Tolga Özbey Yazdı: Dean Reed: Yoldaş Rock Yıldızı

Tolga Özbey

Dean Reed, popüler kültür tarihindeki en tuhaf kariyerlerden birine sahiptir. Müziğiyle anavatanı Amerika Birleşik Devletleri’nde tanınmayı tam anlamıyla başaramayınca, 1960’ların başında önce Güney Amerika’da ün kazanmış ve ardından da inanılmaz bir şekilde Doğu Almanya’da bir kariyer yaparak bu sayede Sovyetler Birliği’nin en büyük rock yıldızı olmuştur. Lenin Ödülü’ne layık görülmüş ve Josef Stalin’inkilerle birlikte büstleri satışa sunulmuştur. Albümleri Bulgaristan’da ve Doğu Berlin’de listelerde hep üstlerde yer almış olan Yoldaş Rock Yıldızı son derece başarılı filmlerde oynamış ve saf bir ciddiyetle belki de tarihte yer alan sosyalizmin popüler kültürdeki en büyük savunucusu olmuştur.

Red Elvis “Kızıl Elvis” lakaplı Reed’in şarkıları genellikle yerel listelerde üst sıralarda yer almasıyla Komünist ülkelerde en çok satan Batılı sanatçı olarak da tarihe geçmiştir. Milyonlarca plağı Doğu blokunda ve çoğunlukla Melodiya etiketi altında batı ülkelerinde de satılmıştır.

Reed tamamen Amerikan çocuğunun özüydü; Denver’da 1938’de doğdu, çocukken izci, gençken atletik, yakışıklı ve gitar çalan bir kovboy.  Jimmy Stewart, Van Heflin veya John Wayne’in takipçisi sayılırdı. Elbette bu şartlarda ondan ideal Amerikan rüyasının peşinden gitmesi beklenirdi. Reed’in babası Cyril ordu yanlısı antikomünist bir Amerikalıydı ve oğlunun gençlik yıllarında askeri bir akademide eğitim görmesini istemişti. Reed babasının tüm baskılarına rağmen Colorado Üniversitesi’nde birkaç yıl meteoroloji okuduktan sonra eğitimini yarım bırakacak ve barlarda rock’nroll ve country müzik söyleyerek para kazanmaya başlayacaktı.

Reed, 19 yaşında Hollywood, Los Angeles, California’ya taşındı ve jön oyuncu olarak televizyonda birçok film ve reklamda rol aldı. Bir süre oyunculuk dersleri alan Reed, müzisyen olarak yeteneği olduğunu fark edince de kendi deyimiyle “dinleyicinin reaksiyonunu ölçmek için” Imperial Records için “Once Again” adında tek seferlik bir single kaydetti. Imperial records bir sözleşme teklif etmese de Reed’i televizyonda bilinen yakışıklı yüzü ona ona 1958 yılında Capitol Records’dan uzun dönemli bir kayıt sözleşmesi imkanı sağladı. Capitol onu bir gençlik idolü olarak pazarlamayı denemiş; “Annabelle”, “The Search”, “No Wonder”, “A Pair of Scissors”, “I Kissed a Queen” ve “Our Summer Romance” gibi bazı az çok satan fakat Reed’in popülerleşmesini sağlayan single’lar yayınlamıştır. Ayrıca Reed bu dönemde “Bachelor Father” gibi televizyonda yayınlanan dizilerde konuk oyuncu olarak yer aldı.

Reed, ABD’de müzik sektöründe hiçbir zaman ciddi bir başarı elde edemedi, yalnızca “The Search” single’ı Billboard’da 1 numarada bir süre kalabilmiştir.  Ancak, “Our Summer Romance” şarkısı Güney Amerika’da oldukça büyük popülerite elde etti.

– Reed’in Latin Amerika’da popülerleşmesini sağlayan “Our Summer Romance” şarkısı

