Sıcaktan Ölmek Deyimi Gerçek Olabilir

“Sıcaktan ölmek” daha çok bir deyim olarak kullanılır ama iklim değişikliğinin hızlanması nedeniyle artık üzücü bir gerçek haline geldi.

Manoa’da bulunan Hawaii Üniversitesi’nde araştırmacılardan oluşan bir ekip, bilimsel literatürü inceledi ve 1980’den 2014’e kadar dünya genelinde aşırı sıcaklığa bağlı 783 ölüm vakasını tespit etti.
Araştırmacılar daha sonra, hava sıcaklıkları, nem ve rüzgâr hızı gibi ısı dalgaları sırasında kaydedilen çeşitli hava parametrelerini kullanarak verileri analiz ettiler.

Nem ile birleşen yüksek sıcaklıkların, vücudumuzun kendi ısısını düzenleme yeteneğini etkilediği için  potansiyel olarak ölümcül bir sıcaklık dalgası yaratmada belirleyici faktör olduğunu buldular.
Araştırmacılar, ölümcül olabilecek sıcaklık ve nem seviyelerine dayanarak, dünyanın kıta yüzey alanının yaklaşık % 13’ünün risk altında olduğunu ve bu bölgenin dünya nüfusunun yaklaşık % 30’unu içerdiğini de tespit etti. Yazarlara göre, 2100 yılına kadar sera gazı emisyonlarını düşürmezsek, dünya nüfusunun dörtte üçü potansiyel olarak ölümcül sıcaklık dalgaları riski altında olacak.

En kötü senaryoda, yani iklim değişikliğine karşı durmazsak, 2100’de küresel ısınma 38 dereceye kadar artacak ve dünya ülkelerinin % 47’sini ve nüfusun % 74’ünü risk altına sokacak. En iyi senaryoda ise, emisyonlarımızı 1 derece düşürebileceğimiz varsaydığımızda, potansiyel ölümcül olan ısı bölgesi hala dünyanın % 27’sine tekabül edecek ve bu da yüzyılın sonuna kadar dünya nüfusunun yarısı demek.

Bu noktada, bunu durdurmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yok, ancak etkiyi en aza indirmek kesinlikle mümkün. Ayrıca, tüm bölgelerin eşit olarak etkilenmediği bilgisi de önemli. Fransız dergi Sciences et Avenir’de araştırmacılardan birinin aktardığına göre, Kuzey enlemlerde potansiyel olarak ölümcül bir sıcaklık dalgası riski yaz aylarıyla sınırlıyken tropik bölgeler yüksek sıcaklık ve neme maruz kalıyor. Örneğin, Norveç’teki insanlar Guyana’daki birisinden daha az ölüm riski altındalar. Buna ek olarak, etkilenen alanlar demografik özelliklerine, kentleşmeye ve ilerici çevre politikalarının benimsenmesine bağlı olarak iklim değişikliği ile mücadele edebilir. Her durumda, araştırmacılar, çalışmalarının iklim değişikliği konusundaki farkındalığını arttıracağını ve en kötü durumdan kurtulmamıza yardımcı olacağını umuyorlar.

fotoğraf: Virendra Singh Gosain/Hindustan Times via Getty Images

konbini.com

What's your reaction?