Röportaj: Gus G, “Kendinize inanırsanız her şey mümkündür. Diğer insanlardan ilham alın, ancak yolunuzun diğerlerinden farklı bir şekilde gelişeceğini de bilin.”
Boğaç Gökmen
Yunanistan’dan çıkıp küresel çapta bir gitarist olan Gus G, grubu Firewind ve solo çalışmalarının yanı sıra rock ve metal sahnesinin en büyük ismi Ozzy Osbourne’un grubunda uzun süre yer alarak metal dünyasının en yetenekli gitaristlerinden biri olarak adını duyurdu. Grubu Firewind’in Masterplan ile turnesinin son ayağında 10 Aralık akşamı Black Label Events organizasyonuyla IF Beşiktaş sahnesinde izleyeceğimiz Gus G, heyecanla beklenen konser öncesi sorularımızı yanıtladı.
Öncelikle bize zaman ayırdığın için teşekkürler sevgili Gus, bunun için çok mutluyum. Son dönem neler yapıyorsun?
Beni ağırladığınız için teşekkür ederim. Avrupa’dan döneli bir ay oldu. Sonata Arctica ile tura çıktık. Son albümümüz “Stand United”ın tanıtımı için bu yıl Avrupa’da ikinci turumuzu gerçekleştirdik. Şu anda biraz dinleniyorum ama bir yandan da albümün önümüzdeki ay gerçekleşecek son konserleri için hazırlanıyorum.
Pek yakında seni ve grubunu İstanbul’da izleyeceğiz ve bunun için sabırsızlanıyoruz. Konserde hayranları neler bekliyor?
Biz de sabırsızlanıyoruz. Firewind İstanbul’da çalmayalı çok uzun zaman oldu, aslında 15 yıl oldu! Çok uzun. Bizden yüksek enerjili bir Metal şovu, yeni ve eski materyalleri kapsayan zengin bir setlist bekleyebilirsiniz. Ve tabii ki Masterplan da bizimle, onlar harika bir canlı grup!
Masterplan ile turladınız. Masterplan ve grubun Firewind’in harika bir power metal ikilisi olduğunu düşünüyorum. Kuşkusuz ki gittiğiniz yerlerde bir power metal şöleni yaşanmıştır. Masterplan ile turlamak nasıldı? Özellikle de usta gitarist Roland Grapow hakkında neler söylersin?
Kesinlikle, mart ayında birlikte bir tura çıktık ve inanılmazdı. Her yerde harika kalabalıklar vardı, her iki grup arasındaki vibe çok iyiydi, sorunsuz ve keyifli bir deneyimdi. Bu yüzden bunu tekrarlamak ve “Masters Of Fire” paketini Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan’a getirmek istedik. Roland’a gelince, onu 2003’ten beri tanıyorum. Elbette efsanevi bir gitarist ve çok iyi bir adam. Roland’ın çalışını her zaman sevmişimdir.
Yeni albümünüz “Stand United” hakkında konuşmak istiyorum. Albüm mart ayında dinleyiciyle buluştu ve hayli olumlu tepkiler aldı. Bize bu kusursuz albümün şarkı yazım ve kayıt süreciyle ilgili detaylardan bahsedebilir misin?
Yeni albümümüz olmasına rağmen, kaydettiğimizden bu yana çok uzun zaman geçmiş gibi geliyor. Şarkı yazma süreci pandemiden sonra 2022’de başladı. Parçalar halinde materyal topladık ve turneler arasında kaydettik. Neyse ki artık hepimizin ev stüdyoları var da böyle kayıtlar yapmak çok kolay. Yayınladığımız ilk single “Destiny is Calling” oldu ve 2023’ün başlarında çıktı. Yılın geri kalanını diğer şarkıları mükemmelleştirerek ve bir araya getirerek geçirdik.
Muhakkak sana en çok sorulan sorulardan biridir ancak değinmeden de geçmek olmaz. Elbette uzun yıllar Ozzy’nin grubunun bir parçasıydınız ve 2010 yılında onunla birlikte “Scream” albümünü kaydettiniz. İsmi Ozzy Osbourne ile anılan bir gitarist olmak nasıl hissettiriyor? İletişiminiz hala sürüyor mu?
