32
Views

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz:

Kızılderili Yaşam Felsefesi

Yazar: Kolektif

Yayınevi: Yitik Ülke Yayınları

“Nedir hayat? Geceleyin bir ateş böceğinin saçtığı parıltıdır. Kışın bir bufalonun verdiği nefestir. Otların arasında koşan ve günbatımında kaybolan gölgecik gibidir.” – Şef Karga Ayak

Bütün evrenle dostluğu öngören bir kutsallık anlayışına sahip nice kadim uygarlıklar yer alır dünya tarihinde. Bunlardan biri de Kuzey Amerika’nın yerlileri olan Kızılderililerdir. Büyük bir “kültürel körlüğün” etkisini taşıyan Hollywood yapımı western filmlerinde ve klasik Amerikan edebiyatında bizlere vahşi, ilkel kabileler olarak tanıtılan bu insanların geleneksel kültürü daha yakından ve tarafsız bir gözle incelendiğinde modern kültüre oranla epey farklı ve derinlikli bir düşünce dünyası ve yaşam felsefesi göze çarpıyor.
Onların kültürü doğanın verdiği dersler üzerine inşa edilmiştir. Rüzgârlar, yağmur, kar, güneş ışığı, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesi ve mevsimlerin değişmesi sonsuz bir hayranlık uyandırır onlarda. Kendilerini üzerinde yaşadıkları toprağın sahibi değil, onun bir parçası olarak görürler. Maddi ve manevi yönüyle yaşamın ve evrenin bütünselliğini savunan, eşitlikçi ve insancıl bir tutuma sahip Amerikan Yerlileri; barışı, uyumu ve yeryüzünün tüm canlılarıyla denge içerisinde yaşamayı gaye edinmişlerdir.

Öyküleriyle Türküler

Yazar: Yaşar Özürküt

Yayınevi: İletişim Yayınları

İnsanın sevincine sevinç katan ya da hüznüne yoldaşlık yapan, coşturan, ağlatan, dillerden düşmeyen türküler yalnızca ezgiden, sözlerden ibaret değildir. Her bir türkünün ardında bu coğrafyada yaşanmış, şekillenmiş, hayatlara dokunmuş nice öykü gizlidir.
Folklor araştırmacısı ve deneyimli radyo prodüktörü Yaşar Özürküt, Öyküleriyle Türküler’de kimi nispeten yakın zamanın gerçeklerine dayanan, kimi asırlar öncesinin efsanelerinden kaynaklanan türkülerin özüne iniyor: “Karadır Kaşların” türküsünün ardında yatan gerçek ne? “Ormancı” türküsünün kahramanı olayı nasıl anlatıyor?
“Çökertme”de Halil, kaymakamla neden düşman oldu? Çarşamba’yı sel nasıl aldı? Gesi bağlarında dolanan kimdi?
Özürküt, yıllarını verdiği araştırmaların neticesinde birçok farklı kaynaktan, halkın yaşayan hafızasından ve hatta bizzat türkülerin kahramanlarıyla görüşerek damıttığı bilgilerle okuru türkülerin kökenine, o ilk yakıldıkları anlara götürüyor. Üstelik kitapta yer alan karekodlarla bir yandan da ezgileri dinleme deneyimiyle…
Türkülerin ruhuna dair her bakımdan zengin, hem meraklılar hem araştırmacılar için vazgeçilmez bir kaynak…
“… derleme yaparım, türkülerin öykülerini sorup soruştururum…
Yıllar yılı ‘Ah,’ dedim, ‘bu işi tastamam bilimsel bir şekilde birisi yapsa/yapsalar, yitmesin o canım türkülerin asılları ve öyküleri, en doğrusundan notalara geçirilse.’ Dileklerin tutması insana yaşam kıvancı verir, dileğim kabul görmüş ki o birisi çıktı, o birisi dediğim Yaşar Özürküt’tür.”
Fikret Otyam

Gaspar Noe

Yazar: Kolektif

Yayınevi: Agora Kitaplığı

Bu söyleşiler kitabı, “Dönüş Yok”, “Boşluk”, “Climax” ve “Vortex” gibi kendine özgü filmleriyle beyazperdede cinsellik tabusunu sarsıp uyuşturucu, şiddet ve nihilizm gibi pek işlenmemiş konulara el atma cesaretine sahip yönetmen Gaspar Noe`nin sinemaya bakışını ve iç dünyasını anlatıyor.

Yıldız Olmak Kolay mı?

