Henri Matisse’in kanatsız meleği Lydia Delectorskaya

Lydia Delectorskaya,  1932 yılında Henri Matisse ‘in yanında geçici bir iş bulduğunda zar zor yaşamını idame ettiren, beş parasız bir mülteciydi. Hiçbir zaman sevgilisi olmadığı halde, Matisse hanesi üzerindeki etkisi o kadar fazlaydı ki, karısı “ben ya da o” diye ısrar etmişti.

Lydia Delectorskaya © Henri Matisse arşivi

“Madame Lydia”, 1932’de onun için stüdyo asistanı olarak çalışmaya başladığında Henri Matisse’i hiç duymamıştı. 12 yaşında yetim kaldıktan ve Rusya’dan Fransa’ya kaçan teyzesi tarafından yoksulluk içinde büyüdü. Paris’e vardığında, tıp okumak için Sorbonne’a kabul edildi, ancak ücretleri karşılayamadı ve Nice’in zor şartların hüküm sürdüğü Rus göçmen topluluğu arasına karıştı.

Henri Matisse ve eşi Amélie, 1912

Côte d’Azur’da, sarı saçları ve mavi gözleri ona yerel Victorine Stüdyolarında bir sanatçı modeli ve dansçı olarak, ayrıca filizlenen film endüstrisinde figüran olarak çalışma olanağı sağlamıştı. Yine de, geçimini zar zor sağlıyordu ve işverenler tarafından sarkıntılığa maruz bırakılarak kötü muamele gördü. Années Folles’in zirvesinde, Matisse, Hôtel de la Mediterranée’nin Rokoko salonunda modellerinin resmini yaptığı dönemde, Riviera’da kışı geçiren F Scott Fitzgerald, Edith Piaf ve Josephine Baker gibi karakterlerle birlikte Nice’de yaşıyordu. Modellerine saygılı davranmasıyla ünlüydü, ama Lydia ile tanıştığında yeni bir ilham perisi aramıyordu. Kariyerinde onu daima destekleyen karısı Amelie hastaydı, 1930’da sağlığı kötüleşiyordu. Lydia’ya, Amerikan sanat koleksiyoncusu Albert C Barnes’ın sipariş ettiği duvar resmi The Dance II’yi yaparken Matisse’e  stüdyosunu idare etmede yardımcı olması için altı aylık bir iş teklif edildi. İş sona erdiğinde, Matisse ona 500 Frank verdi, ancak Lydia’nın sevgilisinin kumarhanelerde parayı çabucak tükettiğini ve ona hiçbir şey bırakmadığını öğrendikten sonra, sanatçı onu yatalak karısı için bir hemşire olarak yeniden işe aldı. Lydia üç yıl Amélie’ye baktı.

Lydia Delectorskaya

Lydia’nın Matisse için modellik yaptığı ilk tarih 1935’tiir. Delectorskaya daha sonra o günleri şöyle anlattı; “Birkaç ay veya belki bir yıl sonra, Matisse’in sert ve delici bakışı bana odaklanmaya başladı. Kızı dışında, ona ilham veren modellerin çoğu güneyli (Akdenizli) tiplerdi. Ama ben sarışındım, çok sarışındım… Sonra bir gün kolunun altında bir eskiz defteriyle oturdu ve ben konuşmaya pek dikkat etmezken aniden bana ‘Kımıldama!’ dedi… Ve çok geçmeden Matisse benden onun için poz vermemi istedi.”

Lydia Delectorskaya

Lydia’nın tanıdığı diğer sanatçıların aksine ona hiç asılmadı ve Lydia daha sonra şöyle dedi: “Yavaş yavaş uyum sağlamaya ve daha az zincirlenmiş hissetmeye başladım… Sonunda, çalışmalarına ilgi duymaya bile başladım.”

Matisse’in onun hakkında düşündüğü şekliyle bu “buz prensesi”, sanatçının tercih ettiği koyu renk saçlı, zeytin tenli modellerinden çok farklıydı, ancak Matisse’in biyografisini yazan Hilary Spurling’in belirttiği gibi, sanatçı kendini işine fazlasıyla adamıştı ve modelleriyle seks yaparak zaman ve enerjisini boşa harcamamıştı. Spurling, Matisse The Master adlı kitabında, “Matisse Lydia ile seviştiyse, bu tuval üzerindeydi” diye yazdı. Matisse’in Lydia’dan esinlenerek yaptığı ilk tablo Large Reclining Nude idi.

