Kadın Gladyatörler

Kadın gladyatörlerin isimlerine dair sahip olduğumuz tek kanıt, British Museum’da bulunan Halikarnas’tan (Bodrum, Türkiye) bir mermer kabartmadır

80’de açık, berrak bir sabah Roma uğultuyla sarsılıyordu. Son birkaç yıldır, tanrıların imparatorluğu lanetlediği görülüyordu. 64’te, altı gün süren bir yangın başkenti kasıp kavurdu. 78 civarında, ölümcül bir veba halkı mahvetti. 79’da, güneydeki Pompeii şehri kül ve ateşin altına gömüldü. Ancak bunların hepsi değişmek üzereydi.

Yeni açılan mermer kaplı Flavian Amfi Tiyatrosu’nun kapılarında büyük kalabalıklar toplandı. İmparator Titus, 100 gün sürecek kanlı oyunlar ilan etmişti. Sonunda Romalılar dört gözle bekleyecek bir şeye kavuşmuştu. Sabah güneşinin ışığında, hayvan avcıları arenanın kumlu zeminini binlerce egzotik hayvanın kanıyla ıslattı. Sonraki birkaç saat, öğleden sonra çökene ve imparatorluğun en popüler spor etkinliği olan gladyatör dövüşü başlayana kadar infazlar, gösteriler ve hediyelerin dağıtımıyla doluydu. Ancak 50.000 seyircinin önünde sadece iri yarı, çıplak göğüslü erkekler karşılaşmadı: Bu oyunlarda kadınlar da yarıştı.

Nadir, heyecan verici ve oldukça çekişmeli olan kadın gladyatör dövüşleri yaklaşık 200 yıl boyunca imparatorluktaki arenalarda gerçekleşti. Erkek gladyatörler antik Roma’nın en kalıcı miraslarından biri olsa da, kadın gladyatörlerin tarihi son derece bölük pörçüktür. Bu kadın savaşçılar hakkındaki bilgimiz yalnızca iki görsel temsilden ve Roma tarihçilerinden gelen bir avuç referanstan elde edildi. Yine de varlıkları inkar edilemez ve Roma kadınları hakkındaki tarihi ve modern varsayımlara meydan okumaktadır.

Gladyatör oyunları muhtemelen Roma öncesi topluluklarda başladı ve M.Ö. 264’te Romalılar bu sporu ilk olarak cenaze eğlencesi olarak benimsediler. Harvard Üniversitesi’nde klasikler profesörü olan Kathleen Coleman savaş esirlerini ve köleleri mezarlıklarda zorla dövüştürmenin ölüleri onurlandırmanın bir yolu olarak kabul edildiğini söylüyor.

Sporun artan popülaritesinden yararlanan politikacılar Roma forumlarında gladyatör oyunları düzenlemeye başladı. Sonunda imparatorluk genelinde gladyatör arenaları inşa edildi. Coleman “Kolezyum’un inşa edildiği zamana kadar gladyatör dövüşü yalnızca ara sıra yapılan ve bu nedenle çok beklenen bir ritüel eğlence biçimi haline gelmişti” diyor.

Kadın gladyatörler muhtemelen M.Ö. 40 ile 19 arasında, bir iç savaşın ve Roma’nın cumhuriyetten imparatorluğa geçişinin ardından büyük bir değişim döneminin ürünü olarak ortaya çıktı. Michigan Üniversitesi’nde klasikler profesörü olan David Potter “M.Ö. 43’te Sezar’ın öldürülmesinden sonra kadınların genel olarak daha fazla öne çıktığı, belli ölçülerde toplumsal kuralların uygulanmadığı bir dönem yaşandı ve eğlenceye yapılan harcamalarda artış oldu” diyor.

19’da senato üst sınıftan erkek ve kadınların gladyatör oyunlarına katılmasını yasaklayan bir kararname çıkardı. Tarihçiler kararnamenin kadınların gladyatör olarak kaydolmasına tepki olarak mı yoksa sadece önleyici bir tedbir olarak mı alındığı konusunda ikiye bölünmüş olsa da bir şey kesin: Kararname, kadınların sonraki iki yüzyıl boyunca arenada görünmesini engellemedi.

Birçok kadın gladyatör muhtemelen köleydi. Roma kaynakları kılıcı eline alan soylu kadınları büyük bir kınama ve dehşetle yazıyor. Potter’a göre, arenaya gönüllü olarak girenlerin, eğitim almak için muhtemelen gün içinde bir miktar özgürlüğe ihtiyaçları vardı ve bu da daha ayrıcalıklı geçmişlerden geldiklerini gösteriyor. “Zamana ve yere bağlı olarak çok çeşitli açıklamalar var, ancak şöhret, para ve toplumsal protesto, bir kadının gönüllü olarak gladyatör olmak istemesinin nedenleridir.”