1961 Latino gençlik dergisi anketinde, Dean Reed’in adı, Elvis Presley ve Paul Anka’yı içeren bir listenin en başındaydı. ABD’de neredeyse hiç kimse ona bir önem vermezken Reed Şili’de çığlık atan genç kızlar tarafından bir pop ikonu olarak karşılandı. Reed, Mart 1962’de Capitol Records tarafınan Brezilya, Şili ve Peru’da kırk günlük bir tura gönderildi. Şili’de kaldığı süre boyunca Reed, komünist şarkıcı-söz yazarı Victor Jara ile arkadaş oldu ve böylece Arjantin’in devrimci hareketine dahil oldu. Reed’in politik değişimi müziğinde hissedilmesiyle: Arjantin’de şarkıları Tutti Frutti gibi başlıklardan Las Cosas Que Yo He Visto’ya (Gördüğüm Şeyler) dönüştü. Şili’deyken solcu bir siyaset felsefesi geliştirdi ve baskı ve yoksulluğa karşı sesini yükseltmeye başladı. Nükleer silahları ve ABD dış politikasını protesto etti ve yoksul mahallelerde ve hapishanelerde ücretsiz konserler düzenlemeye başladı. “Mr. Simpático” lakabıyla halk arasında popüleritesi artmıştı. İspanyolca öğrendikten sonra Arjantin’de yaklaşık dört yıl kaldı.

Reed, Güney Amerika’da uzun süre gençlik dergilerinin kapaklarında yer alacaktı.

Reed 1985’te verdiği bir röportajında ABD’deki kariyeri hakkında: “Hollywood bir korku ve sömürü yeriydi, çok az insanın bütünlüğünü koruyabildiği bir fuhuş kampıydı. ABD’ye tekrar geri dönüp hayatta kalmak için Coca Cola reklamlarında rol almak istemezdim” diyecektir. Oysa ABD’den de asla vazgeçmeyecek ve sürekli batılı medyada röportajlar vererek ABD politikalarını sık sık eleştirmeye devam edecek ve Batı medyası tarafından bir komünist propaganda unsuru olarak görülecekti.

Latin Amerika’daki canlı konser performansları sırasında kendisine, Juan Luis Bhe ‘Ricky’ (klavye), Carlos Reale ‘Charly’ (bas gitar), Dardo Rivero (lead gitar) tarafından kurulan rock grubu Los Dominantes eşlik etti. Juan Chiarello (ritim gitar) ve Jacinto Atencio ise davuldaydı. Reed, Güney Amerika’da çok sayıda albüm yayınladı ve çok sayıda filmde başrol oldu. Yoğun bir şekilde turneye çıktı ve hatta Buenos Aires’te kendi televizyon programı oldu.

1964’te, o zamanlar en önde gelen Perulu maden baronlarının tek torununun 16. doğum gününün şerefine yüklü bir meblağ karşılığında konser verdi. Bir yıl sonra, Temmuz 1965’te, Dünya Barış Kongresi’nden önce ilk kez Avrupa’ya gitti. Sık sık İspanya ve İtalya’ya seyahat etti ve 1966’da Sovyetler Birliği’nde bir konser turuna başladı. Reed, Sovyet konser ajansı Goskonzert ile sözleşmeli olarak Sovyetler Birliği’nde İki ay boyunca 39 konserlik bir turneye çıktı ve kısa sürede “Sovyetler Birliği’ne rock ‘n’ roll getiren Amerikalı çocuk” olarak bir sansasyon haline geldi. 1970’lerde SSCB’de birçok konser turnesi daha yaptı. Sovyetler, Marksist olduğunu iddia eden kırmızı kanlı bir Amerikalı destekçiye sahip olmayı seviyordu. Reed’in devam eden barışçıl protestoları, Şili’de Salvador Allende’ye verdiği destek (1970-1973) ve Fidel Castro ile görüşmesi onu ABD Dışişleri Bakanlığı nezdinde elbette bir haine dönüşmesine neden olmuştur.

– Reed 1965 tarihli bir Sovyet televizyon programının konuğu olarak “Wandering Girl” şarkısını seslendiriyor

Reed artık tamamen Demir Perde’nin ardında geçecek bir yolculuğa çıkmıştı. Bir batılı için o dönemde azımsanmayacak ayrıcalıklı bir serüvendi onunkisi. Dean gezisinden şöyle bahsediyordu: “Sovyetler Birliği içindeki seyahatim sırasında muhtemelen yaşadığım en büyük sürpriz, şüphesiz ki Rusya ve Çekoslovakya’nın Komünist ülkelerinde insanların gelecek korkusundan özgür olduğunu keşfetmemdi.”

1964 – 1982 arasındaki 18 yıl genellikle “Gody zastoya” (durgunluk yılları) olarak adlandırılsa da, aslında Kruşçev’in “çözülmesinden” sonra kişi başına düşen gelirin artmasıyla Sovyetlerde kayda değer bir ekonomik büyüme yaşanmıştır. İşte bu, Dean Reed’in tanıştığı ve hayran kaldığı görkemli SSCB’ydi.

Sovyetlerden Buenos Aires’e döndüğünde, 1966 askeri darbesinden sonra siyasi görüşleri Arjantin hükümet politikalarına ters düştüğü için sınır dışı edildi.