Doğru, 2009’dan 2016’ya kadar Ozzy ile birlikteydim. Onunla bir albüm yaptım ve hatta “Scream” turnesinde Türkiye’ye geldik! O gösteriden harika anılarım var! Genel olarak, böyle büyük bir sanatçı için çalmak, böyle bir grubun parçası olmak inanılmaz bir deneyimdi, bu sektörde bana birçok kapı açtı ve adımı duyurmama yardımcı oldu. Ozzy ve Sharon’a minnettar olmam gereken çok şey var. Ne yazık ki bugünlerde pek görüşemiyoruz. Dünyanın farklı yerlerinde çok farklı hayatlarımız var. Artık eskisi kadar Los Angeles’ta değilim, Yunanistan’da yaşıyorum ve onu görme fırsatım olmuyor.
Ozzy Osbourne dünya rock ve metal sahnesi için çok şey ifade ediyor. Onunla çalışmak nasıldı? Kolay ve zor yanları nelerdi? Elbette kariyerine olduğu kadar müzisyenlik ve müziğe bakışına da çok şey katmıştır. Bize biraz bu özel dönemden bahsedebilir misin?
Osbourne’larla çalışmak gerçekten çok kolaydı. Bana çok iyi davrandılar. Onların ailesinin bir parçası gibi hissettim. Ozzy ve Sharon üzerimde hiç baskı kurmadılar, bu gruba girerken zor bir görevim olduğunu biliyorlardı. Gitarist pozisyonu neredeyse kutsaldır ve muhtemelen benim için en zor şey buydu – kendim olmak ve aynı zamanda sound’u çok fazla değiştirmeden karışıma kendi tadımı katmak. Kimseyi, özellikle de hayranları hayal kırıklığına uğratmak istemedim. Osbourne’lar neyle uğraşmam gerektiğini biliyorlardı ve bunu benim için mümkün olduğunca yumuşak bir geçiş ve deneyim haline getirdiler.
Firewind temelleri 1998’de atılmış bir grup ve bu zamana dek 10 stüdyo albümü yayımladınız. Son albümün başarısı da ortada, Firewind ile gelecek için planlarınız neler?
Gelecek yıl bu yıl yaptığımız kadar çok turne yapmayacağız. İngiltere’de bir hafta kaldıktan sonra yeni fikirler üzerinde çalışmak için ara vereceğiz. Bu arada Herbie (Firewind solisti Herbie Langhans), Avantasia ile turneye çıkacak ve ben de Ronnie Romero ile birlikte bazı solo turneler yapmakla meşgul olacağım. Ancak yollarda olmadığım zamanlarda yeni Firewind müziği üzerinde çalışacağım. Umarım 2026’da tekrar bir araya geliriz.
Selanik, Yunanistan’dan yola çıkıp küresel boyutta bir gitarist olmak birçok müzisyenin hayalini kurabileceği ve ilham verici bir yolculuk. Buradan bu ve bunun gibi bir kariyerin hayalini kuran genç müzisyenlere neler söylersiniz?
Genç müzisyenlere her zaman büyük hayaller kurmalarını ve hedeflerine ulaşmak için çok çalışmalarını söylerim. Kendinize inanırsanız her şey mümkündür. Diğer insanlardan ilham alın, ancak yolunuzun diğerlerinden farklı bir şekilde gelişeceğini de bilin. Pratik yaptığınızdan, müzik çaldığınızdan, temel işleri yaptığınızdan emin olun, kestirme yol yoktur. Ve vizyonunuza inanın – işlerin pek iyi görünmediği en zor günlerde bile.
Biraz da solo kariyerinize değinmek istiyorum. Son solo albümünüz “Quantum Leap”i 2021’de yayımladınız. Ufukta yeni bir solo albüm var mı?
Şu anda pek sayılmaz. Aslında içeride çok şey oluyor. Şirketimiz AFM Records’un faaliyetlerini durdurduğunu duydum, bu da benim ve tüm sanatçı kadrosunun hiçbir kayıt anlaşması olmadan kalması anlamına geliyor.
Bu yüzden gelecekte nasıl devam edeceğimi değerlendirmek istiyorum – aslında gelecekte müziğimi kendi etiketim altında yayımlamayı düşünüyorum ve belki de buna önce bazı solo parçalar yayımlayarak başlayacağım. Hala nasıl yapacağımı düşünüyorum ama eminim 2025 yılında yeni solo müzikler ortaya çıkacaktır.
