Haftanın Kitaplığı – 9 Ekim 2023

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

Mektub

Yazar: Paulo Coelho

Çevirmen: Özdemir İnce

Yayınevi: Can Yayınları

“Türkiye’den geliyorum,” dedi üstada adam. “Bu yolculuğu size bir tek soru sormak için yaptım.”

Yaşlı adam ona şaşkınlıkla baktı:

“Çok güzel. Bana tek bir soru sorabilirsiniz.”

“Size soracağım soruyu açık seçik sormalıyım. Sorumu Türkçe sorabilir miyim?”

“Sorabilirsiniz,” diye yanıtladı bilge. “Tek sorunuzu yanıtlamış bulunuyorum. Başka bir şey öğrenmek istiyorsanız, onu yüreğinize sorun, sizi yanıtlayacaktır.”

Paulo Coelho Mektub’da farklı kültürlerin gözünden rengârenk bir deneyim hazinesi sunuyor. Coelho’nun ifadesiyle, “Mektub bir tavsiye kitabı olmaktan ziyade tecrübeleri aktarmayı amaçlıyor.”Sözlü anlatının her türlü kaynağından köken ayırt etmeden beslenen bu duru metinler okura hem dünyevi karmaşanın ortasında soluklanma hem de kendini daha yakından tanıma fırsatı veriyor.

Kırık Nisan

Yazar: İsmail Kadare

Yayınevi: Jaguar Kitap

Arnavutluk dağlarında yüzyıllardır hüküm süren Kanun ve töreye uyarak ağabeyinin katilini öldürüp intikamını alan Corg Berişa, artık bir sonraki kurban konumuna düşmüştür. Kan parasını ödemek şartıyla bir aylık dokunulmazlık elde etmek için Kanun’un idari merkezine doğru yollara düşer. Bu sırada bir Kanun araştırmacısı olan ünlü yazar Besian Vorpsi ve karısı Diana, balayı için başkentten dağlara, âdeta zamanın dışında yaşayanların dünyasına gelmiştir.  Görünüşte birbirleriyle hiç ilgisi olmayan bu üç insanın yolları kesişir. 

Dökülen kanlar, sisler içindeki görünmez ellerce yüzyıllardır teklemeden döndürülen Kanun çarkları, dağlarda ölmeyi-öldürmeyi bekleyerek hayalet gibi dolaşan genç insanlar, kırılan kalpler, solan hayatlar… İsmail Kadare’nin en sevilen romanlarından Kırık Nisan, Şebnem Degni’nin çevirisiyle ilk kez Türkçede.

Ingeborg’un Tollak’ı

Yazar: Tore Renberg

Yayınevi: Timaş Yayınları

Yaşlı keresteci Tollak çelişkilerin adamı; gururlu ve öfkeli, dürüst ve şefkatli. Ona uzun zamandır bir anlam ifade etmeyen dünyaya lanetler yağdıran, bir süre önce ortadan kaybolan güzel karısı Ingeborg’a duyduğu aşkla dolup taşan…
Ama şimdi ölüyor Tollak.
İki çocuğu uzakta; annesi ondan vazgeçtiğinden beri Tollak’ın baktığı yarım akıllı Oddo var yanında yalnız. Ancak Tollak, çocuklarının gelmesi için ısrarcı; çok geç olmadan onlarla konuşması ve sırrını paylaşması gerekiyor.
Hem büyük bir aşk hikâyesi hem de bir psikolojik gerilim anlatısı gibi okunan bu romanda Tore Renberg, dünün dünyasından bir adamın, bugünle çarpıştığı dokunaklı, karmaşık ve rahatsız edici portresini incelikle işliyor.
Eleştirmenler tarafından Cormac McCarthy, John Williams ve Tarjei Vesaas gibi yazarların eserleriyle karşılaştırılan ve Renberg’in en seçkin işi gösterilen Ingeborg’un Tollak’ı aşk, şiddet ve modern hayata direnişe dair baş döndüren bir roman.
“Kurgu teknik olarak muhteşem, bu trajik yalnız adamın hayatında geçmiş ve bugün iç içe geçiyor. Tollak, kentleşmeye, dijitalleşmeye, pragmatizme, medyaya, […] karşı yüksek sesli bir HAYIR. Onu gerçekten harekete geçiren tek şey sevgi. Tore Renberg’in Tollak’ı yakın geçmişten bize bağırıyor. Çünkü o, zamanımıza ayak uydurmak istemeyen ya da uyduramayan, dolayısıyla bu dünyada nasıl var olacağını çözemeyen karakterlerden biri. Bu roman inanılmaz derecede güçlü bir portre ve yoğun bir aile draması. Ingeborg`un Tollak’ı, Renberg’in yazar olarak geçirdiği yirmi beş yılın değerli bir kutlaması.” – Marta Norheim, NRK
“Bu sonbaharın en güçlü kitabı. Bir adamın portresi, trajik bir aile hikâyesi, bir parça kültür eleştirisi, güzel bir aşk hikâyesi… ve bir gerilim. […] Ingeborg’un Tollak’ı güçlü ve muhteşem bir anlatımla olay örgüsünü katman katman açıyor. Ve yazarın bu kitabının bana Hamsun’u hatırlattığını söylememde bir sakınca göreceğini sanmıyorum. Koşun ve hemen alın!” – Jan Ø Helgesen, Nettavisen

