Modumuz Yerinde, Duruyoruz Biz Yan Yana, Çöken Sise İnat
Boğaç Gökmen
Bazı etkinlikler moduyla münhasır. Sevgili Hakan Tamar’ın aynı adlı radyo programından doğan MOD gecelerini takip edenler bu mevzuya daha bir hâkim elbette.
Mayıs ayında bile fırtına kopabilen MOD gecelerinde bir aralık akşamının hava tahminini siz okurlara bırakıyorum. Kapıdan içlere uzanan koridorda sert hava koşullarına rağmen kendini modumuzu belirleyecek şarkılara emanet etmek isteyen makul bir kalabalık söz konusu.
MOD geceleri yeni döneminin dördüncü nüshası için Bomonti Bira Fabrikası’nın büyülü atmosferindeki Babylon sahnesinde yerini alıyor müzikseverler. Üç güzide ekip Tuzla, Vicotüco ve Kana Kana bu soğuk havayı ısıtacak nefislikler hazırlamış dinleyiciler için.
Haydi başlıyoruz… Tuzla çıkıyor.
Geçen günlerde dinleyiciyle buluşan üç şarkılık “Büyük Duygular” EP’sine kulak verdiğimiz Yarkın Yorulmaz ve Tolga Mamur’un omuzlarında yükselen ekip, new wave, post-punk, darkwave, psychedelic rock unsurlarını harmanlıyor müziğinde.
Üzerinde hayli retro paltosuyla solist Tolga mikrofon başına pek de yakışıyor. Yeni yayımlanan EP’lerinin ardından bu seyirciyle ilk buluşmaları ve heyecanlı olmaları normal. Büyük ihtimal kariyerlerinde mühim bir yere sahip olacak bu temsil. Daha ilk baştan ruhani bir akış yakalıyorlar. Salona haykırıyor Tolga olabildiğince pes, koyu tonlardan. Efe’nin ellerinden çıkan bas gitar yürüyüşlerinin tuşlulara omuz verdiği, takibi keyifli bir o kadar da dışarıdaki havaya inat ortamı ısıtan, sıcak bir sunum. Davulun sektirmeyen ritimleri ve Yarkın’ın gitar işçiliği de takdiri hak ediyor doğrusu.
Yayımlanmış yayımlanmamış her şeyi çalacağız diyen ekip, dinleyiciyi içine çeken sunuma, grubu beslediğini söyledikleri ve layığıyla çaldıkları Büyük Ev Ablukada’dan “Hoşçakal”ı da ekliyor. Giderek açılan sahne hakimiyetiyle şarkıcı Tolga’nın zaman zaman diz çöküp ya da ayağıyla sahneyi dövdüğü anlar bu yanıyla da Kızılderili, şaman dansına dönüşüyor. Brutal’den scream’e uzanan Tolga’nın davudi sesinin kulaklarda yer ettiği, aritmetiğinin ruha büründüğü sürükleyici şarkılar bunlar. “Bir daha” isteklerinin bir sonraki konsere taşındığı grubun belli ki söyleyeceği ve dinleyiciye göstereceği daha çok şey var. Takipte kalacağız Tuzla’yı.
Ardından Vicotüco vakti.
Sinanılmaz ve Mert Avcı’nın hayat verdiği grup sahnede, “Hava çok soğuk neden geldiniz lan” diyor Sinanılmaz. Kendi üzerindeki damalı yelek ile Mert’in karo damalı pantolonu örtüşüyor. Kendilerine özgü mizahi lisanın enerjik ritmik tansiyona eşlik ettiği sevilesi şarkılar bütünü Vicotüco’nun üretimleri. İğneyi de çuvaldızı da doğru kullanıyor, nakış gibi işliyorlar anlatacaklarını sözlerinde. “Bütün aktivistler yanıldı / Dünya kurtarılmak istemiyor belki de.” Neyden bahsetsek dedikleri anlara doğaçlama hissi yaratan uçuşmaya meyilli ferah, renkli ve hacimli düzenlemeler eşlik ediyor. “Kendimi Tanrı sandım / senden farkım yok / her şeyi yanlış yaptım / geriye dönüş yok.”
“Bilmiyorum yoktu bir neden / Bir gün beni görürsen eğer söyleme / Her şey böyle güzel” diyor son yayımlanan şarkıları. Parodi içinde parodi herkesi avucunun içine alan hınzır, davetkar bir aktarım. Bazen mikrofon başındaki ikilinin karşılıklı replik atışmaları ince işlemelere sahip Gorillazvari altyapılara tam kıvamında kuruluyor. Sahnenin her noktasını kullandıkları canlılıkları da neredeyse kabare geleneğine göz kırpıyor. Deneysel ve her türlü oyuna açık keyfinin kahyası şarkılar bunlar. Mesela kıyafetler hakkında bir şarkıya ne dersiniz. Esasen “üstüne yapışmış renkli pijamasından kurtulmak isteyen bir sosyopatın portresi” Pijama şarkısı. “Herkes beni tanrı sandı / Oysa her şey bir tuzaktı / Uyanınca bu rüyadan / Herkes giymiş bir pijama.” İniş çıkışlı ritmik anlayışların dansa ve kahkahalara çanak tuttuğu haykırma isteği uyandıran şarkılar…
Devamını merakla izleyeceğiz Vicotüco üretimlerinin.
Sırada Türkçe Sözlü Hafif Gotik Müziği icrasıyla Kana Kana var artık.
