Val Kilmer kariyerindeki en sevdiği filmleri “Birçoğu eski dostlar gibi” diyerek anlatıyor

2021 yılında Val Kilmer hakkındaki Val belgeseli yayınlandığında oyuncunun hayranları ünlü yıldızın en dokunaklı ve samimi portrelerinden biriyle tanıştı. Kilmer’ın neredeyse hayatı boyunca yaşadıklarını filme alması sayesinde belgesel normalde asla gün yüzüne çıkmayacak özel görüntülerle doluydu. Kilmer’ın çocukluğunu, 90’larda başrol oyuncusu olarak geçirdiği parlak dönemi ve ardından kemoterapiye ve iki acı verici trakeotomiye yol açan gırtlak kanseriyle mücadelesini ele aldı. Kilmer hayranları belgsesel boyunca oyuncunun birçok filminin setlerinden kamera arkası görüntüler izleyebildi. Kilmer çok fazla film çekti. Peki kendisi en çok hangi filmlere değer veriyor?

Kilmer, The Super adlı video çalışmasının tanıtımı için 2018’de Variety’yle bir röportaj yaptı. Ama insanlar daha çok 2016’da nihayet onay alan ve uzun süredir yapım aşamasında olan Top Gun devam filmi hakkında bir şeyler bilmek istiyordu. Kilmer ikonik hale gelen “Iceman” rolünü yeniden hayata geçirmek için resmi anlaşmayı yapmıştı. Karakterin mirasının nasıl yaşaması gerektiği sorulduğunda duygusal bir cevap verdi. Düşünceliydi ve ardından şunları söyledi: “Fİlm ilkiyle aynı yöntem ve aynı neşeyle yapıldı. Bunca yılın ardından tekrar birlikte rol yapmaktan çok zevk aldık. Aman Tanrım, ne heyecan.”

Top Gun: Maverick 2022’de vizyona girdi ve başarıya ulaştı. Film kültürel bir fenomendi ve Kilmer’ın Iceman olarak küçük ama önemli rolüne gerçek hayatın hislerini kattı. Artık konuşamadığı için düşüncelerini bir bilgisayara yazdığı sahne izleyenlerin gözlerini yaşarttı.

Kilmer, Top Gun filmini ve film sayesinde edindiği her şeyi seviyor ama kendi filmlerinden en çok hangisini izlemeyi sevdiği sorulduğunda buna net bir cevabı yok. Filmler için “Birçoğu eski dostlar gibi” diyor.

1993’te Kilmer, George P Cosmatos’un Tombstone filminde efsanevi silahşör Doc Holliday’i canlandırdı. Tüberkülozdan ölen kanun kaçağı diş hekimi rolündeki performansı karizmanın saf haliydi ve imza rollerinden biri oldu. Ama yönetmen değişiklikleri yüzünden filmin prodüksiyonu hiç de kolay değildi.

Yazar Kevin Jarre bu filmle yönetmenlik konusunda çıkışını yapmak istiyordu, anlaşmasını böyle yaptı ama çekimler başladıktan bir süre sonra yeterli derinliğe sahip olmadığı gerekçesiyle kovuldu. Ardından filmi Cosmatos devraldı, bu defa da başrol oyuncusu Kurt Russell filmin çoğunu kendi yönettiğini iddia edince filmdeki rolü bile sorgulandı. Kilmer “Tombstone tüm dış etkenler yüzünden çok zorlayıcıydı ve nadir görülen bir sıcak hava dalgası vardı. Ayrıca yönetmenimizi de üç hafta içinde kaybettik. Bu yüzden kısıtlı bir bütçeyle çok zaman kaybettik. Oyuncu kadrosu ve ekip harikaydı” dedi.

Kilmer Tombstone hakkında şiirsel bir dille konuştuktan sonra bazı sevdiği klasikleri sıralardı ve buna birkaç beklenmedik film daha ekledi. “Heat and The Doors, Thunderheart ve Kiss Kiss Bang Bang”i düşünmeden sıraladı. Çoğu oyuncu gibi o da Michael Mann, Oliver Stone, Michael Apted ve Shane Black tarafından yönetilen filmleri üst sıralara koyuyordu.

Ama Kilmer’ın birkaç ters köşesi de oldu. True Romance ve Willow gibi klasikler yerine, kötü eleştiriler almış bir Oliver Stone filmi olan Alexander‘ı ve bugün pek hatırlanmayan 1989 yapımı bir TV filmi olan Billy the Kid’i seçti.

What's your reaction?