The Pink Nude (Lydia Delectorskaya) @ Matisse

Sanatçının New York’ta başarılı bir sanat simsarı olan oğlu Pierre’e göre, babası bu eserle “bir ressam olarak kendini yenilemişti”. Ancak başlangıçta Lydia’nın varlığını memnuniyetle karşılayan Matisse’in karısı, kısa süre sonra şüphelenmeye başladı ve kocasıyla modeli arasındaki bağ onu üzer hale geldi.

Sonraki dört yılda Lydia, Matisse’in tek modeli oldu ama o sadece güzel bir yüz ve işe alınan bir yardımcı değildi. Hilary Spurling, Lydia ile birkaç kez röportaj yaptı ve onun hakkında “Bir orduyu yönetebilirdi, inanılmaz yetenekleri vardı. Stüdyoyu yönetti, modelleri organize etti, bayilerle, satış elemanlarıyla, galeriyle ilgilendi… Her şey saat gibi çalıştı,” dedi. Amélie’nin yıllarca sahip olduğu rolü üstlenerek yaratıcı bir ortak olmuştu.

Lydia Delectorskaya b@ Matisse

Lydia daha sonra, “Madame (Matisse) gitmemi kadın kıskançlığından değil, bütün evi ben yönettiğim için istedi” dedi. Sonunda Amélie’yi kocasına bir ültimatom vermeye ve genç Rus’u kovmadığı takdirde 40 yıllık evliliklerini sona erdirmekle tehdit etmeye iten bu kontrol kaybıydı. Matisse karısını seçti. Kovulan Lydia, hayattaki amacını kaybettiğini hissederek kendini göğsünden vurarak intihara teşebbüs etti. Mucizevi bir şekilde, mermi göğüs kemiğinden saptı ve hayatta kaldı.

Lydia Delectorskaya

1939’da Madame Matisse yine de Henri’yi terk etti ve Lydia, hayatının geri kalanında savaş ve hastalıkta da birlikte çalışacağı işvereni tarafından geri çağırıldı. Matisse, portrelerinden biriyle birlikte yardımcısı hakkında şunları yazdı: “Kanatları olmayan Lydia’ya, ama kesinlikle onları hak ediyor. Yumuşaklık ve nezaket. Bir saygı göstergesi olarak!”

1941 yılında kanser teşhisi konarak ameliyata alınan sanatçı, Lydia’nın da yardımıyla en ünlü eserlerinden bazılarını üretebildi.

Woman in a Purple Coat (Lydia Delectorskaya) @ Henri Matisse

Lydia, sanatçıyla ilişkisi hakkında, “Matisse’in ‘eşi’ olup olmadığımı bilmek istiyorsunuz. Hem hayır hem evet. Kelimenin maddi, fiziksel anlamında hayır ama manevi anlamda evetten bile daha fazla. Yirmi yıl boyunca ben onun gözlerinin ışığıydım ve o benim hayatımın tek anlamıydı” diye yazdı.

Matisse ve Lydia

Matisse, 1954’te, tükenmez kaleml kullanarak son portresini yaptıktan bir gün sonra 84 yaşında öldü. Lydia, aile tarafından cenazeye davet edilmeyeceğini biliyordu, bu yüzden hemen ayrıldı, çantalarını topladı ve onları cenaze hazırlıklarıyla başbaşa bıraktı. Hayatının geri kalanında yalnız yaşadı, kendini sanatçının mirası üzerinde çalışmaya adadı. Kendi alanında başuzman olarak, Matisse sergilerinin düzenlenmesine ve memleketi Le Cateau-Cambrésis’te bir müzenin açılmasına yardım etti. Matisse’in kendisine miras bıraktığı 90 kadar sanat eserini Saint Petersburg’daki Hermitage Müzesi’ne ve Moskova’daki Puşkin Müzesi’ne bağışladı. Onlarca yıl sonra, Matisse’in hayatı ve çalışmalarıyla ilgili deneyimleri hakkında iki kitap yazdı: Görünür Kolaylık (1998) ve Rüzgârlara ve Fırtınalara Karşı (1996). Lydia 84 yaşında intihar etti. Son vasiyetinde “Lütfen Henri Matisse’in gömleğini yanıma koyun,” yazan bir not vardı.

kapak fotoğrafı: Lydia ve Matisse @ Henri Cartier-Bresson

kaynak

What's your reaction?