Haftanın Kitaplığı – 9 Mayıs 2022

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

İNSANLAR – MATT HAIG

Yağmurlu bir akşamda Profesör Andrew Martin, önce dünyanın en büyük matematik bilmecesini çözmeyi başarıyor, ardından sırra kadem basıyor. Nihayet bir yol kenarında çırılçıplak halde bulunduğunda, kıyafetsizlikten daha ciddi bir meselesi olduğu ortaya çıkıyor: Andrew Martin artık insanlardan tiksiniyor; görünüşlerinden de yiyip içtiklerinden de bitmeyen şiddet ve savaş arzularından da… Yabancı bir tür arasında kaybolmuş hissediyor kendini. Sevgi ve aile kavramları onda şaşırtıcı bir ilgi uyandırsa da tüm sakinlerinden nefret ediyor bu gezegenin. Newton hariç… Ama o da bir köpek işte… Sahi, kim bu adam? Onun –ya da herhangi birinin– insanlık hakkındaki tüm fikrini değiştiren şey ne olabilir?

Son yılların en önemli romancılarından Matt Haig, onca karmaşıklığına rağmen hayatın içindeki mutluluğa ve insan doğasına dair alışılmadık bir hikâye sunuyor. İnsanlar, neşeli ve etkileyici bir üslupla “bizi” bize anlatıyor.

HÜZÜNLÜ EV – PATRICK MODIANO

Altmışlı yıllar, bir yaz mevsimi. Victor Chmara, Cezayir Savaşı sürerken Paris’ten kaçarak Fransa-İsviçre sınırındaki küçük bir tatil kasabasına gelir. Burası görkemli otelleri, seçkin müdavimleri ve varlıklı sakinleriyle onun için güvenli bir sığınak oluşturur, herhangi bir tehlike ânında kaçmayı planladığı İsviçre’ye yakınlığıyla da korkularını yatıştırır. Etrafı keşfederken gizemli Doktor Meinthe ve kariyerinin henüz başındaki güzel aktris Yvonne’la tanışan Victor, kısa süre içinde onlarla Fransız bohem hayatına dalarak huzurlu bir yaz sürmeye başlar. Fakat çok geçmeden, arkadaşlarının yaşamlarının da cevapsız sorular, müphem gerçeklerle dolu olduğunu anlayacaktır. Hatırlama eyleminin gerçeklerle yüzleşmede oynadığı kilit role dikkat çeken, Modiano’nun erken dönem romanlarından biri olan Hüzünlü Ev, zaman, mekân, kimlik ve bellek üzerine bir kayıp zaman arayışı.

İYİLİK ÜZERİNE – ADAM PHILLIPS / BARBARA TAYLOR

Bu harika kitapta psikanalist Adam Phillips ve tarih bilimci Barbara Taylor, iyiliğin ortaya koyduğu memnuniyet duygusunu ve iyiliğin risklerini derinlemesine inceliyor. Modern zaman insanlarına eylemlerin özünde düşmanca, güdülerinin ise çıkarcı algılanması gerektiği öğretildi. Entelektüel tarihten, edebiyattan, psikanalizden ve çağdaş sosyal teorilerden yararlanan bu kitap, bağ kurmak yerine yalnızlığı nasıl ve neden tercih ettiğimizi açıklıyor. İyilik Üzerine, başkaları ile içgüdüsel ve sıcak bir özdeşleşme içerisinde yaşanan hayatın, kendimiz için seçmemiz gereken hayat olduğunu vurguluyor.
Hayrete düşürücü gözlemlerle dolu bu kısa ama önemli kitap, cömertliğin ve merhametin yaşattığı yoğun duyguları okura tekrar hatırlatıyor.
“Toplum olarak çıkarcı ve menfaatçi bir hale geldiysek eğer, Phillips ve Taylor bu yabancılaşmaya ve kaygıya karşı panzehir olarak fedakârlığı öneriyor. Bu öneri, yaşadığımız zor zamanlar için doğru bir yol.”
Iain Finlayson, The Times (London)

SEVMEK DEDİKLERİ – MARGIT SCHREINER

“Sonunda öldürürüz annelerimizi çünkü artık yalan söylemek istemeyiz.”

Avusturyalı yazar Margit Schreiner’in “Ayrılık Üçlemesi”nin Türkçede ilk kitabı –Almanca aslında son kitabı– olan Sevmek Dedikleri; birinci tekil anlatıcının yaşamını herkesten fazla şekillendiren seksen üç yaşındaki annesini bakımevine yatırıp onunla vedalaştığı son günlerini dokunaklı bir dille anlattığı uzun “Ölüm” öyküsüyle başlıyor. Anlatıcı ikinci öyküde, insanın sonsuz sevgi hayaliyle yüzleştiği bir “Düğün” kurguluyor; son öyküde, kızını dünyaya getirdiği sancılı “Doğum”un bedeninde ve belleğinde bıraktığı izle, bu kez anne oluşuyla yeni bir başlangıcı betimliyor.

Sevmek Dedikleri, birbirine bağlanan üç öyküden oluşan, doğum ve ölümün, bitimsiz çelişkilerle dolu anne-kız ilişkisinin, sevgi özleminin ve sevginin imkânsızlığının sarmal yapısı üstüne çarpıcı biçimde adaletsiz, iğneleyici, acımasız bir monolog.

