Julian Rosefeldt’in İstanbul’daki ilk sergisi Dirimart’ta gerçekleşiyor

DirimartJulian Rosefeldt’in İstanbul’daki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.

Avustralyalı oyuncu Cate Blanchett’i on üç farklı rolde izlediğimiz; dadaistler, sitüasyonistler, fütüristler gibi sanatçı gruplarının tarihsel avangard manifestolarının yeniden sahnelendiği film yerleştirmesi Manifesto (2015) ile dünya çapında yankı uyandıran Berlinli sanatçı Julian Rosefeldt, film ve fotoğraflarının Türkiye’deki ilk kapsamlı gösterimini Dirimart’ın Nişantaşı ve Dolapdere’deki iki galerisine yayılan yerleştirmelerle gerçekleştiriyor. Film ve fotoğraflarında, sinema ve resim tarihine açık göndermelerde bulunan, aynı zamanda totaliterlik, ekoloji, vatan ve göç gibi önemli sosyal ve politik konuları ele alan Rosefeldt, bunları pop kültürü ile sürekli oyuncu bir diyalog içinde işleyerek son derece estetik bir evren yaratıyor.

Dirimart Dolapdere’de gösterilen büyük ölçekli film yerleştirmesi In the Land of Drought (Kurak Topraklarda, 43’, 2015–17) ile Rosefeldt, hayali bir gelecekten Antroposen (İnsan Çağı) sonrasına—insanların dünya üzerindeki önemli etkilerinin sonuçlarına—izleyiciyi bu yoğun düşüncelerin içine çeken görsel bir dille bakıyor. Filmde insanlığın kendi soyunu tüketmesinin ardından, kalıntılar üzerinde arkeolojik incelemeler yapmak üzere beliren bir bilim insanı ordusu görürüz. Fas’ta ve Almanya’nın Ruhr Bölgesi’nde yalnızca drone kullanılarak yapılan çekimlerde Rosefeldt’in görüntüleri, harabeye dönüşen manzara ve yıkıntılarda—Fas’ın Atlas Dağları yakınlarındaki terk edilmiş film setlerinde, sanayileşmeden geriye kalanlar arasında—uzun uzun gezinir. Fotoğraf serisiyle beraber yine Dolapdere’de gösterilen Manifesto’nun çizgisel ilerleyen film uyarlamasından biçim ve ritim olarak oldukça farklı olan Kurak Topraklarda, yıkıma uğramış gezegenimizden insanlığın gelecekteki göçünün hayalini akla getirir.

Sessiz filmlerin siyah-beyaz estetiğiyle oynayan Deep Gold (18′, 2013–14), karmaşık kamera hareketleri ve çok yönlü dramatik bir koreografiyle bir film stüdyosunda çekilmiştir. Salvador Dalí ve Luis Buñuel’in yazdığı 1930 yapımı efsanevi film L’Age d’Or’un (Altın Çağ) olası bir devamı olarak tasarlanan film, görsel bir şiir; avangard sanatın, cinsel özgürlüğün ve politik karmaşanın damgasını vurduğu çılgın 1920’li yılların Berlini’ne sürreal bir yolculuk niteliğinde. Filmden dokuz karenin fotoğraf baskısı, Dirimart Nişantaşı’nda gerçekleşecek film yerleştirmesinin yanı sıra görülebilir.

Dirimart Nişantaşı ve Dirimart Dolapdere
Julian Rosefeldt
Avangard ve Kıyamet:
Julian Rosefeldt Filmleri ve Fotoğrafları
Küratör: Heinz Peter Schwerfel
10 Mayıs – 13 Haziran

What's your reaction?

tr_TRTurkish