Işıklar loşlaşıyor ve Mr Crowley introsu izleyiciyi kendini bekleyen gizemli havaya sokmaya yetiyor. Hemen ilk başta söyleyeyim aradan çıksın. Son dönemlerde kendinize yapacağınız iyiliklerden biri de bir Kana Kana konseri ısmarlamak olsun kendinize.
Müzisyen, aranjör ve yapımcı Övünç Dan’ın tek kişilik projesi Kana Kana. 2022’de çıkan “Ölüler Hariç” albümüne tutulduğumuz gibi eylemlerini de sürdürüyor. “Duruyoruz biz yan yana / Çöken sise inat” diyor ve yeni şarkı “Tadı Berbat” ile açılıyor temsil. 70’ler sonundan 80’lere uzanan korku sineması ekolünden, John Carpenter bilhassa da Halloween tekinsizliğinden fırlamış, tam da ihtiyaç duyulan bir başlangıç. Her zaman doğru ve kıvamında kimyasal birlikteliği yakalıyor Kana Kana mutfağı. Yeni şarkı da sanki yıllardır dinlenen bir etki barındırıyor ve “Zor gibi / bırak boyla dibi” diye ekliyor, neden olmasın.
Övünç sırtında Samhain patch olan ceketiyle sahnede. Ona kadim iş birlikçileri gitarda Can Çalışkan ve vurmalılarda Barış Baykan katlıyor. “Düğüm” giriyor hiç de bekletmeden ve tüm salon hep bir ağızdan. “Yarını dünüme / Geceyi gündüzüme / Sakin hayatımı / Koca bir düğüme / Dönüştüren ve hiç / Umursamayan varlık / Aynadaki yüzün / Benziyor yüzüme.” “Ölüler Hariç”e ne demeli, dinleyici ilk andan şarkının içinde. Şarkının bas yürüyüşüyle bir şeyler uyanıyor, kıpırdanıyor, görüntüler titreşiyor. Gitar melodisi synth ezgisinin omuzuna giriyor. Sahne önü salınım yaşarken salon tüm şarkıya hâkim.
Bu güzel havada buraya gelen herkes için güzel bir kış masalı kıvamında “Berlin’de Kış” giriyor. İşte gece tamamen moduna oturuyor. Öyküden sahneler sözlerle birleşip boşlukta belirmeye başlıyor. “Berlin’de kış gibi / Buz tutmuş bir kuş gibi / Silkelen, tutun hayata / Yana yana / Berlin’de kış gibi / Alev yutmuş sarhoş gibi / Saçından tut ve geceyi öp / Kana kana.” Artık art arda gelecek akınlara hazırız. Sırada nefis Dr. Skull yorumu “Yandı Her Şey”, diyecek söz yok, biraz gırtlak tahribatı biraz da zıplamalı bir parkur. Geceyi tutuşturacak tüm bileşenlere sahip.
Barok oda müziği kıvamında tüyleri diken diken eden girişiyle “Her Gün Bir Doz”. Sahne arkasındaki ışıklardan çıkan gölgeler tuğla duvarları yalarken, org nağmeleri giderek dozunu arttırarak kıskıvrak yakalıyor hipnoz halindeki Kana Kana müritlerini. Gitarda Can Çalışkanın solo girizgahı ve tabii ki gecenin bir diğer bekleneni Tarkan’a selam çakan “Kır Zincirlerini” geliyor. “Hissettiğin gibi ol bu gece” diyor, evet tam da öyle. Salona dağınık dağılmış kitlede dans etmeyen kimse yok gibi. Zincirler kırılıyor özenli Kana Kana dokunuşlarıyla. “Adam dünyanın en seksi şarkısını yapmış bize de söylemesi düşüyor” diyor Övünç. O sırada gecenin mimarı Hakan Tamar’a takılıyor gözüm, sanki oynadığı maçta yıldızlaşan çocuğunu seyreder bir gururla izliyor yaşananları.
Sırada yine bir Dr. Skull yorumu “Güneşin Sesi”. Peki “Yalan Lisan”da ortam nasıl olacak dersiniz, boğazlar yırtılırcasına edilen eşlik bir stadyum dolusu kalabalığa eş değer kıvamda. Ufacık bir bis de verilmesin mi? Elbette bir kez daha yeni şarkı “Tadı Berbat”, hem de bir kez daha çöken sise inat. Ve standart veda için bir daha “Düğüm” geliyor, ne de güzel oluyor. “Kapımdan içeri giren / Yüzü yanık, başı yarık varlık / Bana uykumu geri ver / Bak uyumayan tek ikimiz kaldık.” Ama o varlıkla vedalaşmak ne mümkün.
İşte bazı insanlar sayesinde yaşanıyor bazı güzellikler hem de sürekli çöken sise inat. Bize de destek olmak düşüyor. Grup sahneden inerken bu kez göz göze geliyoruz Hakan Tamar ile, işte bunlar değil mi hayatı yaşanır kılan. En derin teşekkürlerle…
MOD gecelerini takibe alıp ortak olmalı bu güzelliklere. Kendini MOD gecelerine emanet edenler bir kez daha haklı çıkıyor, karanlıklar içinden yükselen modumuz yerinde, o zaman bir yenisinde görüşmek üzere.
Ne diyordu şarkıda, “Duruyoruz biz yan yana / Çöken sise inat”
Fotoğraflar: Mete Kaan Özdilek [Instagram: @metekaanozd]