“Derler ki insan hayatta ilk nasıl sevildiyse öyle sever. Her yerde okuyabilirsiniz. Bütün ikilem de bununla başlar zaten. Daha doğrusu doğumla.”

“Bazı giriş cümleleri unutulmazdır. (…) Margit Schreiner’in zekice yazılmış metninin çok büyük bir ayrıcalığı var: Tabuları yıkmıyor, şakacı bir üslupla ayağa kaldırıyor.”
Ulrich Weinzierl, Die Literarische Welt

“Schreiner, yurttaşı Thomas Bernhard’ın verip veriştirdiği öfkeli tiratlarından bu yana en kara mizahı yapıyor.”
Melanie Weidemüller, Deutschlandfunk

ETNOMÜZİKOLOJİ – ULAŞ ÖZDEMİR, MEHTAP DEMİR, EVRİM HİKMET ÖĞÜT

Ulaş Özdemir (@urumulasozdemir) / Twitter

“Etnomüzikoloji disiplini hem geçirdiği tarihsel süreç hem de güncel durumu açısından sürekli oluşum halinde olan bir alandır. Her ne kadar geçmişi müzik folkloru, müzik etnografisi, müzik sosyolojisi, hatta müzik felsefesi gibi birçok müzik araştırma alanı ve antropoloji, sosyoloji başta olmak üzere müzik dışı pek çok alanla ilişkili olsa da, İkinci Dünya Savaşı sonrasında şekillenen bir bilim alanı olarak etnomüzikoloji oldukça dinamik bir disiplindir. Bu çalışma, etnomüzikoloji disiplinini kapsamlı bir literatürle ele alma hedefinde olan bir giriş kitabıdır. Kitapta emeği geçen yazarlar, çoğunlukla aynı kuşaktan sayılabilecek etnomüzikoloji, müzikoloji, müzik antropolojisi ve dans araştırmaları alanlarından gelen uzmanlar olarak bu alanların etnomüzikolojiyle olan ilişkilerini, genel etnomüzikoloji literatürü içerisinden değerlendiriyorlar. Kitaptaki konu ve kavramların birçoğu (performans, toplumsal cinsiyet, popüler kültür, dans, kimlik, göç vb.) etnomüzikoloji dışında pek çok disiplinin çalışma konuları arasındadır. Ayrıca notasyon, müzik etnografisi vb. konular ise müzikle ilişkili diğer birçok bilimsel alanın kullandığı yöntem, teknik ya da yaklaşımlarla ilişkilidir. Bu yüzden kitapta ele alınan konu ve kavramları mümkün olduğunca derinlemesine incelerken, etnomüzikologların bunları nasıl ele aldıkları sorusunu cevaplamak ana hedef olmuştur.”

ANEKDOTLAR/EDEBİYAT TARİHİMİZDEN ANILAR, TANIKLIKLAR – MUSTAFA ALP DAĞISTANLI

Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat bir kere öpmek için kimi sıkıştırmıştı?

“Evime canlı giren tavuk kendi kendine ölmeye mahkumdur” diyen yazar kimdi?

Yahya Kemal’in “manen tokat”ını hangi yazar yemişti?

Deniz Gezmişleri savunduğu için Kemal Tahir’i masayı terk edecek kadar kim kızdırmıştı?

Mina Urgan’a Urgan soyadını kim niye vermiş?

“Ben bilmek için yıllarca okudum. Onlarsa bilinmek için okudular” sözü kimindi?

Genç şairlere “Cemal Süreya’nın peşine takılmayın” diyen şair kimdi?

Dost olduğu yılanı besleyen yazar kimdi?

“Bir piyes yazamayacak kadar aptalım” diyen yazarımız kimdi?

Kayseri garında bir köylünün ayağındaki çorabı satın almak isteyen kimdi?

Anekdotlar, hikâye anlatmalarına alışık olduğumuz edebiyatçıları bu sefer hikâyesi anlatılan karakterlere dönüştüren kısa, özlü ve çarpıcı anlatılarla, meraklı okurları yazarlarla daha yakın bağlar kuracakları ilişkiler alemine götürüyor. Kültür tarihimizin yapıtaşlarını oluşturan 115 edebiyatçının yaşamından 608 anekdot…

ELIOTT VE GİZEMLİ KÜTÜPHANE – PASCALINE NOLOT

Eliott’un okul günleri, Charlie ve çetesinin soğuk şakaları yüzünden zehir olmaktadır. Neyse ki bir sığınak bulur kendine: kütüphane! Bir gün Charlie’den kurtulmak için kütüphaneye saklandığında orada uyuyakalır. Akşam olup kütüphane kapandığında uykusundan uyanır ve o da ne! Karşısında bambaşka bir dünya vardır. Kütüphanenin bu gizemli hali, Eliott’u yepyeni bir maceraya davet eder. Peki, Eliott bu daveti kabul edecek midir? Okulunda zorbalığa maruz kalan Eliott için kütüphane, sevdiği kitapları bulup okuyabileceği bir yer olmanın ötesine geçip adeta sığınağa dönüşür. Kitaplar ve kitaplar aracılığıyla yepyeni hikâyelere açılan pencereler ise ona, sorunlarıyla farklı şekillerde yüzleşecek cesaret ve özgüveni aşılamaya hazırdır. Hepimiz gibi Eliott’un da kitaplardan öğreneceği çok şey vardır…

What's your reaction?