Yazar: Nahid Sırrı Örik

Yayınevi: Everest Yayınları

Yıldız Olmak Kolay mı?’nın ana karakteri, genç ve güzel Selma Şehsüvar, babasının ölümünden sonra annesi Hayriye Hanım’la birlikte yeni bir hayata adım atar. Kendi ayakları üzerinde durma arzusu, onu bir daktilo kursuna yönlendirir ancak kaderi, ona sahnenin yolunu açar. Girdiği bu yolda heves ve gayret gösteren, aynı zamanda çetin ikilemlere düşen Selma için acaba yıldız olmak kolay mıdır? Nahid Sırrı Örik, kendine özgü keskin gözlem gücü ve ironisiyle bu kez, alaturka ve alafranga müzik çatışmasının yaşandığı 1930’lu yıllardan biraz sonra, Cumhuriyet dönemi eğlence hayatından kesitler sunuyor ve incelikle işlenmiş karakterlerle okuru, –tıpkı bu romandan yıllar sonra tefrika ettiği Teselli yahut Turnede Bir Artist Öldürüldü romanındaki gibi– Türk sanat hayatının renkli ve yer yer acımasız sahnesinde dolaştırıyor. Yıldız olmanın görülen en güzel rüya olduğu bir atmosferde, sahnede kendine bir yer bulmaya, ekmeğini sesinden çıkarmaya gayret eden dönemin kadın ses sanatçıları, rüyanın dışındaki sert gerçekler karşısında nasıl ayakta kalabilir? Nahid Sırrı, sanat ve sanatçıyı derinden irdeleyerek, bir dönemin insanlarını ve bireysel varoluş mücadelelerini büyük bir ustalıkla edebiyata taşıyor.

Yüzbaşı’nın Bebeği

Yazar: D. H. Lawrence

Yayınevi: İthaki Yayınları

“Lawrence’ın kendine özgü ve ayırt edici yeteneği, Wordsworth’ün ‘bilinmeyen varoluş kipleri’ dediği şeye karşı olağanüstü bir duyarlılıktı. Lawrence, çoğumuzun neredeyse sürekli unuttuğu bir şeyi asla unutmazdı: İnsanın bilinçli zihninin sınırlarının ötesinde yatan o karanlık ‘başkalık’ın varlığını. Özel duyarlılığına, onun doğrudan deneyimlediği bu başkalığı edebi sanat yoluyla olağanüstü bir şekilde ifade etme gücü de ekleniyordu.”
—ALDOUS HUXLEY
Modern edebiyatın sınırları zorlayan ismi D. H. Lawrence, yalnızca cinsellik ve insan doğası üzerine cesur yazılarıyla değil, aynı zamanda birey ile toplum arasındaki gerilimi derinlemesine ele alışıyla da 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biri kabul edilir. Lady Chatterley’in Âşığı dışında Oğullar ve Sevgililer gibi eserleriyle tanınan Lawrence, Viktoryen ahlak anlayışına karşı cesur bir duruş sergilemiş, İngiliz edebiyatında bir dönüm noktası yaratmıştır.
Yüzbaşı’nın Bebeği ise Lawrence’ın kısa kurmaca alanındaki ustalığını ortaya koyduğu, derinlikli bir psikolojik çözümleme ve toplumsal eleştiriyi bir araya getirdiği önemli metinlerinden biridir. Savaş sonrası Avrupa’nın atmosferinde, aşkın, otoritenin ve kimlik arayışının sınırlarında dolaşan çarpıcı bir anlatıdır. Cesur kadın karakterleri ve kırılgan erkek figürleriyle Lawrence, yine sınırları zorluyor.

Margo’nun Paraya İhtiyacı Var

Yazar: Rufi Thorpe

Yayınevi: Domingo Yayınevi

“Fazlasıyla eğlenceli ve sevilesi bir roman.” –NICK HORNBY

KIRKUS PRIZE 2024 FİNALİSTİ

AMAZON “YILIN EN İYİ 20 KİTABI” SEÇKİSİ

Bir Hooters garsonuyla bir Amerikan güreşçisinin kızı Margo Millet, ödenmemiş faturalarla geçen çocukluk yılları sayesinde, kendi ayakları üstünde durmaktan başka çaresi olmadığını öğrenmişti. Geçmişinden sıyrılmak için üniversitede edebiyat okumaya başladığında, aklındaki son şey evli profesörüne gönlünü kaptırıp hamile kalmaktı.

Margo yirmi yaşında, kucağında bir bebekle işsiz ve beş parasız kalmıştı. Yıllardır görmediği babası Jinx kapıda belirip bebeğin bakımına destek sözü verince Margo biraz nefes aldı ve bir plan yaptı: Bir Onlyfans hesabı açacak ve Jinx’in geçmişinden aldığı ilhamla karşı koyulmaz bir karakter yaratacaktı. Plan kısa sürede başarıya, Margo ise çevrimiçi şöhrete kavuştu. Bedeli ise gecikmeyecekti: Aynı profesör, bu kez doğmasını bile istemediği çocuğunun velayetini almak için Margo’nun karşısındaydı.

Rufi Thorpe, çağımızın çelişkilerini, yorgunluğunu, öfkesini ve kahkahalarını yakalayan bir romanla karşımızda. Margo’nun Paraya İhtiyacı Var, “hayatta kalmak” ile “kendini var etmek” arasındaki ince çizgide yürüyen, kendisine pek de eli açık davranmamış bir dünyadan makul miktarda para ve güç koparmaya çalışan bir genç kadının başrolde olduğu, komik, dürüst, duru bir roman.

“Cüretkâr, komik ve tümüyle öngörülemez.” –KEVIN WILSON

“Tam da şu günlerde ihtiyacımız olan türden, iç ısıtan bir roman…” –WASHINGTON POST

“Yer yer keskin, yer yer komik; genç anneliğe ve aşka son derece içten bir bakış sunuyor. Bir solukta okudum.” –EMMA STRAUB

Makale Kategorileri:
KİTAP · MANŞET