Orijinal Metniyle ve Günümüz Türkçesiyle “Ferdi ve Şürekâsı”

Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.

Ahmet Hamdi Tanpınar

 

 

Halid Ziya’nın “İzmir’de yazılmış büyük romanlarımın sonuncusu” olarak tarihlediği ve “gerçek hayata pek yakın sayfalarla, hele dedemin ve babamın ticarethanesinden, banka âleminden kalmış izlerle dolu” diye nitelediği Ferdi ve Şürekâsı, edebiyatımızda çok fazla örneği olmayan kurum temalı romanlardan biridir. Kitap olarak 1895’te basılan eser, 19. asır sonu İstanbul’una, ticaret hayatına ve toplumsal sınıflara dair geniş ayrıntılarla bezeli. Çarpıcı bir aşk ilişkisinin merkeze alındığıFerdi ve Şürekâsı’nda Halid Ziya, edebî dehasını bir kez daha göstererek romantik zengin-fakir eşleşmesine bambaşka bir açıdan bakıyor.

 Ferdi ve Şürekâsı ilk olarak 1892 yılında Hizmet gazetesinde tefrika edilmiş, 1895 yılında ise İstanbul’da, Nişan Berberyan Matbaası’nda, Kitapçı Arakel tarafından kitap halinde basılmıştır. Eserin, 1945 yılında Hilmi Matbaası tarafından Latin harfleriyle yayımlanan sadeleştirmesi mevcuttur. Ayrıca Mehmet Rauf tarafından üç perdelik piyes haline getirilen eser, Mehasin dergisinin Ekim 1908 tarihli nüshasında yayımlanmıştır.

 Ferdi ve Şürekâsı hem açıklamalı orijinal metin olarak hem de günümüz Türkçesiyle yayınlanıyor.

Yazarın 1945’te elden geçirdiği roman,  ilk baskılarıyla karşılaştırıldı ve özgün diline en az dokunuşla günümüz Türkçesine uyarlandı.

HALİD ZİYA UŞAKLIGİL

HALİD ZİYA UŞAKLIGİL, 1865’te İstanbul’da doğdu. Aslen Uşaklı olan ailesi daha sonra İzmir’e yerleşmiştir. 1878’de İstanbul’dan İzmir’e ta­şı­nan Halid Ziya, bu şehirde eğitimine devam etmiş, Fransızca ve İtalyanca öğrenmiştir. Bir yandan Türkçe edebiyatta kendini geliş- tirirken bir yan­dan da Fransızcadan yaptığı çevirileri yayımlatma fırsatı buldu. Kitap olarak yayımlanan ilk çevirisi Jean Racine’in Le Thébaide adlı eseridir. Bir şiiri Muallim Naci’den sert bir eleştiri alınca şiirden uzaklaştı ve nesre yoğunlaştı. 1884’te İzmir’de arkadaşlarıyla Nevruz gazetesini çıkardı. Bir süre İstanbul’da yaşadıktan sonra tekrar İzmir’e dönüp Hizmet ve Ahenk gazetelerini kurdu. Sefile romanı ilk sayıdan itibaren Hizmet’te yayımlandı. Sefile’yi Nemide izledi. 1893’te tekrar İstanbul’a yerleşen Halid Ziya, 1896’da Mai ve Siyah’ın tefrikasıyla Servet-i Fünun’a katıldı. Ardından Aşk-ı Memnu geldi. Kırık Hayatlar’ın tefrikası bitmemişken istibdat idaresinin baskılarına dayanamayarak yazmayı bıraktı. 1908’e kadar ara verdiği yazı hayatına Sabah’ın başyazarı olarak döndü ve bu gazetede Nesl-i Ahir’in tefrikasına başladı. V. Mehmed’in tahta çıkmasından sonra İttihat ve Terakki idaresi tarafından mabeyin başkâ­tipliğine atandı. Bu göreve dört yıl devam etti. 1915’te Almanya’ya gönderildi. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1906’dan beri yaşadığı Yeşilköy’deki köşküne çekildi ve eski eserlerinin dilini sadeleştirerek yeni baskılarını hazırlamaya başladı. 1937’de oğlu Vedat’ın intiharıyla büyük bir yıkım yaşadı. 1945 yılında Yeşilköy’de öldü.

What's your reaction?