Haftanın Kitaplığı – 8 Şubat 2021
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz.
EMPEDOKLES’İN DOSTLARI – AMİN MAALOUF
AMIN MAALOUF’TAN 8 YIL ARADAN SONRA YENİ BİR ROMAN…
Türkiye’de geniş bir okur kitlesine sahip Amin Maalouf yeni romanı Empedokles’in Dostları’yla okurlarını selamlıyor.
Romanlarıyla olduğu kadar deneme kitaplarıyla da ilgi çeken Maalouf, Empedokles’in Dostları’nda bu kez geleceğe yönelik bir kurguyla dönüş yapıyor. Ölümcül Kimlikler ve Uygarlıkların Batışı kitaplarında yer verdiği eleştirel gözlemlerin izinde yarı distopik bir dünya çiziyor. Platon’un mağarasından çıkıp Empedokles’in Dostları’yla tanışmaya davet ediyor bizi.
Atlas Okyanusu kıyısındaki küçük Antioche adasının yalnızca iki sakini vardır: Orta yaşın verdiği olgunlukla sessiz bir hayat sürmek isteyen Alec ile yazdığı ilk romanının yakaladığı başarı sonrası her şeyi ardında bırakan esrarengiz Ève. Birbirlerinden uzakta, kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkaran bu iki insanın yolu bir gün elektriğin, telefonların, televizyon yayınlarının, internetin, kısacası her türlü iletişim aracının etkisiz hale gelmesiyle kesişir.
Gerçeğe ulaşma imkânı kalmayınca fısıltı gazetesi işlemeye başlar: Gezegen bir nükleer felaketin eşiğindedir, Amerika küresel ölçekte bir terör saldırısına maruz kalmıştır, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler artık insanlığın sonunu getirmiştir…
Tüm dünya bu söylentilerle çalkalanırken, kendilerine Empedokles’in Dostları diyen, son derece gelişmiş bir teknolojiye ve tıp bilgisine sahip bir grup gizemli insan bu karmaşaya son vermek üzere çıkagelir. Alec bu insanların kim olduğunu öğrenmeye çalışırken, içinde yaşadığımız dünyanın çelişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalır. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır.
“Hayal kırıklığı içeren bu satırları yazarken hikâyenin sonuna geldiğim izlenimindeyim. Geldiler, üstünlük kurdular, dünyada hem kaygı hem de umut rüzgârları estirdiler, sonra da gittiler.”
DAİMA SUSAN: BİR SUSAN SONTAG BİYOGRAFİSİ – SİGRİD NUNEZ
“Susan Sontag’lı anıların en iyisi!”
A.O. Scott, New York Times
Umut vadeden genç bir yazar olan Sigrid Nunez onunla tanıştığında Sontag tartışmalı denemeleri, keskin zekâsı ve sivri kişiliğiyle efsanevi bir figürdü. Sontag’ın asistanlığını yapan Nunez bir süre sonra yazarın oğlu David’le sevgili oldu ve üçü sıradışı bir yakınlık kurarak aynı evde yaşamaya başladılar.
İnsanlara bir şeyler öğretmekten çok keyif alan ve hatta bunu ahlaki bir görev olarak benimseyen Sontag, kültürel ve entelektüel tutkularıyla etrafındakilerde derin izler bırakan bir ustaydı. Kimi zaman çevresindekilere acı veren zorlu karakteri ve ona yazarlığa dair öğrettikleriyle, daha sonra başarılı bir romancı olacak Nunez’in üzerindeki etkisi de büyüktü.
Amerika’nın en saygın ve hayranlık uyandıran entelektüellerinden biri olan Sontag’ın ölümünden altı yıl sonra yayımlanan bu dokunaklı kitap, kalıplara sığmayan bir ruhun ve göz alıcı parlaklıkta bir zekânın son derece açıksözlü bir portesini çiziyor.
