Savaşın Korkunç Gerçeklerini Yansıtan 4 Tablo

1855’te Rus yazar Leo Tolstoy, Kırım Savaşı’ndaki deneyimlerine dayanan ve Sivastopol Taslakları olarak bilinen üç kısa öykü yayınladı. Birçok Rus asilzade gibi Tolstoy da ergenlik yıllarını orduda geçirdi ve çoğu kişi gibi savaşın ilk heyecanını yaşamak için sabırsızlanıyordu. Ancak savaş gerçekte efsanelerde ya da tarih kitaplarında anlatıldığı gibi değildi. Zafer ve cesaret beklentisindeki Tolstoy’un karşılaştığı şey ölüm ve yıkımdı.

Sivastopol Taslakları günümüzde savaş karşıtı edebiyatın erken bir örneği olarak kabul ediliyor: savaşın geleneksel, daha olumlu temsillerini çürüten bir karşı duruşla. Tolstoy’un zamanında savaş karşıtı edebiyat nadirdi ve Erich Maria Remarque’ın Batı Cephesinde Her Şey Sessiz ve Ernest Hemingway’in Silahlara Veda gibi romanlar sayesinde Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra daha yaygın hale geldi.

Resim sanatı da bu konuda ikiye bölünmüşlük yaşar. Tarihte pek çok ünlü tablo savaştaki “kahramanlığı” resmeder, savaşın zafer ve cesaretle ilgili yönünü ortaya çıkarır. Aynı Tolstoy’da olduğu gibi bir aydınlaşnışla savaşın hakikatini gözler önüne seren tablolar bugün dahi etkisiyle savaş karşıtı bloğa destek veren tarihselliğe sahiptir. Bunlardan bazılarını aşağıda görebilirsiniz.

Guernica – Pablo Picasso

Kredi: Proxy Handle / Wikipedia

Savaşın acımasız yüzünü faş eden tabloların belki de en ünlüsü ve radikali olan Guernica, ilhamını ve adını 1937’de İspanya’nın kuzeyindeki Bask Bölgesi’ndeki bir kasabanın bombalanmasından alır. Resmi kaynaklara göre, Bask hükümetinin 1.654 insanı öldürdüğü bombalama, bölgedeki Cumhuriyetçi isyancıları yok etmeyi kafaya takan İspanyol diktatör Francisco Franco’nun isteği üzerine Nazi Almanyası ve Faşist İtalya tarafından gerçekleştirildi. İspanyol Cumhuriyetçi hükümeti tarafından 1937’de Paris Uluslararası Sergisi için sipariş edilen Guernica, Picasso’nun politik bir ifadeye sahip ilk eseridir.

Haşlanmış Fasulye ile Yumuşak Yapı (İç Savaş Önsezisi) – Salvador Dalí

Kredi: DatBot / Wikipedia

İspanya İç Savaşı’nın bir başka meşhur tablosu olan Dalí’nin Haşlanmış Fasulye ile Yumuşak Yapı (İç Savaş Öngürüsü), Guernica’dan kısa bir yıl öncesini resmediyor ve “bilinçaltının kehanet gücünün” savaşın gelişini gördüğünü iddia ediiyor. Pek çok sanat tarihçisi, Dalí’nin çekiciliğini artırmak için tablonun adını geriye dönük olarak değiştirdiğinden şüphe etse de, tablo çarpıcı bir resim olmaya devam ediyor. Picasso gibi Dalí de çatışmaya yönelik tutumunu ifade etmek için cinsiyet sembolleri ve tuhaf görüntüler kullandı. Dalí’nin bir kendi kendini boğma hezeyanı olarak tanımladığı tablo İspanya İç Savaşı’na metaforik olmaktan ziyade psikanalitik bir yaklaşım getiriyor.

3 Mayıs 1808Francisco Goya

Kredi: Prado / Wikipedia

Farklı bir tarihsel döneme ait olsa da İspanya’dan bir tablo daha bu kategoriye girer. Goya’nın başyapıtı, Napolyon Bonapart’ın Kral IV. Charles’ın yerine kendi kardeşi Joseph’i getirmesiyle başlayan, İspanya’nın Fransız işgaline karşı başarısız bir ayaklanmasının sonrasını anlatır. 2 Mayıs 1808’de Fransız askerlerinin şehrin kraliyet sarayı önünde protesto yapan kalabalığa ateş açmasının ardından Madrid’de sokak kavgaları patlak verdi. Yüzlerce protestocu tutuklandı ve ertesi gün idam mangasının önüne yerleştirildi. Goya’nın çarpıcı kompozisyonu olayla ilgili düşüncelerini ortaya koyar. 3 Mayıs 1808, idamların yapılmasından altı yıldan fazla bir süre sonra resmedildi ve muhtemelen Goya’ya işgal sırasındaki bağlılığı konusunda meydan okumak için Ferdinand tarafından sipariş edildi. Sonuç olarak tablonun en dikkat çekici özelliği aslında ressamın süzgeçten geçmemiş duygularını ifade etmekten ziyade zulümden kaçmaya çalışmasının bir sonucu olabilir.

De Witt Kardeşlerin Cesetleri – Jan de Baen

Kredi: Web Gallery of Art / Wikipedia

Hollanda tarihinde 1672 yılının “Afet Yılı” olarak bilinmesinin nedeni, Nisan ayında Hollanda Cumhuriyeti’nin İngiltere, Fransa ve Munster ve Köln piskoposluklarını içeren ortak bir ittifakla savaşa girmesi ve sonuçta bu ittifak tarafından mağlup edilmesidir. 17. yüzyıldaki Hollanda Altın Çağı’nın sona ermesi yaklaşırken ülkenin vatandaşları öfkelerini kardeşi Cornelis ile birlikte kendi ofisinin yakınında vahşice linç edilen Johan De Witt’e yöneltti. Hollandalı sanatçı Jan de Baen’e atfedilen 1672-1675 tarihli bir tablo, kalabalık dağıldıktan sonra kardeşlerden geriye kalanları gösterir: Çırılçıplak soyulmuş, tahta bir direğe asılmış, hadım edilmiş ve karınları deşilmiştir. Görgü tanıklarının ifadelerini takip eden De Baen, kardeşlerin kesilip satılan el ve ayak parmaklarını gerçeğe yakın olarak resmetti ve hatta bir isyancının Cornelis’in vücuduna tıktığı söylenen bir kedinin kalıntılarını da ekledi.



    What's your reaction?