Evlerden Uzak

Yazar: Marilynne Robinson

Çevirmen: Birgül Oğuz

Yayınevi: Metis Yayınları

“Çünkü insan yalnızlığı bir kere tattı mı, başka türlü de var olmuş olabileceğine inanması artık imkânsızdır. Yalnızlık mutlak bir keşiftir. İnsan aydınlık bir pencereye içeriden baktığında ışıkları yanan bir odada kendi imgesini görür; göle yukarıdan baktığında da ağaçlar ve gökyüzüyle sarmalanmış kendi imgesini görür. Aldatmaca bariz, bariz olduğu kadar da pohpohlayıcıdır. İnsan karanlıktan aydınlığa baktığında ise, burası ile orası, bu ile şu arasındaki bütün farkı görür. Belki sığınacak yeri olmayan tüm insanlar içten içe öfkelidir; çatıyı, omurgayı, kaburgayı kırmak, pencereleri paramparça etmek, zemini sular seller altında bırakmak, perdeleri delik deşik etmek, kanepeyi suya batırmak isterler.”

Annelerinin ölümünün ardından önce anneanneleriyle, sonra büyük halalarıyla, en sonunda da teyzeleriyle birlikte göl kıyısındaki küçük bir kasabada yaşayan iki kız kardeşin hikâyesini anlatıyor Evlerden Uzak. Bir yandan büyümenin kendine özgü sıkıntılarıyla boğuşan Ruth ve Lucille, diğer yandan da teyzeleri Sylvie’nin alışılmadık karakteri ve hayat tarzı karşısında bocalayarak kendi yollarını çizmeye çalışıyorlar.

Amerikalı yazar Marilynne Robinson, aile, kayıp, hafıza, fanilik, aidiyet ve yabancılık gibi konulara kafa yorarken, derinlikli gözlemleri ve şiirsel betimlemeleriyle sıradan şeylerin büyüsünü açığa çıkarıyor.

Benim Kısa Tarihim

Yazar: Stephen Hawking

Çevirmen: Sıla Okur

Yayınevi: Alfa Yayıncılık

Benim Kısa Tarihim’de, Stephen Hawking’in savaş sonrası Londra’sında şekillenen çocukluğundan uluslararası üne kavuştuğu yıllara doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Erken bir ölüm ihtimalinden güç alarak büyük adımlar atmaya başladığını ifade eden Hawking, tevazu ve ironiyle kaleme aldığı bu satırlarda bizi kişisel kozmosuyla buluşturuyor.

“Çok güçlü bir metin … cesur bir portreyle karşı karşıyayız.”
–Guardian

“Bu kitabı kişisel bilgiler edinmek için de okuyabilirsiniz, ancak en çok da bir umuda sarılmak için okuyun.”
–Mail on Sunday

“Hawking meseleyi çok etkileyici bir üslupla kaleme alıyor.
Sesinin doğrudan kapıldığı hastalığın kara deliğinden yankılandığını duyuyoruz.”
–Financial Times

Hapishanede Felsefe

Yazar: Andy West

Çevirmen: Ümran Özbalcı

Yayınevi: Domingo Yayınevi

Hiçbir şeyden utanmasaydın yine de iyi biri olabilir miydin? Dün olduğunla aynı kişi misin? Düşünmek işe yarar mı? Zihninin dışında bir dünya var mı? Umut (aslında) bir
hapishane mi? Bir insan bağışlanmayı nasıl hak eder?

Andy West parmaklıkların gölgesinde büyüdü: Babası, dayısı ve ağabeyi hapis yatmıştı. Felsefe okuyup kendi yolunu çizse de miras aldığı suçluluk duygusu ve şansının her an terse dönebileceği korkusu ona musallat olmaya devam etti.

Biraz da bu en büyük korkusuyla yüzleşmek için, kendine cezaevinde felsefe öğretmek gibi sıradışı bir uğraş seçen West, Hapishanede Felsefe’de bu yolculuğun güncesini tutuyor. Temel özgürlüklerden mahrum, yaşamlarını küçük seçim menü ile idame ettiren öğrencilerine sorular sorup onlarla zaman, hakikat, kimlik ve umut gibi varoluşsal kavramları tartışıyor: 
Hiçbir şeyden utanmasaydın yine de iyi biri olabilir miydin? Dün olduğunla aynı kişi misin? Düşünmek işe yarar mı? Zihninin dışında bir dünya var mı? Umut (aslında) bir
hapishane mi? Bir insan bağışlanmayı nasıl hak eder?

Felsefenin kilometre taşı olmuş yaman ikilemleri, kimi anlatmaya, kimi dinlemeye, kimi küfretmeye meyilli bir grup suçluyla birlikte masaya yatıran West, ortamın doğası gereği oluşan mizahı da süzmeden paylaşıyor bizle. O ve öğrencileri geçmişlerinin perdesini cesurca aralarken siz de ister istemez hayatınız üzerine düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Hapishanede Felsefe samimi, incelikli, komik, ilham verici bir hayat sorgulaması.

“Hem kalbi hem zihni açıyor.”
CIARAN THAPAR

What's your reaction?