EĞER BUZ KIRILMASAYDI – WENDY J. FOX
Melanie Henderson’ın hayatı bir yalan üstüne kuruluydu. Doğumu ve gerçek kimliği ailesinin yaşadığı küçük kasaba için bir skandaldı. Ancak kendisi bile gerçeği bilmiyordu: Annesi onu doğurduğunda henüz on dört yaşındaydı, babasıysa kestirme yolu kullanmak için buz tutmuş nehirden geçerken boğulup ölmüştü. Otuz beş sene sonra Melanie, hayatını ona göre düzenlediği bir işte çalışıp günübirlik ilişkiler yaşarken zaman zaman kendini parçalanmış hissediyordu. Onu büyüten kadının aslında annesi değil halası olduğunu, neredeyse her gün görüştüğü aile dostunun ise gerçek annesi olduğunu bilmiyordu. Melanie’nin hayatında çok önemli olan bu iki kadın birbirlerine büyük bir sırla bağlanmış, Melanie’ye utanç duymayacağı normal bir yaşam sağlamaya çalışmışlardı. Ancak yazın orman yangınları başladığında, bir araba kazası onları sarstığında Melanie kendini kalp kırıklığının ve çözülmemiş karmaşık bir trajedinin merkezinde bulacaktı.
Eğer Buz Kırılmasaydı yaşamlarındaki düğümleri sessizce çözmeye çalışan, birbirine bir biçimde bağlı yedi kişinin hayatını zamanda bir geri bir ileri giderek, doğal bir şiirsellik ve incelikle anlatıyor.
BÜTÜN ŞİİRLERİ – ORHAN VELİ KANIK
Yayan dolaşırım,
Mütenekkiren seyahat ederim.
Oktay Rifat’la Melih Cevdet’tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Modern şiire güncel bir ifade kazandırmak için yola çıkan, bir kırılım niteliğindeki Garip akımının kurucusu, bir garip Orhan Veli. Süleyman Efendilerin, Yüksekkaldırım’daki Melâhatlerin, her gece şehrin sakinleri uyanmadan gökyüzünü boyayan Dalgacı Mahmutların “mısra-ı meşhurunun mübdii”, bir garip Orhan Veli. “Cep delik cepken delik” dolaştığı İstanbul çarşılarının, lokantalarının ve sokaklarının dilini “şairanenin aleyhinde” şiire getirmiş, bir garip Orhan Veli.
Orhan Veli’nin Bütün Şiirleri, Can Yayınları’nda yayımlanan derlemeden yola çıkılarak hazırlanmış bir baskıyla, Erdal Öz’ün güncellediği Garip önsözleriyle bir kez daha okurlarla buluşuyor.
BEN BEN / ÖLÜMLE ON YEDİ DAKİKA KARŞILAŞMA – MAGGIE O’FARRELL
“YILIN KİTABI” SEÇKİLERİNDE
SUNDAY TIMES GUARDIAN TIMES OBSERVER TELEGRAPH
Ölümcül seyreden bir çocukluk hastalığı, neredeyse felaketle sonlanacak bir ergenlik isyanı, ıssız bir patikada bir seri katille karşılaşma, eksik personelli bir hastanede beceriksizce yaptırılan bir doğum. Bunlar çağdaş edebiyatın önemli yazarlarından, Costa Ödülü sahibi Maggie O’Farrell’ın bizzat yaşadığı ve bu sıra dışı anı kitabıyla okuruyla paylaştığı, ölümle on yedi karşılaşmasından sadece dördü. Gerçek, soluksuz bırakan ama hepsinden öte, bizlere “derin bir nefes alıp kalbimizin atışını dinlememizi” hatırlatan bir anı-roman.
“Nefes kesecek kadar iyi.”
Guardian
“O’Farrell eline okla yayı alıp doğrudan kalbe nişanlıyor.”
Times
“Ölüm hakkında olup da kendimi bu kadar canlı hissettiren hiçbir kitap olmadı.”
Tracy Chevalier
“O’Farrell her manada bir mucize. Bu kitabı asla unutamayacağım.”
Ann Patchett
GOODREADS OKUR ÖDÜLLERİ ANI KATEGORİSİ YARI FİNALİSTİ