Pişmanlık her şeyi tüketebilir – bir nöro-davranış bilimcisi insanların bunun nasıl üstesinden gelebileceğini açıklıyor
J. Kim Penberthy ,The Conversation sitesinde pişmanlığın hayatımız üzerindeki etkisi ve ondan nasıl kurtulacağımızla ilgili bir yaz kaleme aldı.
Pişmanlık her şeyi tüketebilir – bir nöro-davranış bilimcisi insanların bunun nasıl üstesinden gelebileceğini açıklıyor
Bir arkadaşım – ona “Jay” diyeceğiz – 90’ların başında New York’ta IBM için çalışıyordu. Bilgisayar programcısıydı ve iyi bir maaşı vardı. Bazen rakipler ve yeni oluşumlar, Jay’i şirketlerine katmak için teklifte bulunurdu. Bir gün, Seattle’daki ilginç ama küçük bir kuruluştan bir teklif aldı, ancak maaş çok düşüktü ve teklif paketinin çoğu şirket hisselerinden oluşuyordu. Jay, akadaşları ve ailesiyle görüştükten sonra teklifi reddetti ve IBM’de kaldı. O zamandan beri pişmanlık duyuyor. O küçük şirket Microsoft’tu.
Pişmanlık, hayatınızda hayal kırıklığı yaratan bir olaya, değiştiremeyeceğiniz bir seçime, söyleyip geri alamadığınız bir şeye karşı çok gerçek bir tepkidir. Bu, geçiştiremeyeceğiniz duygulardan biridir; dakikalar, günler, yıllar, hatta bir ömür boyu sürebilen, davetsizce gelen ağır ve olumsuz bir duygudur. Görüntüleme çalışmaları, pişmanlık duygusunun beynin medial orbitofrontal korteks adı verilen bir bölgesinde artan aktivite gösterdiğini ortaya koymaktadır.
Onunla bağlantılı diğer olumsuz duygular nedeniyle pişmanlıkla başa çıkmak daha da zorlaşır: vicdan azabı, üzüntü ve çaresizlik. Pişmanlık stresimizi artırabilir, fiziksel sağlığı olumsuz etkileyebilir, hormon ve bağışıklık sistemlerinin dengesini bozabilir. Pişmanlık sadece sevimsiz değil sağlıksızdır da.
Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde lisanslı bir klinik psikolog olarak stresli duygular üzerine araştırmalar yapıyorum. Bu çalışma sayesinde hastaların pişmanlıklarını yenmelerine, hayatlarına devam etmelerine ve büyümelerine yardım ediyorum. Ve iyi bir haberim var: Terapi ve kanıta dayalı stratejiler gibi müdahalelerle pişmanlığın üstesinden gelinebilir.
Bir ‘sıkışmışlık hissi’
Temelde pişmanlık yaşamanın iki sebebi vardır: Biri, araştırmacıların eylem yolu olarak adlandırdıkları yol, diğeri ise eylemsizlik yoludur. Yani yaptığımız şeylerde ya da tam tersi yapmadıklarımızdan pişman olabiliriz.
Araştırmalar, eylemle ilgili pişmanlıkların acı verici olsa da insanları hatalarından ders almaya ve ilerlemeye teşvik ettiğini gösteriyor. Eylemsizlik yoluyla ilgili pişmanlıkları – yapılmamış şeyler, kaybedilen fırsatlar – düzeltmekse daha zor. Bu tür bir pişmanlığın depresyona, kaygıya, “sıkışmışlık” hissine ve ne olacağını bilmemekten kaynaklanan özlem hissine yol açması daha olasıdır.
Diğer olumsuz duygularda olduğu gibi, pişmanlıktan kaçınmak, reddetmek veya onu bastırmaya çalışmak da işe yaramaz. Bu taktikler uzun vadede sadece olumsuz duyguları arttırır ve acı çekme sürenizi uzatır. İnsanlar takılıp kalmak yerine bu duyguları dört adımda yönetebilirler: İlk olarak, onları hissettiğinizi kabul edin; onları neden hissettiğinizi belirleyin; onlardan bir şeyler öğrenmeyi deneyin ve son olarak, onları bırakın ve ilerleyin.