Solo kariyerinizdeki üretimlerinizi grup müziğinden ayıran temel farklar neler? Tamamen enstrümantal bir albüm ile söz ve vokal odaklı bir albüm yaparken üretim dinamikleriniz çok değişiyor mu? Yoksa her zaman duygular ve içgüdüler üzerine inşa edilen bir süreç mi işliyor? Şarkı yazma sürecinde belirli bir yönteminiz var mı? Geçen zaman içinde değişiklikler oldu mu?
Genellikle rifflerimi ve fikirlerimi bilgisayarıma yazıyorum ve onları yavaşça geliştiriyorum, bu aylar süren bir süreç. Sonra bir noktada bir şekilde Firewind için neyin daha iyi olduğuna karar veriyorum, şarkıcıyı, vokal fikirlerini, konsepti vs. düşünüyorum. Ve eğer iyi bir enstrümantal parça olabileceğini hissettiğim bir şeyse, buna daha fazla odaklanıyorum ve bunun üzerine katmanlar inşa ediyorum. Yani zaman alıyor.
Bence bunlar çok klasik ama önemli sorular. Müziğe nasıl başladınız ve o dönemde çevrenizdeki müzik ortamı nasıldı? Size en çok ilham veren müzisyenler ve gruplar kimlerdi?
Ah, bu beni 9 yaşıma kadar götürüyor. Babamın evde çaldığı bir plak olan Frampton Comes Alive’ı dinlemiştim. “Do you feel like we do” şarkısındaki talkbox’ı duyduğumda benim için bir aydınlanma anı gibiydi. Gitar çalmayı ve onu böyle “konuşturmayı” öğrenmek istedim. O zamana kadar çoğunlukla evde ne çalınırsa onu dinlerdim – ki o da Yunan müziğiydi. Rock n roll’u keşfettiğimde tüm dünyam değişti. Ve o sırada MTV yayına başlamıştı ve Nirvana, Metallica, GNR gibi diğer gruplarla tanıştım.
Dikkat çeken bir yönünüz de önemli isimlerin sayısız başarılı albümünde konuk sanatçı olarak yer almanız. Hatta en son Bruce Dickinson’un yeni albümü “The Mandrake Project”e de katkıda bulundunuz. Eminim ki tüm bu albümlerdeki iş birliği süreçleri de müzisyen bakış açınızın genişlemesine vesile olmuştur. Farklı çalışma disiplinlerine sahip sanatçıların albüm kayıt süreçlerinde yer almak size neler katıyor?
Elbette her kayıt oturumu ayrı bir deneyimdir. Bruce’un iş birliği, 20 yılı aşkın bir süredir arkadaşım olan yapımcısı Roy Z aracılığıyla gerçekleşti. O sırada turnede olduğum için uzaktan kaydettim. Bir otelde mobil bir stüdyo kurdum ve Hollanda’da izinli olduğum bir günde solo bölümümü kaydettim. Dosyaları Roy’a gönderdim ve çok beğendi. Nihai sonucu duyduğumda inanamadım, sonunda kullanacaklarından emin değildim ama kullandılar. Bruce’un da beğendiğini duydum, bu oldukça inanılmaz. Ne zaman bu tür konuk oturumlarına katılsam, kendime her zaman şarkıyı daha iyi hale getirmek için ne yapabileceğimi sorarım. Öncelikli amacım budur. Ve bununla birlikte müziği geliştirecek fikirler üretmeye başlarım.
Son olarak yine İstanbul konserini sormak istiyorum. Heyecanla konseri bekleyen hayranlarınız için sürprizleriniz var mı? Konsere gelecekler neler beklesin? Onlara neler söylemek istersiniz?
İstanbul’a geldiğimiz için hepimiz çok heyecanlıyız. Firewind bugün 2009’dakinden farklı bir canavar, uzun bir yol kat ettik. Gerçek bir Heavy Metal şovuna hazır olun, şarkı söylemeye, çığlık atmaya, bizimle ve Masterplan ile harika bir gece geçirmeye hazır olun! Bu bizim 2024’teki son gösterimiz olacak, o yüzden bunu iyi değerlendirelim!