1967’den 1970’e kadar Reed, televizyon reklamlarında ve Yul Bryner ile “Adiós, Sabata” (1970) başta olmak üzere Spagetti Western filmlerinde rol alarak Roma’da yaşadı. Cinecittà Studios adına 12 filmde başrol oynadı. Son derece popüler olduğu Sovyetler Birliği de dahil olmak üzere Orta ve Doğu Avrupa’da turneler yaptı.

 – Şair Yevgeny Dolmatovsky, barış aktivisti, şarkıcı, besteci ve söz yazarı Dean Reed’i takdim ediyor ve Dean Reed 1967 yılında Sovyet televizyonunda “Elizabeth” şarkısını söylüyor.

1970 yılında, Şili Cumhurbaşkanı Salvador Allende’nin seçilmesinden bir hafta önce, Santiago’daki ABD konsolosluğu önünde ABD’nin dış politikasını protesto etmek amacıyla kan rengine boyadığı bir ABD bayrağını yıkadığı için tutuklandı. Ünlü şair Pablo Neruda onun hapisten çıkmasına yardım etti. 1971’de Şili’ye tekrar girdi ve 21 gün boyunca tekrar tutuklandı.  Karısı bu noktada boşanma davası açtı.

Yine 1971’de Reed, Nobel ödüllü Rus asıllı yazar Alexander Solzhenitsyn’e SSCB’ye iftira attığını söyleyerek onu eleştiren bir “açık mektup” yazdı. Reed mektubunda SSCB’nin değil asıl ABD ve ABD silah sanayinin daha fazla servet elde etmek adına savaşlar yarattığını ve olası bir savaşın stresli durumundan nasıl faydalandığını yazmıştır. Reed mektubunda, Amerikan vatandaşlarının kendi sokaklarında geceleri huzurlu yürüyemediklerinden, suçun tüm ülkeye yayıldığından, ABD ordusunun Kore ve Vietnam’da öldürdüğü masum insanlardan bahseder. Mektubunda ABD toplumunu hasta bir toplum olarak nitelendiren Reed, ABD’de yaşayan ve kendi toplumunun kötü yanlarını eleştiren her liderin nasıl ortadan kaldırıldığını anlatır. Mektubunda şu satırlarla devam etmektedir Reed;  “…Dahası, ırksal nefretten bahsediyorsunuz. Yalnız ABD’de, ancak SSCB’de değil iki yüzyıl boyunca, yarı köle olarak tuttukları siyahların uğradıkları şiddet ve tüm cinayetler cezasız kaldı. ABD’de, ancak SSCB’de değil, polis tarafından, haklarını savunmak için protesto yapan her siyah dövülüyor ve tutuklanıyor.”

Dean mektubuna şu sözleri ile devam eder: “…ifade özgürlüğünün, dürüst ve eksiksiz ifade özgürlüğünün – işte herhangi bir toplumun ve bizimkinin de sağlığının ilk koşulu olduğunu söylüyorsunuz. Lütfen bu düşünceleri, sırf ABD’nin yardımıyla iktidara gelen diktatörlerin zulmü altında kendi isteği dışında savaşmaya ve yaşamaya zorlanan, acı çeken halklar arasında yaygınlaştırmaya çalışın.”

Dean mektubunu şu satılarla bitirecektir: “SSCB’nin kendi adaletsizlikleri ve eksiklikleri olduğu doğrudur, ama aslında dünyadaki her şey görecelidir. Prensipte ve gerçekte toplumunuz gerçekten sağlıklı ve adil bir toplum inşa etmeye çalışıyor.  Toplumunuzun üzerine inşa edildiği ilkeler sağlıklı, açık ve adil, benim toplumumun ABD’nin ilkeleri ise zalim, paraya dayalı (bencil) ve adaletsizdir. Elbette hayatta bazı hatalar ve adaletsizlikler olabilir; ancak, adil ilkeler üzerine kurulu bir toplumun, adaletsizlik ve insanın insan tarafından sömürülmesi üzerine kurulu olandan daha adil bir topluma ulaşma şansı olduğuna şüphe yoktur. ABD’nin yani benim ülkemin toplumu ve hükümeti zamanın gerisindedir, çünkü onların tek amacı tüm dünyada bir statükoyu korumaktır. Özellikle ülkenizin insanlık adına ilerici adımlar atma girişimleri ve bazen mükemmel değilse de ve bazen tökezliyorsa da, tüm sistemi bu kusurlar için kınamamalı, cesareti ve yenilikler koyma çabası için selamlamalıyız. Saygılarımla,”