Öz-şefkat uygulayarak bu pişmanlık duygularının serbest kalmasına yardımcı olabilirsiniz. Bu, kendinize insan olduğunuzu, elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı ve geçmiş kararlardan ders alıp büyüyebileceğinizi hatırlatmak anlamına gelir. Kendinize bu şefkati göstermek, pişmanlığı kabul etmenize ve geride bırakmanıza yardım edebilir.
Pişmanlık duygularınız olduğunu kabul etmeniz, bu duyguları sevdiğiniz değil sadece orada olduklarını bildiğiniz anlamına gelir. Ayrıca, hissettiğiniz belirli bir duyguyu tanımlamanızı sağlar. Kendinize “Kendimi kötü hissediyorum” demek yerine “Bu benim, pişmanlık hissediyorum” deyin. Basit görünse de, anlamsal farkın büyük bir duygusal etkisi vardır.
Kabul et, itiraf et ve kendini affet
Düşüncelerinizi ve duygularınızı kabul etmek, güçlü olumsuz duygulardan kurtulmayı sağlayabilir. Jay’in durumda, o kendine kristal küresinin olmadığını hatırlatabilirdi. Bu olmadığı için, o sırada sahip olduğu bilgiler ve aynı koşullar göz önüne alındığında, yapabileceği en iyi kararı verdi, çağdaşlarının çoğu aynı kararı verirdi.
Bu fark etme ve ardından düşüncelerinizi yeniden yapılandırma yöntemine kimi zaman bilişsel yeniden değerlendirme denir. Durumu farklı bir şekilde görmek pişmanlığı azaltmanıza ve gelecekteki kararlarınızı almanıza yardım eder.
Yaptığınız veya yapmadığınız eylemler için kendinizi affetmek, pişmanlığın üstesinden gelmek için güçlü bir adımdır. Bu, REACH adı verilen ve yaygın olarak kullanılan bir bilişsel psikolojik modelde biçimleştirilmiştir; bu model, insanlardan incindiklerini hatırlamalarını (bununla yüzleşmelerini), empati kurmalarını (kibar ve şefkatli olmalarını), özgecil bir biçimde affetmelerini (kendine), açıkça itiraf etmesini (paylaşmalarını) ve ardından bu affediş haline devam etme kararına sadık kalmasını ister. Araştırmalar, bu modeli kullanan eğitimli bir profesyonelle altı saat çalışmanın olumlu etkisi olabileceğini gösteriyor.
Daha fazla bilgi = daha az pişmanlık
Jay ilk başta pişmanlık duygularını bastırdı. Neyi kaçırdığına dair düşüncelerle boğuşmaya devam etti. Pişmanlık duygularını, önce bir arkadaşıyla ve sonunda bir terapistle, yaklaşana ve keşfedene kadar değişmedi.
Sonunda, ne olabileceğini bilmemenin acısını kabul etti, ama aynı zamanda, aslında oldukça makul olan gerekçesini de kendisine hatırlattı. Kendine şefkat gösterdi ve sevdiği biriyle ya da yakın bir arkadaşıyla konuşurken yaptığı gibi kendiyle de nazikçe konuştu. Bu öz-şefkati uygulamak, onun direnç geliştirmesini, olumsuz duygulardan uzaklaşmasını ve nihayetinde kendini affetmesini sağladı.
Jay, geleceğe yönelik kararlar alırken fırsatlar hakkında mümkün olduğunca fazla bilgi edinmenin önemini fark etti. Sahadaki büyük oyuncular hakkında bilgi edinme konusunda kendine meydan okudu. Bunu yapmak, pişmanlığının üstesinden gelmesine ve ilerlemesine yardım etti. Yeni fırsatlar ortaya çıktı. Şu anda başka bir dev bilgisayar mühendisliği şirketinde çalışan Jay oldukça iyi durumda ve geçmişteki kararının pişmanlığını geride bırakmayı başardı.
Bigthink.com
Bu makale, Creative Commons lisansı altında The Conversation’dan yeniden yayınlanmıştır. Orijinal makaleyi okuyun.
kapak görseli: Arif Riyanto / Unsplash