Boğaç Gökmen
Lise sıralarında başlayan bir dostluk, yıllar içinde kök salan bir müzikal kimlik ve gelenekten beslenip modernle buluşan güçlü bir ses… Roxy Müzik Günleri’nde elde ettikleri birincilikle dikkatleri üzerlerine çeken Deliler, geçmişten bugüne yolculuklarını, müziğe bakışlarını ve geleceğe dair planlarını samimi bir dille anlattı.
Bu röportajda hem müzikal arayışlarının hem de dostluklarının izini süreceğiz. Karşınızda: Deliler.
Öncelikle, Roxy Müzik Günleri birinciliği sonrası sizleri Rotka’da konuk etmekten mutluyum. Hemen grubu tanıyıp, temellerinin atıldığı günlere geri dönerek başlamak istiyorum.
Deliler nasıl doğdu? Lise yıllarında Milas’ta temelleri atılıp günümüze gelen süreçte Türkiye’nin en köklü müzik yarışmalarından birinde birinci oldunuz. O ilk prova anlarına geri dönsek… Bize o günlerden bir sahne çizer misiniz? Lise yıllarındaki o ilk günlere geri dönsek, neler görürdük?
“Deliler” grubu ilk olarak 2012-2013 yıllarında “Siyah” adıyla lise grubu olarak kuruldu. 2025 yılına kadar grup üyeleri olarak farklı yerlerde yaşasak da hem aramızdaki dostluk bağı hem de müzikal uyumumuz yıllar boyunca müziğimizin ve sahnelerimizin ayakta kalmasını sağladı.
Lise yıllarında hem o yaşların heyecanı hem de müziğe olan aşkımızdan dersleri de ekip birlikte müzik yapmaya, prova yapmaya çalışırdık. Böyle söyleyince kulağa tatlı geliyor olabilir fakat devlet okulunda okuyan çoğu müzik aşığı gencin yaşadığı imkansızlıkları biz de yaşadık. Sanırım o zor ama keyifli günler hepimizde bir yara açıp müziğe olan bağımızı daha da kuvvetlendirdi.

Grubun bugünkü hali uzun yılların dostluğu üzerine kurulu. Bu bağın müziğe yansıması kendini nasıl gösteriyor? Kendi aranızdaki dinamikler yaratıcı süreci nasıl etkiliyor? Bize biraz grup üyelerinden de bahsedebilir misiniz?
Bence bu grubun dinamizmi tamamıyla hepimizin çok farklı karakterlerde olmasından kaynaklanıyor. Kendimizin bile fark ettiği şeylerden en önemlisi “bir odada maksimum 5 gün birlikte kalabiliriz”. Onunla beraber asıl dinamizmi, aramızdaki atışmalar, tartışmalar, kavgalar sağlıyor. Çünkü biz bunun tamamıyla müziğe olan tutkumuzdan kaynaklandığını biliyoruz. Üretim sürecinde genellikle Ege Çetin ve Umut Işık söz ve bestelerin iskeletini oluşturuyor. Tabii hep birlikte ete kemiğe bürüyoruz.
•Ege Çetin kendisi müzik öğretmeni, müzisyen bir ailede yetiştiği için müzikle içli dışlı bir çocukluk geçirmiş multi enstrümanist ve aynı zamanda grubumuzun aranjörü. Dinlediğiniz ve dinleyeceğiniz birçok şarkımızda onun doğu-batı ile sentezlenmiş ruhu mutlaka kendini hissettirecektir. Bir rock grubunda aktif ve solo enstrüman olarak perdesiz gitar kullanmak fikrimiz bakalım nasıl sonuçlar doğuracak, biz de merakla bekliyoruz.
• Vokalistimiz Umut Barış Cura bu grubun en eski üyelerinden birisi. Kendisi Medya ve İletişim mezunu bir sinemacı, fotoğrafçı, reklamcı sanatın birçok dalında ve sanat festivallerinin organizasyonlarında aktif rol alıyor. 2024 yılının başında Reklam ve Prodüksiyon Ajansı kurup şu an ise çeşitli reklam ve pazarlama danışmanlıkları ile uğraşıyor.
