşemliği ve canlılığıyla karşımızda. Yeri geliyor ölmek, yok olmak, vazgeçmek üzere olan birisini küçük bir karaçam dalı tekrar yaşama bağlıyor. Ama bu kez sadece Kolıma’ya dair değil, mahkûmiyet sonrası yaşama dair şeyler de var öykülerde.
Şalamov sadece anlattıklarıyla değil, mesafeli ve serinkanlı üslubuyla da okurlarını yine büyülüyor. Karaçamın Dirilişi, Gamze Öksüz’ün Rusça aslından çevirisiyle…