Reed 1971 yılında Doğu Almanya’yı ziyaret ettikten sonra (gelecekteki eşi Wiebke Dorndeck ile Leipzig’deki uluslararası bir film festivalinde tanıştı), 1973’te Doğu Berlin’e taşındı. Hayatının geri kalanını Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde yaşayacaktı. Burada yazmaya, yönetmeye ve filmlerde oynamaya devam etti. 20 filmde oynadı, 13 plak yaptı, 32 ülkede konserler verdi. Bu dönemdeki şarkılarının çoğu, Chuck Berry, Elvis Presley, The Beatles ve diğerlerinin başarılı hitlerinin yorumlarıydı. 1978’de, Başkan Salvador Allende’ye karşı 1973 darbesinden sonra ordu tarafından öldürülen popüler Şilili şarkıcı-söz yazarı arkadaşı Víctor Jara hakkında bir biyografi olan “El Cantor”u (Şarkıcı) yönetti ve oynadı.

Reed yeni komünist evinin siyasetine bağlı olmasına rağmen, iktidardaki Sosyalist Birlik Partisi’ne (SED) katılmadı. Birçok ABD hükümetine ve ekonomi politikasına karşı olmasına rağmen de yaşamının sonuna kadar Amerika sevgisini dile getirdi ve şarkılarında çoğu zaman anavatanına olan düşkünlüğü yansıttı. ABD vatandaşlığından asla vazgeçmedi ve ABD İç Gelir Servisi için vergi beyannamesi vermeye devam etti.

Reed’in Güney Amerika’daki şöhreti yaygın olsa da popülaritesi ancak SSCB’ye geldikten sonra baş döndürücü yeni zirvelere ulaştı: 1970’ler boyunca stadyumları, konser salonlarını doldurdu ve hükümet gösterilerinde sahne aldı.

Reed Doğu Almanya parlamentosunda şarkılarını söylüyor.

Reed’in ünü, Brejnev’in altyapı genişlemesiyle birlikte yükseldi ve bu şekilde Reed, Kremlin’in halkla ilişkiler aygıtında giderek daha önemli bir dişli haline geldi. Reed Sovyet komünist propaganda filmlerinde kullanıldı. 1970’lerde Sovyet Reed’in en parlak dönemiydi. Reed Rock and roll ile Sovyetleri sallarken, Çekoslovakya gibi tarım ülkelerinde, country müziği Dean Read’in albümleri ile gittikçe popülerleşmekteydi. 1979’da Reed, Lenin Sanat Ödülü’nü alan tek Amerikalı olarak da tarihe geçti.

– Reed 1979 yılında Sovyet televizyonu için çekilen “The Train” video klibiyle

Brejnev dönemi 80’lere gelindiğinde SSCB’de sosyo-ekonomik sıkıntıların kurbanı olmaya başladı. Sosyal reformlar yetersizleşmeye başlamış ve büyük şehirlerin nüfusunu hayal kırıklığına uğratır hale gelmişti.

Daha da kötüsü, ABD destekli Mücahitler Afganistan’da Sovyet birliklerine ağır darbeler vermeye başlamış bu da kamuoyunda çalkantılara yol açmıştı. Bu nedenle, bir zamanlar idealizmiyle saygı gören Reed’in müziği, artık tarihsel an ile alakalı görünmüyordu. Sibirya punk isyanı gibi anti-ütopyacı, daha bireysel düşünen hareketler gençleri devlete karşı harekete geçirirken, Sovyet rock müziği artık kendi yolunu çizmişti. Reed’in müziği devletin yönettiği bir kukla şovuna dönüşmüştü. Liberal zihniyetler birleşik bir Almanya’ya doğru ilerlerken, Reed’in Marksist ütopyacılığı, çağı tanımlamaya başlayan monetarist neoliberalizm dalgası altında anlamını tamamen yitirmişti.

– Reed 1985 yılında “Selam, Festival” programının bir konuğu olarak Moskova’daki XII Dünya Gençlik ve Öğrenci Festivali’nin hazırlıkları sırasında Çekoslovakya Sosyalist Gençlik Birliği “Prag-Moskova” festival kulübünde “Bella Chao” şarkısını seslendiriyor.

