Mad Max yönetmeni George Miller hakkında ilginç gerçekler
George Miller, Mad Max serisinin arkasındaki Avustralyalı yönetmen olmaktan çok daha fazlası.
Distopik aksiyon filmleri yapmanın arasında o aynı zamanda “The Witches of Eastwick”, “Lorenzo’s Oil”, “Babe: Pig in the City” ve “Happy Feet” yöneterek tüm auteurler dünyasının en çeşitli filmografilerinden birine imza attı. Furiosa’nın 24 Mayıs 2024’te vizyona girmesini beklerken işte 3 Mart’ta 79. yaş gününü kutlayan film yapımcısı hakkında bazı gerçekler.
George Miller’ın ikiz bir erkek kardeşi var
Miller, John adında bir çift yumurta ikizi de dahil olmak üzere üç erkek kardeşle büyüdü. Aynı üniversitede tıp okudular ve ikisi de doktor oldu; ancak John bu mesleğe çok daha uzun süre devam etti. George’a göre ikiz kardeşi tıp alanında kariyer yapmaya çok daha uygundu. 2022’de The Guardian’a “Gerçekten mükemmel bir doktor. Bunu kardeşim olduğu için söylemiyorum. Onun kadar iyi bir doktor olamazdım. İyi olurdum. Ama onunla karşılaştırılamazdım” dedi.
Doktor olarak geçirdiği dönem Mad Max’e ilham kaynağı oldu
Miller uzun süre doktorluk yapmadı ama bu alanda geçirdiği kısa süre sinema kariyerini etkiledi. Sidney’deki bir hastanede çalışırken Avustralya’nın araba kültürünün ölümcül sonuçlarına ilk elden tanık oldu. Acil serviste gördüğü araç katliamı, gazın öldürmeye değer kıt bir meta olduğu distopik bir gelecekte geçen Mad Max’e (1979) doğrudan ilham verdi.
Mad Max en kârlı film rekorunu kırdı
Miller ilk uzun metrajlı filmini 350 bin dolarlık bir bütçeyle çekti. Bu bütçe 1979’da bile Hollywood standartlarına göre çok azdı. Miller, Mad Max’in kurgusunu mutfağında tek başına yaparken yapım ortağı Byron Kennedy de seslendirmeyi yaptı. Miller hafta sonları hastanede çalışarak elde ettiği kazancını, fonları bittiğinde bütçeyi desteklemek için kullandı. Bütün bu çabalar işe yaradı; Mad Max, sinemalarda gösterime girdiğinde 100 milyon dolar hasılat yaparak o dönemde vizyona giren en karlı film oldu. Blair Cadısı Projesi’nin 1999’daki rekor kırmasına kadar bu unvanı korudu.
Tek Oscar ödülü hikayesi Fury Road ile olmadı
Miller, kariyerinde yalnızca bir kez evine Oscar heykelciği götürebildi ve bu, çoğu hayranın yönetmenle bağdaştırdığı ilk film değildi. 2007 Akademi Ödülleri’nde dans eden penguen filmi Neşeli Ayaklar En İyi Animasyon ödülünü kazandı. Tek zaferi bu olsa da, 2016’da gişe rekorları kıran Fury Road filmiyle En İyi Film ve En İyi Yönetmen adaylıkları da dahil olmak üzere beş adaylık daha aldı.
Neşeli Ayaklar hala en çok hasılat yapan filmi
Neşeli Ayaklar, Miller’a tek Akademi Ödülünü kazandırmasının yanı sıra gişede de büyük başarı elde etti. 100 milyon dolarlık bir bütçeyle yurt içinde yaklaşık 200 milyon dolar kazandı. Animasyonlu müzikal, Miller’ın bugüne kadarki en yüksek hasılat yapan filmi olmayı sürdürüyor ancak gişe rekorları kıran tek filmi bu değil. Fury Road, 2016 yılında ABD gişesinde 153 milyon doların üzerinde hasılat elde ederek onun en çok kazanan ikinci filmi oldu.
