Kısa hikaye uyarlamaları roman uyarlamalarından daha mı oluyor? Stephen King’in 1980 tarihli kısa öyküsünden aynı adla uyarlanan filmin vizyona girmesinden önce kısa hikayelerden uyarlanan filmlerin en iyilerinde 10 tanesine göz atalım. King’in kısa öykülerinin (toplamda yaklaşık 200) sayısız uyarlamaya dönüşmesi bile kısa öykülerin harika filmlere dönüşebileceğinin kanıtıdır.
Bringing Up Baby (1938)
Yönetmen: Howard Hawks
Senarist: Dudley Nichols
Oyuncular: Cary Grant, Katharine Hepburn, Charles Ruggles

Hagar Wilde’ın Collier’s Magazine’deki kısa öyküsünden Dudley Nichols’ın yardımıyla uyarladığı hikâye, paleontolog Grant’in canlandırdığı karakter ile Katharine Hepburn’ün canlandırdığı öngörülemez mirasçının çeşitli belalara bulaşmasını konu alıyor. David Huxley yumuşak huylu kendi halinde bir paleoantologdur. Ancak işi stresli bir hal almıştır. Bir brontozorus iskeleti tamamlamaya çalışıyordur fakat bir adet kemik eksiktir. Bir yandan sevgilisi Alice ile epeydir uzattığı birlikteliğini artık evlilikle noktalamak istemektedir. Öte yandan da müzeye 1 milyon dolar bağış yapması için Elizabeth Random’ıetkilemesi gerekmektedir.Bir gün katıldığı bir golf dersinde de Susan Vance adında bir kadınla tanışır. Susan özgür ruhlu ve canlı bir kadındır, tavırlarıyla David’in dikkatini çekmeye başlar. Bu sırada Susan’a Brezilya’dan ağabeyi Mark Baby adını verdikleri bir leopar gönderir. Onu teyzesi Elizabeth Random’a vermesi gerekir! David’i de zoolog zanneden Susan ondan çok hoşlanmıştır ve evleneceğini duyunca onu alıkoymak için elinden geleni yapar ve işler karışır.
The Fallen Idol (1948)
Yönetmen: Carol Reed |
Senarist: Graham Greene
Oyuncular: Ralph Richardson, Jack Hawkins, Michèle Morgan

Babası Londra büyükelçisi olan küçük Phillipe, ailesinin sürekli meşgul olması nedeniyle zamanını çoğunu babasının kahyası Baines’ın yanında geçirir. Onun gözünde dünyanın en güvenilir insanı olan Baines, uzun zaman önce Phillipe’in idolü haline gelmiştir. Baines ise ruhsuz bir evliliğin pençesindedir ve bir gün gerçekten aşık olabilmenin hayallerini kurmaktadır. Bir gün kıskançlık nedeniyle tartıştıkları sırada Baines’ın karısı merdivenlerden düşer, polislere göre olayın en büyük şüphelisi Baines’tır. Olay anını gördüğünü ifade eden Phillipe, kahramanını bu suçlamadan kurtarabilmek için ifade vermeye gider. Ancak iyi niyeti, işleri daha da karıştıracaktır. Graham Greene’in öyküsünden uyarlandı.
Rashomon (1950)
Yönetmen: Akira Kurosawa
Oyuncular: Toshirô Mifune, Masayuki Mori, Machiko Kyô

İnsanoğlunun zaafları üzerine kurulmuş bu psikolojik dramda, 12. yüzyıl Japonyasında karısıyla birlikte ormandan geçmekte olan bir samuray, bir haydutun saldırısına uğrar ve öldürülür, karısı ise tecavüze uğrar. Haydut yakalanır ancak onun ifadesi ile kadınınki taban tabana zıttır. Ryunosuke Akutagawa’nın ilk olarak 1922’de basılan ‘In a Grove’ hikayesinden uyarlandı.
The Fly (1958)
Yönetmen: Kurt Neumann |
Senarist: James Clavell, George Langelaan
Oyuncular: David Hedison, Patricia Owens, Vincent Price

