Dansçı bir ailede doğan Rita Hayworth çok erken yaşlardan itibaren bir yıldız olmak için eğitim almaya başladı. Daha yürümeye yeni başlamışken dans dersleri aldı ve sadece dört yaşındayken Broadway’de sahneye çıktı. Başarı neredeyse garantiydi ve babası Eduardo Cansino’yu dans partneri olarak kullanarak performans göstermeye devam ettikçe sektörde deneyim kazandı.
Başta küçük roller aldı ama sonra Fox’la anlaştı ve bu da 1930’ların ortalarında birçok filmde rol almasını sağladı. Only Angels Have Wings‘den The Strawberry Blonde‘a kadar pek çok filmden bir dansçıdan fazlası olduğunu gösterdi. Gilda filmiyle kariyer zirvesine ulaştı. Film, Hollywood’un altın çağından kalma, her daim izlemeye değer bir klasiktir.
Hayworth ve Ford, 1940 yapımı The Lady in Question filmindeki rollerinin ardından ikinci kez birlikte çalışıyordu. İki oyuncu iyi anlaşıyordu ve birbirlerinin kişiliklerinden keyif aldılar. Sonrasında üç filmde daha birlikte rol aldılar: The Loves of Carmen, Affair in Trinidad ve The Money Trap.
Gilda’nın çekimleri sırasında Hayworth’un Ford’un yüzüne tokat atması gerekiyordu. Ünlü yıldız bunu yapmaya çekiniyordu. Yine de, yapması gerekeni yaptı ama rol arkadaşına attığı tokadın şiddeti herkesi şoke etti. Hayworth, Ford’a o kadar sert vurdu ki ünlü jönün birkaç dişi kırıldı. Ford hiçbir şey olmamış gibi sahneye devam etti.
Film Hayworth’un en üst düzey femme fatale arketipi temsil etmesiyle büyük popülerlik kazandı. Ford’un oyuncuya olan hayranlığı dişlerini kırmasıyla bile azalmadı ve iddiaya göre bir ilişki yaşadılar. Ford’un oğlu Peter, Closer Weekly’ye “Uzun yıllar süren bir ilişkiydi.” dedi.
Ayrıca babasının Hayworth’un hemen yakınında yaşadığını belirterek “O evi bitirip taşındıktan sonraki gün Hayworth boşanma davası açtı. İkisi tekrar birlikteydi. Babam Hayworth’un evinden onun evine gelebilmesi için evinin arkasına küçük bir kapı taktırdı. Babamın evinde havuz başında oturarak çok zaman geçirirdi. Sürekli birlikteydiler” dedi.
görsel: columbia
far out magazine
