Stanley Kubrick’in 1980 yapımı The Shining filmindeki ikizleri hatırlayın. Stephen King’in 1977 tarihli kitabında, Grady kardeşler aslında sekiz ve on yaşlarında iki kız kardeşti ve babaları korkunç bir katile dönüşene kadar sevimli bile sayılabilirlerdi. Kubrick kitabın en çok satanlar listesine girmesinden kısa bir süre sonra filmin yapımına başladı ve kız kardeşleri oynaması için geniş bir havuzdan seçme yaptı. Ama özdeş ikizler Lisa ve Louise Burns içeri girdiğinde seçme bitmişti. Sinemanın en büyük auteur’lerinden biri, ikiz olma fikrini korkutucu buldu ve ikizler Daily Mail’e verdikleri bir röportajda bunu söyledi:
Burns ikizlerinin Grady kardeşler olarak sahneye girişi ikonik bir andır: “Gel bizimle oyna Danny.” Bunu düşünmüş olsun ya da olmasın Kubrick yüzyıllar öncesine dayanan ve bugün korku türünün temel bir parçası olmaya devam eden bir klişeyi ortaya koyuyordu. Özdeş ikizlerde onları hem hayranlık, hem korku hem de pek çok klişenin konusu yapan şey ne? Ya da daha farklı sormak gerekirse bizi onlara karşı korku dolu yapan şey nedir?
Human Reproduction dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, her 1.000 doğumdan dokuz ila 12’si ikizdir ve bunlardan yaklaşık dördü özdeş veya monozigot ikizlerdir. Özdeş ikizler tek bir spermin tek bir yumurtayı döllemesi ve ardından ikiye bölünmesiyle aynı DNA’ya sahip iki zigot meydana gelmesiyle oluşur. birçok insanın onları ilginç, sinir bozucu, hatta korkutucu bulmasının nedeni esasen ikizlerin kendisinden ziyade genel insan psikolojisi hakkında bilgi veriyor.
Manchester Metropolitan Üniversitesi’nden Gotik edebiyat uzmanı Xavier Aldana Reyes, The Conversation adlı kitabında ikizlerden bahsediyor ve kurgusal ikizleri potansiyel olarak bu kadar korkutucu yapan şeyin bir kısmının tekrarlanmaları olduğunu söylüyor. Bunu, psikolojinin tuhaflık tanımına bağlıyor; bu tanımda tanıdık olan bir şey yabancı hale geliyor ve bu nedenle rahatsız edici veya ürkütücü oluyor. Sigmund Freud’un 1919 tarihli bu terim üzerine yazdığı makaleye göre, tekinsizlik aynı şeyin tekrarından kaynaklanabilir. The Shining’in Grady ikizlerinin, uyumlu bebek mavisi elbiseleri ve beyaz çoraplarıyla oynadıkları bir şey bu. Reyes, “benzersiz, bireysel olması gereken bir şeyin diğeriyle bir uyum bulmasının” ürkütücü olduğunu söylüyor. Bu, kısmen, aynaların bizi bu kadar korkutmasının da nedeni.
Reyes, 20. yüzyılın başlarında Freud bilinçaltının modern anlayışını ve bununla birlikte “insanların her zaman kendilerini, eylemlerini ve düşüncelerini tam olarak kontrol edemedikleri endişesini” devrim niteliğinde değiştirdi diyor. Bu korku, 19. yüzyıl Gotik doppelgänger klişesinde kendini gösterdi; bir kişinin bazen kötü ya da hayalet gibi olan, sokaklarda dolaşan ve paralel bir hayat süren ikizi.