Andre Delambre, maddeyi parçalarına ayırıp başka bir yere taşıma, yani kısaca ışınlanma üzerine çalışan bir bilim adamıdır. Geliştirdiği cihaz nesneleri taşımaya başladığında, sonucu bir de canlı üzerinde test etmek ister.
Andre, icadını kendi üzerinde dener ve ışınlanmayı başarır. Ama hiç hesaba katmadığı bir şey olmuş ve kendisiyle aynı anda aletin içinde bulunan bir sineğinki ile, atomları birbirine karışmıştır. Talihsiz adamın vücudunda kısa süre sonra değişimler başlar. Bunlar karakterine de yansıdığında karısı Helene bir şeylerin ters gitmeye başladığını farkedecektir.
Çekildiği dönemin bilim kurgularından bir kaç gömlek üstün olan filmin, Vincent Price gibi bir ustanın dehasından yararlandığı açık. 1986’daki remake’ine dek, uzun bir süre insanı tiksintiyle dehşete düşürme alanında geçilememiş olduğunu kabul etmek gerek.
The Birds (1963)
Yönetmen: Alfred Hitchcock
Oyuncular: Tippi Hedren, Rod Taylor, Suzanne Pleshette

Melanie Daniels, San Francisco’da kuş satan bir dükkanda Mitch Brenner’la tanışır. Mitch, kız kardeşinin doğumgünü için ona bir çift muhabbet kuşu almayı istemektedir, ancak mağazada muhabbet kuşu yoktur. Melanie ve Mitch, bu sırada daha önce tanışmış olabilecekleri ihtimaliyle karşılaşırlar. Bu durum bir aşk üçgenine dönüşür ve doğumgünü esnasında ortaya çıkan bir kuş saldırısıyla işler iyice karışır.
Yönetmen Alfred Hitchcock Kuzey Kalifoniya’da tatil yaparken gazetede gördüğü bir haberden etkilenir ve olay ile Daphne du Maurier’in kısa bir öyküsünü birleştirir. The Birds, kuşlardan yarattığı gerilimle takdiri hak eden bir yapım.
Blow up (1966)
Yönetmen: Michelangelo Antonioni
Oyuncular: David Hemmings, Vanessa Redgrave, Sarah Miles

Michelangelo Antonioni’nin eseri, Arjantinli yazar Julio Cortázar’ın notlarından uyarlandı. Bir fotoğrafçı bir gün farkında bile olmadan bir kare yakalar ama aslında o karenin ardında bambaşka bir sır saklıdır. Daha önce de çok kereler şiddet içeren ya da acı dolu olayları fotoğraflamıştır ama en ufak bir biçimde etkilenme, heyecan ya da çoşku duymadan akıntı içinde yol alan bir hali vardır. Bir gün parktaki bir çiftin fotoğrafını çeker. Eve dönüp karanlık odada fotoğrafı büyütünce hiç fark etmediği bir durum dikkatini çekiverir. Fotoğraf karesi, işlenen bir suçun en çarpıcı kanıtı olmuştur.
Usta yönetmen Michelangelo Antonioni’nin başyapıtlarından biri olan filmde zenginlik ve şöhretin insanın yanlızlığına ve ruhunun ihtiyaçlarına doyum sağlayamayacak genel geçer değerler olduğu vurgulanıyor.
Memento (2000)
Yönetmen: Christopher Nolan |
Senarist: Christopher Nolan, Jonathan Nolan
Oyuncular: Guy Pearce, Carrie-Anne Moss, Joe Pantoliano

