Lewis Mumford’un başyapıtlarından biri olan Teknoloji ve Uygarlık yeni çevirisiyle okurlarla buluştu

Ayrıntı Yayınları, kent planlamasından kültür ve sanat tarihine, teknolojiden toplumsal eleştiriye uzanan geniş bir çalışma alanına hâkim Amerikalı düşünür Lewis Mumford’un başyapıtlarından biri olan Teknoloji ve Uygarlık’ı yeni çevirisiyle okurlarla buluşturdu! Tüm dünyada çok takdir gören son derece kapsamlı çalışmasında Mumford, çığır açıcı yaklaşımıyla, uygarlığın en başından, ilk icatlardan bu yana her alandaki teknolojik gelişmelerin insanlığı ve gündelik yaşantımızı nasıl etkilediğini ve ortaya çıkardığı toplumsal sınıfları benzersiz bir netlikle anlatıyor. Teknoloji ve Uygarlık, okuru kendi modern varoluşunun gerçeklerini, kökenlerini, çelişkilerini, yanlışlarını, doğrularını ve teknolojiyle ilişkisini irdelemeye davet ediyor.

Edebiyat eleştirisi, Amerikan araştırmaları, kentler tarihi, mimarlık, uygarlık ve teknolojinin yanı sıra bölge planlaması, çevrecilik ve Amerika’da toplum­sal yaşam da dahil olmak üzere çok farklı konularda yapıtlar veren Lewis Mumford’un, Tarih Boyunca Kent adlı kitabının ardından Teknoloji ve Uygarlık adlı çalışması da Ayrıntı Yayınları’nın Ağır Kitaplar Dizisi’nde yerini aldı. Teknoloji ve Uygarlık’ı İngilizceden dilimize Aydın Çavdar çevirdi.

Teknolojik değişimin insani boyutlarını inceleyen herhangi bir araştırmacı eninde sonunda Lewis Mumford‘la karşılaşacaktır. Mumford, konuyla ilgili çığır açıcı, ileri görüşlü yaklaşımlarıyla, modern materyal kültürün merkezindeki temel inanışlar ve etik ikilemler üzerinde düşünmemize yardımcı olacak geniş bir entelektüel kaynak sunar. Bu konudaki kitaplarından ilki olan Teknoloji ve Uygarlık, yirminci yüzyılın başlarındaki akademik geleneklere açıkça meydan okumuş ve teknoloji merkezli yaşamın doğurduğu beklentiler hakkında onlarca yıldır süren canlı tartışmalara zemin hazırlamıştır.

Mumford bizi her biri paradigma niteliğinde bir dizi büyüleyici bölümden geçirirken makineye dair “büyük anlatıyı” sunar. Makineyi, teknolojiyi, teknolojinin insan ruhu üzerindeki etkisini, yarattığı insan tipini, ortaya çıkardığı toplumsal sınıfları, bu sınıfların birbiriyle ilişkisini belki de eşi benzeri görülmemiş bir netlikle gözler önüne serer.

Teknoloji ve Uygarlık, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Bilgi için:            ayrintiyayingrubu.com

                            instagram.com/ayrintiyayinlari

                            twitter.com/AYRINTIYAYINEVI

                            facebook.com/ayrintiyayinevi

LEWIS MUMFORD HAKKINDA

Edebiyat eleştirisi, Amerikan araştırmaları, kentler tarihi, mimarlık, uygarlık ve teknolojinin yanı sıra bölge planlaması, çevrecilik ve Amerika’da toplum­sal yaşam da dahil olmak üzere çok farklı konularda yapıtlar veren Lewis Mumford, XX. yüzyılın en özgün seslerinden biriydi. Malcolm Cowley onu “büyük hümanistlerin sonuncusu” olarak nitelemişti.