Bu mermer rölyef kadın gladyatörlerin bilinen iki tasvirinden biri ve Amazon ve Achilia adlı iki kadını bir kılıç dövüşünde gösteriyor. CAROLE RADDATO/CC BY-SA 2.0

Roma kaynaklarına göre Nero ve Domitian gibi imparatorlar yenilik olarak gördükleri kadın gladyatörlerin yer aldığı gösterişli kutlamalar yapmaktan hoşlanıyorlardı. Romalı tarihçi Cassius Dio, Nero’nun annesinin şerefine 59 yılında düzenlediği günlerce süren bir festivalden bahsetmiştir; burada üst sınıftan erkekler ve kadınlar “at sürüyor, vahşi hayvanları öldürüyor ve gladyatörlerle dövüşüyorlardı; bazıları gönüllü olarak, bazıları ise iradeleri dışında.” Romalı tarihçi ve politikacı Tacitus, Nero’nun kadın gladyatörlerinden üst sınıftan kadınlar için ayrılmış bir terim olan feminarum olarak bahsetmiş ve “ancak birçok seçkin hanımefendi ve senatör, amfitiyatroda görünerek kendilerini rezil ettiler” diye de yazmıştır.

Dio, 66 yılında Nero’nun Etiyopyalı kadınların yer aldığı daha fazla gladyatör oyununa sponsor olduğunu yazdı. Biyografi yazarı ve tarihçi Seutonius, 88 yılında ise İmparator Domitian’ın yine kadın gladyatörlerin yer aldığı oyunlar düzenlediğini yazdı.

Kaynaklar ayrıca 80 yılında Kolezyum’un 100 günlük açılış oyunlarında kadın hayvan avcıları olan venatrices’lerin de yer aldığını yazdı. Potter, Venatrices’in mızrak ve yaylarla geyikleri, yaban domuzlarını ve hatta aslanları avladığını söylüyor. Oysa kadın gladyatörler muhtemelen teke tek dövüşlerde diğer kadınlarla ilk kanı döktüler, diye açıklıyor Potter. Yaygın inancın aksine gladyatör oyunlarında ölümüne dövüşmek nadirdi: Sponsorlar gladyatörleri pahalı, uzun vadeli yatırımlar olarak görüyordu.

Birçok Romalı, kadın gladyatörleri onaylamasa da insanlar arenada onlara bayılıyordu. Cambridge Üniversitesi’nde yazar, tarihçi ve profesör olan Philip Matyzask “Bazı [kadın gladyatör] dövüşlerinin öğleden sonra gerçekleştiğini ve bunun yenilikçi hareketler, komediler veya infazlar için uygun zaman olmadığını biliyoruz. Bu, birinci sınıf gladyatör dövüşlerinin zamanıdır. Bu yüzden bunlar ciddi profesyonel dövüşler olarak ele alındı” diyor.

Erkek gladyatör kıyafetleri ve iki kadın gladyatörü tasvir eden günümüze ulaşan bir mermer rölyef hakkındaki bilgilerimize dayanarak kadın savaşçıların muhtemelen peştamal, zırhlı kollar ve greavlar giydiği ve arenada kılıç ve büyük bir kalkan kullandığı söylenebilir. Erkek gladyatörlerin aksine, kadınlar muhtemelen kask takmadan dövüştü, böylece seyirciler onları açıkça kadın olarak tanımlayabilirdi. Kadın gladyatörler ayrıca arenaya üstü çıplak veya bir göğsü açıkta olacak şekilde girerlerdi, mitolojik Amazon savaşçılarına bir göndermeydi bu.

Birinci veya ikinci yüzyılda oyulmuş olan bu Roma heykeli yaralı bir Amazon savaşçısını tasvir ediyor. KAMU MALI/METROPOLİTAN SANAT MÜZESİ

Araştırmacı ve yazar Alfonso Manas bunun boyundan ayağa kadar onları örten bir stola giyen Romalı kadınların kıyafetlerinden keskin bir sapma olduğunu söylüyor. Erkek gladyatörler de kalabalığın akan kanı görmesine izin vererek gömleksiz dövüşürken yarı çıplak kadınların çoğunlukla erkeklerden oluşan bir kalabalığın önünde dövüşmesi cinsel bir alt akıma sahip, diye ekliyor. “Romalı erkekler kadın gladyatörlerin gösterilerini izlemeyi çok seviyordu çünkü Romalı kadınların bu rolü üstlenmesi beklenmiyordu. Mütevazı, barışçıl ve iyi eşler olmaları için eğitilmişlerdi.”

Manas ayrıca kadın gladyatör için Latince bir kelime olmadığını da belirtiyor. “Bir kültürün şeyleri nasıl adlandırdığı, gerçeklikleri adlandırmak için kullandıkları kelimeler çok önemlidir ve bu kadınlara asla ‘gladyatör’ dememeleri çok önemlidir.”

Çağdaş tarihçiler onlardan bahsetmek için genellikle gladiatrix terimini kullanırlar, ancak bu antik çağda kullanılmayan modern bir yapıdır. En yakın terim ludia’dır ki bu bile genellikle bir gladyatörün sevgilisini veya karısını tanımlamak için kullanılırdı. Ancak Manas, kadınlar ilk kez arenada görünmeye başladığında, terim onlara da uygulandı, diyor.

