Mülteci Değil Önce Sanatçı
Bant Mag.’in girişimi, Prince Klaus Fonu desteği ve arthere İstanbul işbirliğiyle hayata geçen Mevsimler sergi dizisinin üçüncü faslında da Ali Omar ve Mert Tugen’in portre çalışmaları yer alıyor.
Bant Mag.’in girişimi, Prince Klaus Fonu desteği ve arthere İstanbul işbirliğiyle hayata geçen Mevsimler sergi dizisinin üçüncü faslında da Ali Omar ve Mert Tugen’in portre çalışmaları yer alıyor. Bir Türkiye’den, bir Suriye’den sanatçıyı ortak bir sergide buluşturan Mevsimler projesi daha önce Hare Sürel ile Imad Habbab’ı ve Sedat Girgin ile Toufic Hamidi’yi bir araya getirmişti. Bant Mag. mekanında 8 Kasım’a kadar görebileceğiniz üçüncü fasıl vesilesiyle sanatçılar Ali Omar ve Mert Tugen’le üretimleri üzerine, arthere’ın çalışmaları üzerine de ekipten Saliha Yavuz’la konuştuk.
2015 yılında Türkiye’ye gelen Ali Omar, Şam’da Güzel Sanatlar Fakültesi’nin resim bölümünde eğitimini tamamlamış. Savaştan önce Suriye’de önemli bir sanat yaşamı olduğunu belirten Omar henüz mezun olmadan Avrupa galerilerinde ve Suriye’deki Opera Salonu gibi kurumlarda resimlerini sergilemiş, hatta alıcıları da olmuş. Omar Türkiye’dekine benzer şekilde 2004-2005 yıllarında Suriye sanat sahnesinin yükselişe geçtiğini de vurguluyor.
Ali Omar, İstanbul’a geldiğinde Balat’ta kendi atölyesinde çalışmalarına devam ediyor, hatta bir galeride solo sergi de açıyor. Ancak tek başına çalışarak diğer sanatçılarla ve İstanbul sanat çevresiyle iletişime geçemediğini fark ediyor ve arthere’dan Omar Berakdar’ın da çağrısıyla atölyesini arthere’a taşıyor. Açık atölye alanında diğer sanatçılarla birlikte üretmenin, birbirlerine tavsiyelerde bulunmanın, işleri üzerine konuşmanın önemli olduğunu vurguluyor Ali Omar. Mevsimler sergi dizisine katılmasına da arthere vesile oluyor.
Ali Omar üniversitede resim ve heykel çalışmaları yapmış. İstanbul sanat ortamında ilgisini en çok çeken şey de çağdaş sanatın ağırlıkta olması. Klasik batı resim geleneği eğitimi aldığını belirten Omar, Türkiye’de yaşadığı dil problemi nedeniyle buradaki sanat ortamı ile çok da ilişki kuramadığını ekliyor. “Bir şey yapmak istersem, o şeyin derinlerine inmek istiyorum, tam anlamıyla anlamak istiyorum. Buradaki video çalışmalarını, enstalasyonları, kısa filmleri anlıyorum ama resim ve heykel benim alanım” diyerek resim ve heykel alanlarında devam edeceğini belirtiyor. İstanbul’da bir kişisel sergi açmış ve Mevsimler projesine katılmış olmasına rağmen buradaki Suriyeli sanatçılarla daha etkili çalışmalar yapılması gerektiğini vurguluyor.
arthere Suriyeli fotoğrafçı Omar Berakdar tarafından kurulmuş, öncelikle çalışma alanı bulamayan Suriyeli mülteci sanatçılar olmak üzere herkese açık bir “hub”. Bir galeriden ziyade bir ajans / menajer mantığı ile sanatçılarla çalışan, destekleyen, birlikte projeler üretmesine, sanat üzerine konuşmasına ve satış yapmasına olanak sağlayan bir platform. Yeldeğirmeni’ndeki mekanlarında giderleri karşılamak üzere açılmış bir kafe, açık atölye alanları ve fotoğrafçılar için karanlık oda bulunuyor. arthere ekibinden Saliha Yavuz, “Sanatçılar arasında iletişimi sağlayacak, birlikte üretilip tüketmek üzere bir platform olma amacımız var. arthere’ın sanatçıların buluşma noktası, paylaşımın ve üretimin olduğu bir yer olmasını istiyor Omar, Clair ve Öykü ile tüm arthere ekibi. ” diyerek çalışmalarını özetliyor.
Röportajımız boyunca Ali Omar’la sanat çalışmaları üzerine konuşan sonra bu aralar popüler olan “Suriyeli mülteci sanatçı” olma konusuna geliyoruz. “Ben resimlerimi Suriye’de de yapabilirim, Türkiye’de de, İran’da da. Sanat bir yere veya kişiye ait bir mesele değil,” diyerek tavrını belli ediyor Omar. Suriyeli mülteci bir sanatçı olmanın onun açısından önemli olmadığını belirten Omar, İstanbul sanat çevresinde sanatını konuşmaktan çok, Suriye üzerine sorular sorulduğundan dem vuruyor.
Bant Mag. ve arthere İstanbul’un Mevsimler serisi daha geniş kapsamlı ve konuşmaların da yapılacağı dördüncü fasıl ile son bulacak. Ancak bu sergiye illüstrasyon çalışmalarıyla katılan Mert Tugen’in de belirttiği gibi Suriye’den buraya gelen sanatçıların üretimleri hepimizin merak konusu. “İki farklı sanatçının tek bir sergide oluşturduğu kontrast hoşuma gitti,” diyor Tugen. Suriyeli sanatçılarla ortak üretim geliştirmek şu sıralar İstanbul sanat hayatına ihtiyacı olan heyecanı verebilir.