Reyes, Gotik edebiyatta ikiz “karanlık benlik ya da gölge benliktir. Normatif, sosyalleşmiş kişinin olmadığı her şeyin kişileştirilmiş halidir. Eğer medeni olmamız gerekiyorsa, eğer iyi olmamız gerekiyorsa, eğer dikkatli olmamız gerekiyorsa, o zaman ikizi bencil, şiddet yanlısı, bastırılmamış taraftır” diyor. Robert Louis Stevenson’ın Dr. Jekyll ve Mr. Hyde‘ı ya da Fyodor Dostoyevski’nin The Double‘ındaki Yakov Petrovich Golyadkin gibi klasik karakterler bu kavramla oynar. Her iki hikayede de bir ikiz (her zaman ikiz değil) bir kişinin hayatında ve benlik duygusunda tahribat yaratır.
Blackburn College’dan edebiyat bilgini ve The Spectacle of Twins in American Literature and Popular Culture kitabının yazarı Karen Dillon, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında ikizlerin, özellikle özdeş ikizlerin yeni şekillerde halkın karşısına çıktığını söylüyor. Birçok bilimsel çalışmada ikizler denek haline geldi. İkiz çalışmaları, Amerikan öjeni hareketiyle paralel olarak ortaya çıktı ve Nazi doktor Josef Mengele tarafından korkunç boyutlara götürüldü. Dillon “Her büyük öjeni ders kitabında ikizler hakkında bölümler vardır” diyor. İkizlere olan bu ilgi ve üzerlerinde yapılan deneyler onları genellikle ötekileştirme, kendi insanlıklarından uzaklaştırma etkisine sahipti. Onlar tam olarak insan değillerdi, test denekleriydiler; ayrıca merak nesneleriydiler, hatta özellikle yapışık ikizler (hepsi monozigottur) ancak gösteriler için cazipti.
Dillon “Bana göre, ikizlerin bu iki paralel öyküsü, ikizlik hakkındaki tüm popüler anlayışlarımızı şekillendiriyor: ikizler ucube, ikizler eşsiz ve tuhaf” diyor.
Korku türü uzun zamandır bu kalıpları yeniden karıştırıyor ve yeniden işliyor. En yaygın olanlardan biri iyi ikiz/kötü ikiz ikiliği. Dillon “İkizlerin ince farklılıkları mutlu/üzgün, iyi/kötü, Jekyll/Hyde okuması yaratıyor” diye yazıyor. İkizde olduğu gibi, iyi/kötü ikizler “aynı bireyin iki farklı tarafını” temsil ediyor.
Dillon ikizlerden birinin neden iyi, diğerinin neden kötü olduğunun arkasında genellikle bir açıklama olmadığını söylüyor. “Bir ikizin kötülüğü” hiçbir açıklama olmadan ortaya çıkıyor. İyi/kötü ikiz “ikizler için, elbette, tam olarak aynı ortamda büyüdükleri için, tam olarak aynı şekilde muamele gördükleri için, sadece kötü olarak doğabileceğimizi” öne sürüyor. Bu nedenle kötülük, anlayışın veya açıklamanın ötesinde bir şey.
Filmlerde özdeş ikizler genellikle Gotik edebiyatın ikizlerine benzer şekillerde kullanılır. İkizlerde olduğu gibi “benliğin bölünmüş kavramını” ifade edebilir. Reyes “bütünsel, tutarlı bir benlik diye bir şey yoktur” diye ifade ediyor. Filmlerde bir oyuncu genellikle her iki ikizi birden canlandırır, örneğin Dead Ringers‘daki Jeremy Irons veya Brian De Palma’nın 1972 yapımı Sisters’ındaki Margot Kidder. Reyes aynı oyuncunun kullanılmasının “romanların yalnızca hayal gücünüzle yeniden yaratmayı umabileceği görsel tuhaflığın bir biçimini yarattığını” söylüyor. Özdeş ikizler filmde bölünmüş benliğin görsel bir kısaltması haline gelir: kötü benlik ve iyi benlik.