Matyzask’a göre Roma toplumu sınıflara göre oldukça tabakalaşmıştı ve gladyatörler, fahişeler ve aktörler gibi eğlendirici kişiler, kölelerden daha düşük bir rütbe olan kötü şöhrete dahil edilmişti. “Bu, itibarınızda ömür boyu sürecek bir lekedir. Yani gönüllü olarak gladyatör olmayı kabul eden biri bile temelde toplumsal itibarını çöp kutusuna atmış oluyor.” Bir kadın gladyatör soylu bir statüye sahipse Roma toplumunun gözünde tüm saygınlığını yitirir ve arenaya adım attığı anda kötü şöhrete dönüşürdü.

“Kadın gladyatörler çok nadir ve çok saldırgan olmalılar. Coleman “Virtus kelimesini, gladyatörlerin temsil ettiği cesareti düşünürseniz, bu kelimenin kökü Latince’de erkektir ve bu nedenle tanımı gereği kadınlar bunu sergileyemez” diyor. “Bu yüzden kadınların halk içinde böyle cesurca dövüştüğünü düşünün, bu çok ihlal ediciydi. Romalıları aynı anda hem şok etmiş hem de heyecanlandırmış olmalı.”

Manas erkek gladyatörlerin yaşamları hakkında çok sayıda kanıt bulunduğunu ve 1000’den fazla ismin edebiyatta, mozaiklerde ve mezar taşlarında kayıtlı olduğunu söylüyor. Buna karşılık kadın gladyatörler için kanıtlar nadir. Manas “Erkek gladiatura [gladyatör dövüşleri için bir terim], Spartacus ve Spiculus gibi bireysel yıldızlar yaratırken kadın gladyatörler anonim bireylerdi ve başkalarıyla değiştirilen parçalardı” diyor.

Kadın gladyatörlerin isimlerine dair sahip olduğumuz tek kanıt, British Museum’da bulunan Halikarnas’tan (günümüzde Bodrum, Türkiye) bir mermer kabartmadır. İkinci yüzyıla tarihlenen kabartma, Amazon ve Achilia adlı iki kadın gladyatörü dövüş halinde göstermektedir. İkisi de üstü çıplak, kaldırılmış kılıçlar ve minimal zırhlarla tasvir edilmiştir ve büyük olasılıkla Aşil ile Amazon savaşçısı Penthesilea arasındaki mitolojik savaşı yeniden canlandırmaktadır. Bu kabartma, bilim insanlarının bildiği sadece iki kadın gladyatör tasvirinden biridir.

İkincisi Almanya’nın Hamburg kentindeki Museum für Kunst und Gewerbein’da bulunan bir heykelciktir. Uzun zamandır kendini bir banyo aletiyle temizleyen bir kadın olduğuna inanılan figürü, Manas, 2012’de figürü bir kadın gladyatör olarak tanımladı.

200 yılında İmparator Septimus Severus bir kalabalığın kadın sporcuları izlerken yuhalayıp kaba davranması üzerine kadın gladyatörlerin arenada yarışmasını yasakladı. O dönemde gladyatör oyunlarına olan ilgi azalmaya başlamıştı. 450 yılına gelindiğinde, bin yıllık imparatorluğun çökmesinden sadece on yıllar önce gladyatörler ortadan kalktı.

Kadın gladyatörlerin varlığı Roma cinsiyet rollerinin anlaşılmasını zorlaştırıyor. Birçok kişi Romalı kadınların uysal, mütevazı, yumuşak başlı ve hayatlarındaki erkeklere karşı itaatkar olduğuna inanıyor. Ancak Coleman “Romalı kadınlar toplumda, halkın düşündüğünden çok daha fazla etkiye sahipti” diyor. Romalı kadınlar bağımsız hayırseverler (binaların, tapınakların ve sosyal programların inşasını finanse ederek) olabiliyor, mülk sahibi olabiliyor ve kocalarından boşanabiliyorlardı.

Potter “Başka bir kültürü yakından inceleyerek kendi kültürümüzü daha iyi anladığımızı düşünüyorum” diyor ve kadın gladyatörleri incelemek, hem bugün hem de antik çağda “kadınlara bakış şeklimizdeki gizli cinsiyetçiliği” aydınlatıyor.

Roma’nın kadın gladyatörleri, kadınların savaşçı olarak uzun ve sıklıkla unutulan tarihinin sadece bir uzantısıdır. Manas, “Kadınlar Truva savaşından bugüne kadar tarih boyunca hemen hemen tüm çatışmalarda ve savaşlarda savaştılar” diyor. Roma’nın kadın gladyatörleri zamanlarının kadın savaşçılarıydı; kadınların ne olduğu ve ne yapabileceklerine dair toplumsal beklentileri yeniden tanımlıyorlardı.

görsel: İspanyol usta Jose Ribera’nın 1636 tarihli tablosundan bir kesit, iki Romalı kadını dövüşürken gösteriyor. KAMU MALI

kaynak

What's your reaction?