Akıl Defteri, kısa süreli hafıza kaybı olan bir adamın karısını öldürenleri bulma çabasını konu ediyor. Leonard Shelby, ucuz otel odalarında konaklayan ve sadece nakit para kullanan biridir. Şık giysiler giyip, Jaguar marka araba kullanan Leonard, dışarıdan işadamı gibi görünmektedir. Fakat aslında hayatını karısına tecavüz edip öldüren kişiyi bulmak için adayan biridir.
Ne yazık ki Leonard’ın bu yolda ciddi bir engeli vardır, yaşadığı, çok ender rastlanan ve tedavi edilemeyen bir tür hafıza kaybı. Her ne kadar hayatının ‘kaza’’dan önceki dönemlerini hatırlayabiliyorsa da, bazen 15 dakika öncesinde nereye gittiğini ve nerede olduğunu bile unutabilmektedir. Filmin öyküsü Jonathan Nolan’a ait.
Brokeback Mountain (2005)
Yönetmen: Ang Lee
Senarist: Larry McMurtry, Diana Ossana
Oyuncular: Heath Ledger, Jake Gyllenhaal, Michelle Williams

İkisi de sert koşullar altında yaşayan bir çiftçi bir de kovboyun yolları bölgedeki Brokeback Dağı’nda kesişir. Bu dağdaki çiftlikte tanışan ikili arasında zamanla bir çekim oluşur ve günlerini birlikte geçirmeye başlarlar. Bu birliktelik son derece içten ve duygusal bir boyut kazanır…
Ünlü Tayvanlı yönetmen Ang Lee‘nin E. Annie Proulx‘un meşhur hikayesinden uyarladığı film, destansı bir aşkı tüm incelikleriyle yansıtıyor beyazperdeye. Kısa bir sürede eşcinsel temalı sinema örneklerinin en önemlilerinden biri haline gelen yapıt Akademi Ödülleri’nde üç kategoride Oscar ödülüyle onurlandırılmıştı.
Wendy and Lucy (2008)
Yönetmen: Kelly Reichardt
Senarist: Kelly Reichardt, Jonathan Raymond
Oyuncular: Michelle Williams, Will Patton, Will Oldham

Ekonomik durumu iyi olmayan Wendy Carroll, doğru düzgün para kazanabilmek için köpeği Lucy ile birlikte Alaska’daki bir balık fabrikasında çalışmak üzere yola çıkar. Ancak Oregon’da arabası bozulunca bir de üstüne köpeği Lucy’i de kaybedince içinde bulunduğu zor durum onu önemli kararlar almak zorunda bırakacaktır. Wendy & Lucy, Amerika’nın yıpratıcı ekonomik koşullarında hayatta kalma çabası veren insanların hikayesini Wendy’nin durumu üzerinden çarpıcı bir biçimde anlatıyor. Jonahtan Raymond’ın başarılı hikayeciliği, Kelly Reichardt’ın sade ama etkileyici yönetmenliği ve Michelle Williams’ın duru performansıyla kaçırılmaması gereken bağımsız bir yapıt.
Drive My Car (2021)
Yönetmen: Ryūsuke Hamaguchi |
Senarist: Ryūsuke Hamaguchi, Takamasa Oe
Oyuncular: Hidetoshi Nishijima, Toko Miura, Masaki Okada

Japon yazar Haruki Murakami’nin kısa öyküleri genellikle çözülememiş gizemlere dayanır ve öte dünyanın sınırlarında gezinir. Bu büyülü gerçekçi alt akım Ryusuke Hamaguchi’nin yazarın Men Without Women koleksiyonundan Drive My Car’ın düşünceli, dengeli ve marjinal olarak süslenmiş uyarlamasında da görülür. Doraibu mai kâ, kendisine tahsis edilen bir şoför ile hiç beklenmedik bir yolculuğa çıkan bir adamın hikayesini konu ediyor. Oyuncu ve yönetmen olan Yusuke Kafuku’nın, karısı Fukaku ile mutlu bir hayatı vardır. Ancak karısının kaybetmesiyle Yusuke’nin mutluluğu yarım kalır. Aradan geçen iki yılın ardından Yusuke, bir tiyatro festivalinde yönetmenlik görevini üstlenir ve bu yüzden Hiroşima’ya gider. Festivalde, Yusuke’ye 20 yaşında kadın bir şoför tahsis edilir. Genç adam, Misaki adındaki gizemli şoför ile birlikte kayıp, yalnızlık, yasla dolu olan, karşılıklık olarak sırların açıklandığı bir dizi yolculuğa çıkar.