•Ege Kurnaz grubumuzun bas gitaristi ve en yeni üyesi. Bizim de kardeşimizden farksız, henüz 19 yaşında olmasına rağmen disiplini ve teknik becerileri ile çok kez bizi zor durumlardan kurtarmıştır. Biz ona Ege İŞÇÖZER Kurnaz diyoruz. Ege Üniversitesi’nde elektronik üzerine eğitim görüyor.
•Hasan Utku Toğuç grubumuzun ritim gitaristi. Kendisi aynı zamanda rap müzikle uğraşıyor. Müzik dışında özel bir öğretim kurumunda öğretmenlik ve müdür yardımcılığı yapıyor. Ekibin “sorun yok beyler ben okeyim”cisi.
•Davulcumuz Umut Işık, bu grubun aslında ilk kurucusu ve hepimizi tesadüfi olarak bir araya getireni diyebiliriz. Kendisi aktif olarak müziğin her alanında bulundu. Çok uzun bir süre birincil gelir kaynağı müzikti. Müzik dışında mezun olduğu bölümle alakalı olarak ekonomi ve finans konularıyla ilgileniyor.
Ek olarak hepimiz Milaslıyız. Ve ödülü buraya getirdiğimiz ve buradaki müzikle uğraşan genç arkadaşlarımıza birer motivasyon kaynağı olduğumuz için çok mutluyuz.
Zaman içinde tarzınızda nasıl evrimler oldu? 2013’teki Deliler ile bugünkü Deliler arasında ne gibi farklar var?
Zaman içinde yapmak istediğimiz müzik tarzından daha çok, psikolojimizde, yaşantımızda, acılarımız/sevinçlerimizde ve hayatta attığımız adımlarda değişiklikler oldu diyebiliriz. Kendimizi bildik bileli rock müzik yapmak ve bunu farklı modellerle harmanlamak istedik. Amatör, çocuk ruhlu, hayalperest ve hayal dünyasından çıkmayan, marjinal kafalarda bu müziği idame ettiren bir ekiptik. Büyüdük ve hayal dünyasından çıktık elbette ama yine de o zamanlarda da şu anların ruhu gizli saklı bir yerlerde varmış diyebiliriz. Bu kendimiz için bir eleştiri fakat biz o zamanlarda da müziği basitleştirme taraftarı bir grup değildik. Popüler olan müziğin değil, hissiyatlı, yaşantısı olan ve fikirlerimize öncü olan müziğin aşığıydık. Şu an ki Deliler için çok kısa bir şey söylemem gerekirse; müzikal olarak “amatör ruhla profesyonel davranışla” var olmaya çalışıyoruz. Müzikal açıdan elimizden geldiğince zengin işler yapmak istiyoruz. Bunu ilerleyen zamanlarda gösterebildiğimiz herkese göstereceğiz.

Rock müzik çatısı altında içinde bu topraktan gelen motiflerin de kendini fark ettirdiği, modern rock anlayışıyla bütünleşen bir bütün yaratıyorsunuz. Bu sentezin çıkış noktası neydi? Roxy Müzik Günleri’nde iki şarkı çaldınız ve müziğinize katmanlı bir tını katan perdesiz gitar kullanımı şarkılarda öne çıkan özelliklerden biriydi. Bir bakıma geleneksel ile modern arasında köprü kuran bu katman hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu ses grubun DNA’sında var diyebilir miyiz? Bu unsur gelecekteki üretimlerinizde de bir parçanız olmayı sürdürecek mi?
Müziğimizdeki sentezi destekleyen en büyük etken; elimizde özgür, komalı bir enstrümanın, perdesiz gitarın olması ve gruptaki herkesin bu tarzı içselleştirmesidir.
