Kadın sinemacılar 3: Lucrecia Martel

Geride bıraktığımız yıllar boyunca Lucrecia Martel, sinema çevresince en yetenekli ve özgün yönetmenlerden biri olarak tanındı.

Arjantinli yazar, 1966 yılında,  ülkenin kuzeybatı kenti Salta’da doğdu gençlik yıllarını ailesinin günlük yaşamını filme alarak geçirdi.

1986 yılında, İletişim Bilimleri okudu ve iki film okulunda eğitim aldı. Avellaneda Experimental’da animasyon çalıştı ve ayrıca Buenos Aires’te Ulusal Deneysel Film Okulu’na devam etti.

Ancak, sinema çalışmalarını asla tamamlanmaması sebebiyle kendi kendini eğittiğini ve sinema eğitimini kendi başına tamamladığını düşünmektedir.

8lerin sonu ve 90ların başında, El 56 (1988) ve Piso 24 (1989) adlı animasyonlar ile başlayan ve ödüllü canlı aksiyon Rey Muerto’yla (1995) sonuçlanan bir dizi kısa film yaptı.

Martel daha sonra, Arjantinli televizyon belgesel ve çocuk programları yaptı ve 2001 yılında, bir ailenin köhne bir taşra evinde geçirdiği tedirgin edici yazın kaotik portresini anlattığı ilk filmi, La Cienaga ile ön plana çıktı.

Film Sundance’de prömiyer yaptı, Berlin’de Alfred Bauer ödülünü kazandı ve oynadığı her yerde eleştiriler aldı.

Martel’in bunu takip eden filmi The Holy Girl, Arjantinli iki genç kızın seksüel ve dini tutkuları hakkındaydı. Cannes’da galası yapılan film,  dünya sinemasının yükselen yeteneklerinden biri olarak Martel’in ününü pekiştirdi.

Yazar ve yönetmen olarak Martel’in üçüncü filmi The Headless Woman oldu. Daha önceki iki filminde de olduğu gibi yine onun özüne, Salta’ya dönüşünü görüyoruz bu filmde de.

Filmin kahramanı Verónica (María Onetto), konforlu yaşamında göz alıcı, orta yaşlı bir dişçidir, ta ki yolda bir şeyin üstünden geçene ve yaşamı alt üst olana dek. Başlangıçta bir köpeğe vurduğunu düşünür ama zaman geçince aslında bir insana vurduğuna inanmaya başlar. Birini öldürdüğüne dair kendi kâbuslarından esinlenen Martel’in Başsız Kadını, hem palpabl gerçeklik ve hem de tuhaf bağımsız hislerin bir dünyasında var olan eşsiz bir tuhaf hayal kalitesine sahiptir.

Martel’in sineması tema odaklı değildir ama onun yerine Verónica’nın  yaptığı – veya yaptığını düşündüğü – şeyin suçluluk hissiyle tükenirken dağılmasını iletmeye odaklanır.

Karmaşık, zorlu ve bazen sinir bozucu olmasına rağmen The Headless Woman, Onetto’nun rölünün hakkını vermesi, özünde incelikli bir performans ortaya koyması, aynı anda rahatsız edici ve muhteşem olabildiği filmde sinemanın en katıksız parçalarından birini görmek mümkün.

Martel “Başsız Kadın”ın ardından sırasıyla 2010 yılında 25 miradas, 200 minutos (TV dizisi, 1 bölüm), yine 2010’da Nueva Argirópolis (kısa film) ve Pescados (kısa film), 2011 yılında Muta (kısa film) ve 2015 yılından bir belgesel olan El Aula Vacía’yı çekti.

Martel’in şu aralar post prodüksiyon aşamasında olan 2017 sürprizi ise Zama. Şimdiden Latin Amerika’nın iddialı filmlerinden biri olmaya aday proje,  Pedro ve Agustin Almodovar tarafından destekleniyor.

 

What's your reaction?