Haftanın Kitaplığı – 9 Kasım 2020

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz.

KADINLAR NEDEN HER YAZDIKLARI MEKTUBU GÖNDERMEZLER – DARIAN LEADER

Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler? | bkmkitap.com

Neden erkekler aşk mektuplarını diğer mektuplarıyla birlikte tutarken kadınlar onları kıyafetlerinin yanında saklar? Ve şayet bir mektup yazılıyor ama gönderilmiyorsa, gerçekten kime seslenmektedir? Psikanalist Darian Leader’ın gösterdiği gibi, bu tür sorular cinsel arzunun özüyle ilgilidir. Ama bu öz etten kemikten bir sevgiliye ifade edilmek yerine daima onun ötesindeki bir şeye sunulur. Cinsiyetlerin asli yalnızlığına dair sürükleyici, zaman zaman da ürpertici bu incelemesinde Leader, ilişkilerin “Ne düşünüyorsun?” gibi saçma bir soruyla karaya oturmasını irdeliyor. Eğer bir erkek, annesine benzemeyen birini partner seçerse, neden onu tıpkı annesinin çocukken kendisine davrandığı gibi davranmaya yöneltmeye çabalar? Ve “bir erkekle olma”yı seçen kadın, neden ondan aynı zamanda “babayla olma” hissini de vermesini bekler?Freud’dan Hithcock’a, Drakula’dan Jane Austen’a ve Agatha Christie’den Yunan tragedyalarına dek uzanan bu çalışma kadın ve erkek cinselliğine ilişkin gözlem ve açıklamalardan bir çeşit kolaj yapıyor. Güncel psikanalizin şaşırtıcı içgörülerini kullanarak bir erkek ile bir kadın arasında uyumlu bir ilişki kurulma şansının zorluğunu açıklıyor.

BABAMI KİM ÖLDÜRDÜ – EDOUARD LOUIS

Birtakım iç hesaplaşmalar içindeki yazar uzun zaman sonra çocukluğunun geçtiği, küçük, çirkin bir Fransız kentinde yaşayan babasını ziyarete gider. Karşısında bulduğuysa, erkeklerin duygularını bastırması ve sert olması gerektiğini savunan, bugün “toksik erkeklik” denen kültürün içine doğmuş, kendisine rol model olan birçok erkek gibi erkenden okulu bırakıp işçiliği değişmez bir kader gibi sırtlanarak fabrikalarda çalışıp ellisinde yatağa mahkûm olmuş, zavallı bir adamdır.

Fransa’nın en etkili yazarlarından biri kabul edilen Édouard Louis bu kısa ve çarpıcı metinde mevcut düzenin grotesk gerçekliğini vurgularken, milyonlarca insanın hayatını etkileyip yöneten siyaset denen şeyin, siyasetçiler için aslında bir salon oyunundan başka bir şey olmadığını anlatıyor.

“Louis’nin bir yazar olarak en güçlü yanı, olguları kimi zaman takıntı noktasına varacak kadar tutkulu bir şekilde hissetmesi ve hislerini nötrlemek yerine onları araştırmaya açık, felsefi bir zihinle analiz etmesidir.”

Edmund White, The Guardian

KÜTÜPHANEMİ TOPLARKEN – ALBERTO MANGUEL

Çağımızın en yaratıcı okurlarından ve en kitapsever yazarlarından Manguel’in kütüphanesinin içtenlikle ve sevecenlikle anlatılmış bir hikâyesi.

Her kitap yaşantımızın yakaladıklarını bütünüyle elde tutmanın imkânsızlığını itiraf eder niteliktedir. Gelmiş geçmiş bütün kütüphanelerimizse bu başarısızlığın anlı şanlı bir kaydıdır.

Manguel, bürokratik bir pürüz yüzünden uzun yıllardır yaşadığı Fransa’dan ayrılmak zorunda kaldığında, 35 bin kitabını sığdırabildiği kütüphanesinden de ayrılmak zorunda kalır. Kitapların ayıklanma, kolilere doldurulma ve nakil süreci, çoğunu belki de bir daha görememe ihtimali, gitgide boşalan raflar ona bu kısa ağıtı esinletir.

Kütüphanemi Toplarken okuru kütüphanelerin tarihi, sözlükler, sözlük yazarları, rüyalar ve anılar hakkında hoş anekdotlar, sıra dışı düşünceler ve çağrışımlar arasında renkli bir yolculuğa çıkarıyor.

HAYAL BİLE EDEMEYECEĞİMİZ VARLIKLAR KİTABI – CASPAR HENDERSON

Hayvanlar âlemi insanı ezelden beri büyülemiştir. Kimi gerçek, kimi hayal ürünü olan hayvanlar efsanelerde, masallarda, sanat eserlerinde sık sık boy gösterir. Çağımızda artık ejderhaların, Zümrüdüanka kuşunun ya da tek boynuzlu atların gerçekte var olmadıklarını biliyoruz. Peki ama var olan bazı hayvanların da en az onlar kadar ilginç ve büyüleyici olduklarını biliyor muyuz?

Borges’in Düşsel Varlıklar Kitabı’ndan ve ortaçağ hayvannamelerinden esinlenen bu kitapta Caspar Henderson, evrimin yaratıcılığının insanın hayal gücünden hiç de aşağı kalmadığını gözler önüne seriyor. Sevimli yüzüyle aksolotldan tehditkâr görünümüyle dikenli moloka, dayanıklı su ayısından yanardöner Venüs kuşağına birçok sıradışı hayvanı daha yakından tanımamıza, aşina olduğumuz bazı hayvanların ise bir o kadar sıradışı özelliklerini keşfetmemize imkân sağlıyor. Bunu yaparken de bilimin yanı sıra edebiyat, sanat, felsefe, mitoloji ve tarihten faydalanarak zengin bir metin ortaya koyuyor.

Fakat hemen belirtelim: Hayal Bile Edemeyeceğimiz Varlıklar Kitabı bir ucube sirki değil. Amacı ele aldığı hayvanları ötekileştirmek değil, bilakis (kendisi de bu kitapta yer alan) insanla diğer hayvanlar arasındaki derin evrimsel bağı, farklarımızın yanı sıra benzerliklerimizi vurgulamak ve bazıları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanlara karşı sorumluluklarımızı hatırlatmak.
Dünya hayal bile edemeyeceğimiz varlıklarla dolu, diyor Henderson. Onları koruyabilmek için öncelikle hayal gücümüzü, onların gerçekliklerini daha iyi anlayacak şekilde genişletmemiz lazım.  

HASTANEDE CİNAYET – SEMA FENER

Kötülüğün eli kolu çok uzundur; inanç ve ülke tanımadan her yere ulaşır, gölge gibi süzülüp çoğalır. Her kılığa girip, her kimliğe bürünebilir. Tuhaf bir çekiciliği vardır onun, bir şekilde çeker insanı. Ne olduğunu anlamadan içine düşersiniz; ya av olursunuz ya da avcı. Kötülük tüm zamanlar boyunca örgütlü ve planlı olmuştur…

Bazı insanlara doğuştan ekilen bir tohum gibidir o; bir gün tüm günahların üstünü örtecek bir tarlaya dönüşür bu tohum. Kötü, kötülüğün kefaretini mutlaka öder. Tıpkı hastanemizde olduğu gibi…

Sema Fener’den sürükleyici bir polisiye-gerilim romanı Hastanede Cinayet.

What's your reaction?