1986 yılında Reed, Doğu Berlin’deki evinin yakınındaki Zeuthener Gölü’nde ölü bulundu. Reed’in ölümü resmi kayıtlara kaza sonucu boğulma olarak geçse de arkadaşları onun ölümünün intihar olduğunu ve ABD’deki ailesi ise Reed’in ölümünün bir cinayet olduğundan şüpheleniyordu. Los Angeles Times 18 Haziran 1986’da haberi: “Resmi Tass haber ajansına göre, Sovyetler Birliği’nde kendinden menkul “Rusya’nın Frank Sinatrası” olarak ün ve servet kazanan Amerika doğumlu pop ve folk şarkıcısı Dean Reed salı günü Doğu Almanya’da öldü. Tass, kendi ülkesinde neredeyse hiç tanınmayan bir Doğu Bloku müzik süperstarı olan Reed’in “trajik bir şekilde bir kazada” öldüğünü söyledi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. Bazı ABD’li eleştirmenler, bir zamanlar komünist inançları nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri’nde kara listeye alındığını iddia eden Reed’in ikinci sınıf bir Las Vegas lounge şarkıcısından başka bir şey olmadığını söyledi. Bununla birlikte, Sovyetler Birliği’nde o kadar popülerdi ki, konserlerinin satılacağı garanti edildi ve bu nedenle asla kamuya açıklanmadı.  Komünist Parti yetkilileri arasında bile, Reed konserlerine bilet bulmak zordu ve scalper’lar istekli müşterilere nominal değerinin 10 katı ücret aldı.” Los Angeles Times haberinde Reed’in bir gün vatanı ABD’ye geri dönmek istediğini belirtirken sanatçının eski bir röportajından şu sözlerine de yer vermiştir: “Bir gün ülkeme dönmekten mutlu olurum.  Dilinin bana ait olmadığı bir ülkede yaşlanıp ölmekten büyük bir korku duyuyorum.”

Reed’in intihar notu daha sonra arabasında bir senaryonun içinde bulundu. Mektupta Reed, üçüncü eşiyle çökmekte olan ilişkisinden duyduğu pişmanlığı dile getirdi. SED Genel Sekreteri Erich Honecker’dan, DDR için kötü bir imajla sonuçlanabilecek eylemleri nedeniyle özür diledi. Not, Almanya’nın yeniden birleşmesinden sonra yeniden ortaya çıkmayan gizli bilgi olarak devlet dosyalarına konuldu.  Notta adı geçen Eberhard Fensch daha sonra “Nedeni karısının duygularını hiçe saymaktı. Başka bir sebep yoktu. Mektupta Erich Honecker’a bir selam bile vardı. Bunu neden örtbas edelim ki?” dedi.

Elbette Dean Reed’in ölümü birçok spekülasyona konu olmuştur. İnsanlar onun Doğu Alman Stasi, KGB, CIA veya neo-Naziler tarafından öldürüldüğünü ileri sürmüşlerdir. 2004’te Rusya’nın Rossiya televizyon kanalı Dean Reed hakkında Kimsiniz Bay Reed? başlıklı bir belgesel yayınladı. Belgesel Reed’in CIA, KGB veya Stasi ajanı olma olasılıkları hakkında spekülasyonları incelemiş, ancak bu tür teorileri destekleyecek herhangi somut bir kanıt sunamamıştır.

Reed’in ideolojik yapısalcılığı, kapitalizm ve komünizmin dalgalanan parametrelerinin ve bir propaganda aracı olarak popüler müziğin güçlü etkisini anlamak adına önemli bir örneği olarak karşımıza çıkar. ABD propaganda radyo istasyonu Voice of America, 1980’lerin başında Moskova’ya yayın yaptığında, bir dinleyici radyoda yayın yapan Dj’den Dean Reed’in bir şarkısını ister, DJ “böyle bir şarkıcı yok…” der ve The Doors şarkısı ile yayına devam eder.

Yoldaş Rockstar: Dean Reed tamamen imkânsız bir hayatın unutulmaz bir tarihidir. Demir Perde’nin ardındaki yaşamın ve rock ‘n’ roll müziğinin Glasnost öncesi genç nesil için taşıdığı önemi incelediğinizde elbette onun varlığından söz etmeden geçemezsiniz.

Kaynaklar:

– Rock ‘n’ Roll Radical: The Life & Mysterious Death of Dean Reed – Chuck Laszewski

– Comrade Rockstar – Reggie Nadelson

– Rocking The State: Rock Music And Politics In Eastern Europe And Russia – Sabrina Petra Ramet

– Russian Popular Culture: Entertainment and Society Since 1900 – Richard Stites

– Rock Obituaries: Knocking On Heaven’s Door – Nick Talevski

What's your reaction?