KRANK Art Gallery Erdal Ateş’in solo sergisi “Yer(siz) Yurt(suz)”a ev sahipliği yapıyor

KRANK Art Gallery, sanatçı Erdal Ateş’in Şubat ayında Ankara Fransız Kültür Merkezinde gerçekleştirdiği “Deleuze: Yer(siz) Yurt(suz)” sergisinden yola çıkarak oluşturduğu yeni solo sergisi “Yer(siz) – Yurt(suz)”a, 15 Kasım- 14 Aralık tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor.

Yer(siz) Yurt(suz),  kavramsal bağlamlı sergi projesinin çıkış noktası “yaratıcı Deleuze”ün kavram coğrafyasında görsel anlamda bir yüzey arkeolojisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir anlamda sanatçının, Deleuze metinlerinden hareketle görsel imgeler, anlatılar inşa etme denemesi de denilebilir.

Çevreyi var eden şeyleri doğrudan deneyimleyemeyen, bunları kendi gerçekliklerinden bağımsız sistemlerle kavramaya, yönlendirmeye ve düzenlemeye çalışan modern insan, çevrenin özgül karakterini, farklılıklarını, zaman içerisinde kültür yoluyla edinilen iletişimsel gücünü yok etmektedir. Bu durumda yersizleşme, yerleri yer yapan niteliklerin giderek azaldığı, insanın çevresine bakarak nerede, hangi kültürel yapıya, tarihsel sürece göre oluşmuş bir çevre içerisinde olduğunu anlayamadığı, buna bağlı olarak aidiyet, kimlik, özgül deneyim vb. sorunlarla karşılaştığı süreç olarak karşımıza çıkar.

Deleuze ve Guattari’nin yersizyurtsuzlaştırma kavramsallaştırmasına göre, salt bireyle ilgilenen kapitalizm, kilise, aile, okul ve düşünülebilecek her türden toprağa bağlı grubun toplumsal düzenleme yoluyla dağıtılması ya da “yurtsuzlaştırılması” amacı gütmektedir ve özü gereği şizofrenik bir dizgedir. Kapitalizm; işleyebilmek, kendi varlığını sürdürebilmek için bir takım toplumsal gruplaşmalara gereksinim duymaktadır. Bu nedenle yeni aile, devlet gibi gruplaşma biçimlerine, yani bir takım yeni toplumsallaşmaların yeniden gövdelenmesine, yer yurt edinmesine belli ölçüde izin vermektedir. Bütün bu olaylar aynı anda ve hep birlikte olmaktadırlar. Dolayısıyla yersizleşme sonu olan bir süreç değildir. Bu oluş hali farklı bir dinamik akış yaratır. Kişisel ve kolektif kimlik arayışları, insanların ve grupların kendi varlıklarını ortaya koyma ihtiyaçları, küresellik – yerellik tartışmaları (milliyetçilik, etnik ve marjinal grupların kimlik kazanma arayışları) ve evrensellik – özgüllük (bireysellik) tartışmaları bu kapsamda değerlendirilebilir. Bütün bu eğilimler, aynı zamanda mekânsallaşmış bir ‘ötekiliğin’ serpilip gelişebilmesi açısından sayısız olanak da sunmaktadır. Bu noktada yersizleşme, taraf olunması gereken bir süreç olmaktan çok, farkındalıkların arttırılması yolunda iş gören bir düşünsel aygıt, fiziksel gerçeklikte yerlerin yeniden üretiminde bilinçle yönetilmesi gereken bir ara evre olarak kavramsallaştırıldığında anlam kazanmaktadır.

Bu ara evreyi taraf olmadan gözlemleyen sanatçı Erdal Ateş, eserleriyle, yeri anlamak, yeri üretmek için çıkılan yolu, her yerde tekrar edilebilir, her zamana ait olabilir ya da hiçbir zamana ait olamaz imgelerle ifade etmek istemiştir.

Sanatçı, Deleuze metinlerinden yaptığı serigrafilerle imajların  anlatı üzerine kurduğu hakimiyete gönderme yapmaktadır. Yazılı kültürün yerini yüzeysel ve anlık sunumlara dayalı bir görsel kültür almaktadır. Günümüz medyasında, estetik baskın bir konuma gelmekte ve izleyici imaj fazlalığının serbest oyunu tarafından baştan çıkarılmaktadır.

Modernleşme sürecinin sarsıntılı gelişimi ile geleneksel sabit kimliklerin yerini çok daha belirsiz ve akışkan kimlikler almaktadır.  Erdal Ateş, renkli led ışıklarla gerçekleştirdiği yerleştirmesinde, buluntu fortoğrafları kimliklerinden arındırarak kimlik fikrinin kendisini söylencesel bir yapım haline getirmektedir.

“Yer(siz) Yurt(suz) sergisi, kavramı içinde barındıran yersizyurtsuzlaşma çizgisini iki-kutupluluk gerçeğinde ele almaktadır. Bir yönüyle yersizyurtsuzlaşan kaçış çizgisi her an kırılıp geriye doğru ana-babaya, eve, toprağa, milliyete, cemaaate her an dönme tehlikesini taşır. Deleuze’e göre bir de olumlanan  yersizyurtsuzlaşma çizgisi vardır ki kopan, fragmantal, parçalı bu çizgi sürekli oluş içinde, bizi, daha ileriye doğru taşıma yeğinliğine sahiptir.

ERDAL ATEŞ

1971 yılında Ankara’da doğdu. Sosyoloji eğitiminden sonra Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı’nda yüksek lisans yaptı.

Boya resimin dışında, video projeksiyon, enstalasyon, fotoğraf ve nesne-ışık düzenlemeleri, çalışma alanlarını oluşturmaktadır. 

Çalışmalarını Ankara’daki atölyesinde sürdürmektedir.

Öne çıkan çalışmaları arasında; Tophane-i Amire Kültür Merkezi solo sergisi (2015),  2012 Berlin Bienali, 2013 Colony 13 Cardigan, İngiltere

What's your reaction?