Hollywood ona göre değildi
Mad Max’in başarısının ardından Miller, 1980’lerde Los Angeles’a taşındı. Şehir eğlence endüstrisinin başkentiydi ve Miller’ın burada kendini rahat hissetmemesinin nedenlerinden biri de buydu. Ünlü yönetmen sonrasında Avustralya’ya taşındı ve projelerini ülkesinde çekiyor, gerektiğinde görüntülü görüşmelerle toplantılarını yapıyor. 2022’de The Sydney Morning Herald’a “Yıllardır Los Angeles’a uçağa binmedim” dedi. Miller’in etkileyici performansı ve Avustralya’nın film yapımcılarına sağladığı cömert vergi indirimleri sayesinde Hollywood yöneticilerini kendi yaşam tarzına uyum sağlamaya ikna etmekte hiç sorun yaşamadı.
Miller, Babe’in ortak yazarı oldu
Miller ilk Babe (1995) filmini yönetmedi ancak filmin yapımcılığını üstlendi ve senaryosunu yönetmen Chris Noonan’la birlikte yazdı. Mad Max serisinin ardındaki fikrin konuşan bir domuzla ilgili bir filme pek benzemediğini düşünüyorsanız devam filmine göz atın. Miller, Babe: Pig in the City’yi (1998) yönetmek için geri döndü; bu da neden orijinalde eksik olan pek çok rahatsız edici öğenin yer aldığını açıklıyor.
Miller’ın Mad Max: Fury Road’u yapması on yıllarını aldı
Mad Max: Fury Road geliştirme cehenneminden başarıyla kurtulan projelerin en ünlü örneklerinden biridir. Miller, Mad Max 2 (1981) ve Mad Max Beyond Thunderdome’u (1985) yaptıktan sonra serinin dördüncü filmi için beyin fırtınası yapmaya başladı. Sonunda 1998’de istediği hikayeye ulaştı. 2000’li yılların başında nihayet hazır olduğunda, 11 Eylül, Amerikan dolarının Avustralya doları karşısında çöküşü ve Irak Savaşı da dahil olmak üzere çok sayıda dünya olayı onu ertelemeye mecbur bıraktı. Başrolde Mel Gibson’ın yerini alacak ilk kişi olan Heath Ledger, 2008 yılında aşırı dozda uyuşturucudan öldü.
Yapım nihayet 2010’da başlamaya hazır olduğunda Miller başka bir engelle karşılaştı: Tarihi bir yağmur film çekmeleri gereken kurak Avustralya çölünü yemyeşil bir vahaya dönüştürdü. Yeşilliklerin kurumasını beklerken çekimler bir yıl daha gecikti. Sorun devam ettiğinden Miller daha fazla gecikmeyi önlemek için tüm prodüksiyonu Namibya’ya taşımaya karar verdi. Tüm bu bekleyişler, Fury Road’un Miller’ın kariyerindeki en büyük kritik ve mali başarılardan biri haline gelmesiyle meyvesini verdi.
Miller, Furiosa’nın cast’ını Skype üzerinden yaptı
Furiosa da bir önceki film gibi uğursuz etkilerle karşılaştı. COVID-19 salgını dünya çapında endüstrileri durma noktasına getirdiğinde filmin ön prodüksiyonu devam etmekteydi. Ancak Miller dördüncü Mad Max filmini çekerken dersini almıştı. Projeyi ilerletmeye karar verdi ve Mart 2020’de Skype üzerinden seçmeler yaptı. Çekimler 2022’de başladı ve vizyon tarihi Haziran 2023 olarak belirlendi. Sonunda bu tarih ertelendi ve birkaç aksaklığın ardından Furiosa’nın 24 Mayıs 2024’te vizyona girmesi planlanıyor. Her şey dikkate alındığında, Mad Max filmleri arasında dokuz yıl var.
GÖRSEL: Stephane Cardinale – Corbis/GettyImages
mentalfloss