Sleep Dealer ile Unutulmaz Geceler Zihin Kaydına Memnuniyetle Eklenen Bir Gece
Boğaç Gökmen
Kasım ayının 18’i bir cumartesi akşamı, soğuk ufaktan ısırıyor, yağmur ağırlığını koyuyor İstanbul semalarına. Hava muhalefetini görmezden gelen bir kısım müzik tutkunu için çekim merkezi Beyoğlu, Tünel’deki Blind oluyor. Sleep Dealer bir kez daha İstanbul’da çalacak, bu kez Lighthouse Management ve Surge Türkiye iş birliğiyle.
Yağmur altında kapı açılış saatiyle birlikte usul usul oluşan kuyruk, sokaktan çıkıp köşeyi dönüyor bile. Spotify’da grubun en çok dinleyicisi olan ülke olmaya yakışan bir ilk izlenim hasıl.
Sleep Dealer, 2009 yılında Vadim Palych tarafından Moskova’da kurulmuş tek kişilik bir enstrümantal post-rock grubu. Derinlikler yaratan müzikal yapı taşları üzerinde adımlayan melodiler grubun ihtisas alanı. O derinlere dalış yapmaktan imtina etmeyenlerin başucuna kondurduğu albümleriyle de kendine özel bir yer edinmiş Sleep Dealer.
Bu grubun üçüncü İstanbul ziyareti ve izleyici de nispeten gruptan ne alacağını işin nerelere dallanıp budaklanacağını bilir bir bekleyiş içinde salonda safları doldurup bekleyişe geçiyor. Üçlü sahneye adım attığında ilk başta gitarla ilgili ufak bir teknik muamma yaşanıyor ancak performans ilerleyen her anı ile her şeyi tolere edecek kıvamda yola koyuluyor.
Durgun bir suya atılan taşın oluşturduğu ilk halka misali başlıyor sade melodiler zinciri. Halkalar birbiri ardına genişledikçe iç içe geçen katmanlar halinde hacim kazanan şarkıların içinde bir seyahat başlıyor. Kurucu gitarist Vadim’in ağırbaşlı duruşunu bas gitarist Dimitrii ele avuca sığmaz enerjisiyle dengeliyor, davulcu Sergei ise ritmik tansiyonu ustaca yönetiyor.
Hani en klişesinden melodiler denizi tarifi tam da yakışıyor içinde bulunulan duruma. Zaman zaman sağanağa dönüşen aktarım kimi zaman mutedil dalgalı sularda kulaç atıyor ancak daima fırtınaya açık. Anbean izleyici daha da giriyor bu atmosferik mevzunun içine.
Ekibin atletik gücü, sahada basmadık yer bırakmayan, her takıma lazım bas gitarist Dimitrii seyirci ile süren sürekli iletişimiyle çoğu zaman ilgi odağı. Bazen yerde bağdaş kuruyor ancak şarkıyı zirveye taşıyan anlarda ansızın fırlayıp, sahneden taşacak figürleriyle gösteriye ruhunu katıyor. Bir an balkondan kendisine atılan fötr şapkayı kafasına takıyor ancak akabinde uzatıp takımın kaptanı Vadim’e uzatarak alkışı alıyor. Bazen şarkı listesini okuyamayıp öndeki izleyicilere uzatıp okutuyor.
Moleküler fizik boyutundaki şarkılar kilometre yaptıkça çözülmesi keyif veren denklemlere dönüşüyor. Ruhu benzer, formülleri farklı bağlantılar arasında bir akış mevzubahis. Kendi içinde melankolisini yaşayan da var yakın arkadaşıyla omuz omuza coşkusunu paylaşan da gözleri kapalı uzaklara dalmış müziği iliklerinde hisseden de var sahneye kilitlenmiş gözünü ayırmadan seyreden de. Hani insanı geleceğe umutla baktıracak bir kitle eşlik ediyor bu uzay zamana açılan performansa.
Bazı grup ve sanatçılar kendi seyircisini oluşturur, aralarında sihirli bir bağ ve özel bir lisan oluşur ya işte tam da öyle bir ilişkinin ortasında müzikal bir doyum seviyesi yakalanıyor. Progresif rock teknik puanlarını toplayan beste yapıları, black metal eşiğine uzanan tekinsiz gitar işçiliği ile el ele verip sihirli bir nefes alma alanı yaratıyor. Yirmi şarkı, iki saati geçen sunum grubun tüm kataloğuna temas ediyor.
Seyircinin “bir daha” isteklerine iki kez karşılık veriyor, sahneden inemiyorlar. Vadim’in gayet kibar şekilde fırlatmak yerine penaları uzatışı aynı şekilde davulcu Sergei’nin bagetleri teslim etmesi ve bas gitarist Dimitri’nin seyirciyle dinmeyen, ateşli ve samimi iletişimi hoş sahneler olarak kayda geçiyor. Finalde ise yere oturup seyirciyi arkalarına aldıkları klasik pozu veriyor, geceyi ölümsüzleştiriyorlar.
Nihayetinde unutulmaz geceler zihin kaydına memnuniyetle ekleniyor Sleep Dealer’ın parlayan performansı. İzleyiciler yolunu yeniden gözleyecektir bu yetenekli üçlünün kuşkusuz.
Fotoğraflar: Refik Bıçkıcı (@arefikb)