İlk olarak doğduğumuz bu topraklardan geçen onlarca üstat arasından Neşet Ertaş ve Aşık Veysel’i saygıyla anıyoruz. Ucu bucağı olmayan Türk Müziğimiz bizim kendi kimliğimizi, DNA’mızı oluşturuyor. Tıpkı lise yıllarımızı unutmadığımız gibi kendi kültürümüzü de unutmuyor, müziğimize de yansıtıyoruz.
Her açıdan materyaldan uzak ve manevi bir müzik yapmaya çalışıyoruz.
Bizi bu yöne iten en önemli şey “ne şartlardan ve nereden geldiğini unutmamak” arzusuydu.
Ve evet başta perdesiz gitar olmak üzere Türk Müziğini destekleyebilecek olan her enstrüman bize eşlik edecektir.
Sahne performansınıza baktığımızda tüm üyelerin enstrüman maharetleri ve yakalanan uyum ile solistin mikrofon başındaki hakimiyeti dikkatlerden kaçmadı. Tüm bunlar belli bir sahne deneyimini gerektirir. Bu deneyimi kazanmak ve daha ileri götürmek için neler yapıyorsunuz?
Uzun yıllardır beraber ve ayrı ayrı yaptığımız sahneler ister istemez hem uyumumuzu hem de kişisel sahne hakimiyetimizi geliştirdi. Bir de bizim gibi aslında çocukluktan süre gelen arkadaşları olanlar bilir, dostunun neyi ne zaman neden yapacağını bilirsin.
Biz yaklaşık 2 aylık Roxy Müzik Günleri başvuru sürecinde hiç yan yana gelmeden 3 farklı şehirde 3 günde aranje, söz, müzik planlaması yaptık. Roxy sahnesi öncesi toplam 4-5 saat prova ile neler başarabileceğimizi sizlere gösterdik.
Bu o uyumun bir parçasıydı, birbirimizi annemizi babamızı tanıdığımızdan daha fazla tanıyoruz.

Uzun süredir takip ettiğiniz Roxy Müzik Günleri’ne katılmak nasıl bir histi? Sahneye çıkmadan önce neler yaşadınız? O anların sizde özel bir yeri var mı?
Şarkıları hazırlama sürecinde finale kalacağımızdan emindik. Ama finale kaldığımızı duyduğumuzdan sahneye kadar geçen süre hayal gibiydi. Hemen hemen kendimizi bildiğimizden beri dinlediğimiz, hayran olduğumuz grupların, müzisyenlerin kariyerlerindeki ilk basamaklardan biri olan Roxy Müzik Günleri’nde olmak o sahneyi o havayı solumak bambaşkaydı. Sahneye çıkmadan hemen önce hemen hemen hepimiz heyecandan bayılma noktasına geldik. Belki en son 2013’te ilk sahnemizde böyle heyecanlanmışızdır. Ama iyi ki çıkmışız, iki sahne de bizim için ayrı çağların başlangıcı oldu.
Birincilik açıklandığında ilk ne hissettiniz? Ödülü almaya çıktığınızda zihninizden geçen ilk cümle neydi? Bu başarı sizin için ne anlam ifade ediyor?
Görüntülerde o an sadece haykırdığımız var ama gerçekten çok kaliteli müzisyenlerle yarışıp, çok kaliteli müzisyen ve müziksever büyüklerimizin onayından geçip o ödülü almak çok büyük bir gururdu. Yarışmanın geçmiş finalistlerine bakınca bu büyük tarihte ismimizin yazılacak olmasını gerçekten sadece yaşayanlar bilir galiba. Rock müziğin eski gücünün olmadığı bu günlerde bu tür müzikle var olmaya çalışmak ve bu tarzdan ödül almak gerçekten yıkılmak üzere olan umudumuzu yeşertti. Bir ödülden daha fazlası bizim için.
Roxy Müzik Günleri’nde diğer yarışmacılarla aynı sahneyi paylaşmak nasıl bir deneyimdi? Size ilham veren performanslar oldu mu?