Lewis Mumford, 1895’te Flushing, New York’ta doğdu. City College of New York’ta ve New School for Social Research’te okudu. Ancak tüberküloza yakalandığından eğitimini tamamlayamadı. Bilimsel yapıtlarının kapsamı göz önüne alınırsa, üniversite diplomasının olmaması daha da ilginçtir.

Mumford, 1919’da etkili modernist edebiyat dergisi The Dial’ın editörlerinden biri oldu. İlk kitabı The Story of Utopias 1922’de, otobiyografisi olan son kitabi Sketches from Life ise altmış yıl sonra, 1982’de yayımlandı. Mumford kendisini bir bilim adamı, tarihçi ya da filozoftan ziyade yazar olarak tanımlamayı tercih etti. Eserlerinin geniş kapsamı, aralarında yazarların, ressamların, kent planla­macıların, mimarların, felsefecilerin, tarihçilerin ve arkeologların bulunduğu, çok farklı meşguliyetleri olan insanlarla temas kurmasını sağladı.

New Yorker dergisine otuz yılı aşkın bir süremimarlık yazıları yazan Mumford, teknoloji toplumunun yöresel kültürle uyumsağlaması gerektiğini savundu. En önemli yapıtlarından biri olan The City in History’de (Tarih Boyunca Kent, Çev. Gürol Koca, Tamer Tosun, Ayrıntı Yayınları, 1961) kentin tarih boyunca insan uygarlığında oynadığı rolü inceledi. Bu kitap 1961’de Ulusal Kitap Ödülü’ne, 1964’te de Amerikan Özgürlük Madalyası’na değer görüldü. Mumford The Myth of the Machine’de(1967-1970, 2 cilt; Makina Efsanesi, Çev. Fırat Oruç, İnsan Yayınları,1996) teknolojinin insanlığın gelişmesindeki rolünü, tarihsel bir bakış vekeskin bir eleştirel yaklaşımla değerlendirdi. Edebiyat eleştirisi alanındaki ilk yapıtları ise çağdaş Amerikan edebiyatı eleştirisi üzerinde kalıcı bir etki bıraktı.

Kent konusuna ilgi duyması 1915’tePatrick Geddes’le karşılaşmasıyla başladı ve bu ilgi bölgesel ölçekli kent planlaması hareketlerine aktif katılımlarıyla daha da arttı. Regional Planning Association of America’nın [Amerika Bölge Planlaması Birliği] kurucuları arasında bulunan Mumford, kent planlaması konusundaki günümüz ortodoks anlayışı sorgulayan bir dizi raporun hazır­lanmasına katkıda bulundu. Bu hareketin öncü fikirleri The Culture of Cities (1938) adlı kitabında toplanmıştır. Mimar veya kent planlamacısı olmamasına rağmen mimarlıkla ve şehircilikle ilgili kitapları ve makaleleri İngilizce konu­şulan ülkelerdeki önde gelen mimari ve planlama enstitülerine fahri üyelik hakkı kazanmasını sağladı. Howard Madalyası, Kent Planlaması Enstitüsü Altın Madalyası ve R.I.B.A. Kraliyet Altın Madalyası sahibidir.

1938’de Amerika’nın İkinci DünyaSavaşı’na katılmasına karşı çıktı. 1944’te bu savaşta oğlunu kaybetti. Daha1946’da nükleer silahlara karşı çıkmıştı. Ocak 1990’da yaşama veda eden Mumford, Büyük Britanya İmparatorluğu Şövalyesi unvanını da almıştı.

Diğer önemli yapıtları: Sticksand Stones (1924), The Golden Day (1926), Herman Melville: A Study of His Life and Vision (1929), The Brown Decades: A Study of theArts in America, 1865-1895 (1931), The Highway and the City (1963), TheUrban Prospect (1968), My Work and Days: A Personal Chronicle(1979).

“Renewal of Life” dizisi: Technicsand Civilization (1934), The Culture of Cities (1938), TheCondition of Man (1944), The Conduct of Life (1951).

What's your reaction?