Dillon ise bir diğer yaygın klişenin “ikizlerin ürpertici yakınlığı” olduğunu yazıyor. İkizlerin “dar görüşlülüğü”, “birbirleri için bütün bir dünya olabilen iki kişi” hissinden kaynaklanıyor. Popüler kültürdeki ikizler genellikle psişik olarak iletişim kurarlar veya kendi aralarında geliştirdikleri özel bir dile sahiptir veya hiç iletişim kurmaları gerekmez. O kadar içe kapanık görünürler ki kimse bu ilişkide gedik açamaz.”
Dillon bu kalıpların 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmasından bu yana “dikkat çekici derecede istikrarlı” olduğunu söylüyor ve özdeş ikizlerin hala nüfusun küçük bir alt kümesi, yaklaşık %0,5’i olması nedeniyle, bu kalıpları büyük ölçüde yeniden şekillendiremediklerini ifade ediyor. Hatta bazı ikizler bunları benimsiyor. Louise ve Lisa Burns (diğer adıyla Grady kardeşler) 40 yıldan fazla bir süre sonra Cosmopolitan’a “Doğal olarak ürkütücüyüz” dedi. İkizler ayrıca bilimsel araştırmaların temel unsurlarından biri olmaya devam ediyor. NASA, 2019’da astronotlar ve özdeş ikiz kardeşler Mark (şimdi Arizona’dan Senatör) ve Scott Kelly üzerinde uzun vadeli uzay seyahatinin insan vücudu üzerindeki etkilerini belirlemek için ünlü bir çalışma yürüttü.
Ohio, Twinsburg’daki geleneksel İkizler Günü Festivali’nde, birçok ikiz çifti dünyadaki en büyük ikiz ve çoklu doğum buluşmasının bir parçası olarak bilerek aynı şekilde giyinir. Dillon “Böyle bir festival, kimliklerinin bir özelliği olarak ikizliklerine çok yatırım yapan belirli bir ikiz alt kümesini bir araya getiriyor” diyor. “Bu festival bir ‘ucube gösterisi’ gösterisinin tüm unsurlarını tekrarlıyor. Festivalde en çok benzeyen, en az benzeyen, en iyi kostüm yarışmaları var.Daha da ötesi festivalin ülke çapındaki üniversitelerden ve şirketlerden araştırmacıların geldiği ve ikizlerin araştırma konusu olmak için kaydolabildiği bir araştırma alanı bulunuyor.
İkiz klişeleri o kadar yerleşik ki kendisi de özdeş bir ikiz olan Dillon popüler kültürde ikizlerle her karşılaştığında ‘Aman Tanrım, ikizlerin sürekli aynı temsili’ diye düşündüğünü hatırlıyor. Büyürken bu klişelerin çoğu arkadaşlarının ve ailesinin onu ve kız kardeşini nasıl gördüğünü etkiliyordu.
“Her seferinde biri bize ‘Hiç sınıf değiştirip öğretmeninizi kandırıyor musunuz? Birbirinizin düşüncelerini okuyabiliyor musunuz?’ diye sorduğunda bir kuruşum olsaydı zengin olurdum. Gizli bir dilin var mı? Hatta ‘Karen mısın yoksa Carol mı? Oh, gerçekten önemli değil’ diyen amcalarım bile vardı. Açıkçası ruh sağlığınız altüst oluyor.”
Dillon’a göre ikiz olarak büyümek benzersiz bir sosyal bağlam ve bu bağlam kendi bireysel kimliğinizi tanımlamanızı zorlaştırabilir. İkiz stereotipleri eğlenceli olabilse de, aynı zamanda bir bedel ödetebilir. Hem Morrell hem de Dillon insanların ikizlere birey olarak davranmasını istiyor. illon “İkizler iki kişidir, sadece aynı rahmi paylaşmış iki bireydir” diyor.
görsel: Stanley Kubrick’in The Shining filminde Lisa ve Louise Burns tarafından canlandırılan Grady kardeşler, popüler kültürün en ikonik ikizleri arasında yer alıyor. TCD/Prod.DB/Alamy Stock Photo