Şehir dışından geldiğimiz için herkesle tanışamadık ama tanıştığımız herkes çok tatlı içten insanlardı. Süper performanslar vardı. Ödül töreninde de söylemiştik. Sahnede gördüğümüz herkes müziğini icra ederken heyecandan elleri, sesleri titriyor müziği gerçekten hissediyorlardı. Müziğe bu kadar aşık insanların orada olması bizi Türk müziğinin geleceği açısından çok umutlandırdı. Herkese çok teşekkür ederiz.

Bu başarıyı takip eden dönemde neler planlıyorsunuz? Albüm, konserler, yeni kayıtlar… Deliler’i takip edecek müzikseverleri neler bekliyor?
Öncelikle hem elimizde hazır olan şarkılar hem de yeni şarkıların çalışmalarına başladık, şu an bolca üretmek istiyoruz. Gerçekten şarkılarımızı dinleyicilerle buluşturmak için sabırsızlanıyoruz. Roxy Müzik Günleri’nde çaldığımız iki şarkının yanına bir tane daha o ruhta bir şarkıyla bir EP paylaşabiliriz. Sahneler ve şarkılar arka arkaya gelecek takipte kalmalarını tavsiye ederiz.
Müziğinizi Türkiye dışına taşıma gibi bir hayaliniz var mı? Deliler’i bir gün hangi sahnelerde görmek istersiniz?
Tabii ki yurt dışı sahneleriyle hem Türk müziğini yabancı insanlara hem de orada yaşayan vatandaşlarımıza dinletmek isteriz. Abilerimiz yaptı ve sıranın bizlere geldiğini hissediyoruz. Sahne ismi değil de şarkılarımızı bizimle söyleyen dinleyicilerimizin olduğu her sahne bizim için çok değerli. Tabii orası Volkswagen Arena, Harbiye olursa çok daha güzel olur :))
Hayalinizde iş birliği yapmak istediğiniz sanatçı ya da grup var mı? Hangi ruhun sizin sesinizle buluşmasını isterdiniz? Bu zamana dek size ilham olan, müziğe başlamanıza sebep olan grup ve müzisyenler kimler?
Bu soruya tek bir cevap vermek o kadar zor ki hepimiz bazı yerlerde farklı bakış açılarmızdan dolayı kararsız kalıyoruz ama kesinlikle hepsi müziğimizin ilham kaynakları. Bu yüzden herkes ayrı cevap versin istedik.
Ege Çetin (Perdesiz Gitar): Cenk Erdoğan
Hasan Utku Toğuç (Gitar): Şebnem Ferah
Umut Işık (Bateri): Mor ve Ötesi / Hayko Cepkin
Umut Barış Cura (Solist): Hayko Cepkin / Mor ve Ötesi
Ege Kurnaz (Bas gitar): Manga

Son olarak, sizi dinleyenlere ve Roxy Müzik Günleri’ne katılmayı düşünen grup ve müzisyenlere ne söylemek istersiniz?
Öncelikle hep yanımızda olan ailelerimize, dostlarımıza, öğretmenlerimize, sevdiklerimiz, sevenlerimiz ve bize destek olan herkese çok teşekkür ederiz. Roxy Müzik Günleri’ne katılmayı düşünüyorsanız kesinlikle katılın. Şansınızı deneyin. Burada var olmak bile çok değerliydi. Bu deneyimi tatmanızı isteriz. Roxy Müzik Günleri’ni destekleyin, paylaşın ki bu kültür güçlü bir şekilde müziğe katkılarını vermek için kendini genişletsin. En yakın zamanda şarkılarımız ve sahnelerimizde görüşmek üzere …
Deliler, ortak bir hayalin, geçmişin ve müzik aracılığıyla kurulan köklü bir dostluğun üzerine kurulu bir grup. Sahnedeki uyumları ve müziklerindeki derinlik, bu birlikteliğin doğal bir yansıması. Roxy Müzik Günleri’nde yakaladıkları başarı ise sadece bir başlangıç.
Yolculukları yeni başlıyor ve Deliler, bu yolculukta dinleyicilerini de yanlarına alıyor. Müziğe tutkuyla bağlı bu grup için gelecek oldukça parlak görünüyor. Bu yolculuğu yakından takip etmekte fayda var.