Haftanın Kitaplığı – 5 Haziran 2023
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
GEÇMİŞİN İZLERİ – ÖZGE ÖZDEMİR
Altmışlı ve yetmişli yıllar Türkiye tarihinin canlı olduğu kadar çalkantılı, değişken olduğu kadar da acı tatlı bir dolu anıyla hatırlanan, özel bir dönemi. Peki bu dönemi farklı kılan neydi? İnsanlarda nasıl bir iz bıraktı ve neler hatırlanıyor? Özge Özdemir Geçmişin İzleri’nde kapsayıcı, özgün bir anlatı kuruyor. Dönemin tanıklarının gözünden hayatın ritmini paylaşıyor. Burada mini etekler, İspanyol paçalar, gür bıyıklar ve kulaklara dolan türlü müzikler de var, Yassıada yargılamaları, sokak çatışmaları ve kavgalı yılların okul anıları da… Sağcılar ve solcular da var, siyaseti hiç hayatına sokmamış olanlar da… Kadınlar da var, erkekler de… Geçmişin İzleri sadece nostaljik bir bellek anlatısı olmanın ötesine geçen, altmışları ve yetmişleri kültürün, siyasetin, sosyal yaşamın birçok alanını kuşatarak anlatan özgün bir çalışma olarak öne çıkıyor.
SEN SUÇLARIN HESABINI TUTSAN – ANDREA BAJANI
Prizmatik bir roman Sen Suçların Hesabını Tutsan. Romanya’daki işi için oğlunu geride bırakan bir annenin oğlunun üstünde bıraktığı silinmez izleri konu ediniyor. Ansızın gelen bir haberle Romanya’ya doğru bir yolculuğa çıkan Lorenzo, annesiyle olan geçmişine dair ikinci bir yolculuğa çıkar. Andrea Bajani, büyük bir övgüye mazhar olan bu kitabında, bugünün Avrupa’sının ve Batı Uygarlığının yabancılaştırıcı maskeleri arasında, ayrılığın, duygusal eğitimin, karşılıksız sevginin parçalanmış yanılsamalarının izlerini sürüyor.
1936 MODEL GENÇLER – MEHMET GÜVEN AVCI
Mehmet Güven Avcı’nın 1930’lu yılların üniversite gençleri arasında başlayan, edebiyat dünyasında tartışmalar doğuran meselelerini, Kemal Tahir’in bu yıllardaki çalışmalarını odağına alarak yayına hazırladığı kitabı 1936 Model Gençler – 1930’ların Edebiyat Ortamı ve Kemal Tahir, Ketebe Yayınları’ndan çıktı.
“1930’lu yıllarda üniversiteli gençler arasında Namık Kemal’e karşı bir ilgi canlanmaya başlar. Kimi zaman anma toplantılarıyla, kimi zaman ise gazete yazılarıyla ve demeçlerle körüklenen bu ilgi, edebiyat dünyasında da bir tartışmanın doğmasına neden olur. Peyami Safa’nın ve MTTB çevrelerinin başını çektiği bir grup yazar Namık Kemal ilgisini hoş karşılarken, Nâzım Hikmet ve Kerim Sadi gibi sol görüşlü yazarların ağırlıklı olduğu bir grup ise gençlerin daha önemli konulara ve “asıl hürriyetperverlere” ilgi duyması gerektiğini savunur. Bu tartışmaları ilgiyle takip eden “genç gazeteci” Kemal Tahir ise dönemin önemli edebiyat ve düşünce insanlarıyla ve tartışmanın taraflarıyla mülakatlar yaparak bunları, “Namık Kemal İçin Diyorlar Ki” isimli bir broşürde toplar. Bu broşüre gelen tepkiler üzerine Suat Derviş ve Ahmed Cevad’la beraber “1936 Model Gençler ve Zavallı Peyami Safa” adlı ikinci bir broşür yayımlayan Kemal Tahir eleştirilere cevap verir.
1936 Model Gençler, Kemal Tahir’in gazeteci kişiliğiyle tanıştığımız, hayatının önemli bir dönemine, edebiyat ve düşünce çevreleriyle kurduğu ilişkiye ve yazarın, Türk Edebiyatındaki kalem kavgalarında bulunduğu konuma tanıklık ettiğimiz bir kitap olmasının yanında, okuyucuyu, “Geçit” dergisiyle edebiyat dünyasında kendine bir yer edinen Kemal Tahir’in imzasını taşıyan ilk eserlerle buluşturuyor.” (Tanıtım bülteninden)
ŞEYTAN TANGOSU – LÁSZLÓ KRASZNAHORKAI
Yaşamın fiilî olarak durduğu bir Macar köyünde, güz yağmurları başlamıştır. Gelecekten umudunu, birbirine güvenini, içindeki iyilik duygusunu, dayanışma ruhunu yitirmiş insanlar, o diyardan gitmenin planlarını yapmaktadır. Bir kurtarıcı arayışı, yıllar önce öldüğünü sandıkları Irimias’ın dönüşüne dek sürer. İnsanlar ilk kez birlik içinde davranır ve kendilerini Irimias’ın kararlarına teslim ederler. Simgelerden yola çıkarak anlatır Krasznahorkai yaşamı; olay örgüsünü bir döngü etrafında biçimlendirir. Sürekli ağ ören örümcekler, gökte dönüp duran kargalar, başıboş atlar, birbirinin tekrarı mevsimler.
UMUDUN KİTABI – JANE GOODALL
Efsanevi bir doğa korumacı. Doğa için mücadeleyle geçen bir yaşam. Olmazsa olmaz bir umut mesajı.
Dünyaca ünlü doğabilimci Jane Goodall, yarım asırdan uzun süredir gezegenimizin sözcülüğünü yapıyor. Genç bir kadınken Gombe ormanlarında şempanzelerle olan yakınlaşmalarından seksenli yaşlarının sonlarına uzanan çevre aktivizmine, Jane kendini daha iyi ve daha umut dolu bir dünya yaratmaya adamış yeni bir kuşağın akıl hocası oldu.
Umudun Kitabı’nda Jane, doğaya adanmış bir ömrün bilgeliğinden faydalanarak bize zor zamanlarda mücadele etme gücünü nereden bulacağımızı öğretiyor; hem doğa hem insanlık için neden hâlâ umudu olduğunu açıklıyor. Kitabın ortak yazarı Douglas Abrams ile gerçekleştirdikleri olağanüstü sohbetleri yolculuk ve aktivizm hikâyeleriyle ören Jane, okurlara, karşı karşıya olduğumuz krize dair yeni bir anlayış sunuyor; kendi hayatımızda ve dünyada umudu var edebilmemiz için bize yol gösteriyor.
“Zooloji dünyasını altüst eden bir kadın”
Sir David Attenborough
“O, gezegendeki en etkili ve en önemli liderlerden biri. Jane hemen her gününü iyimserliği yayarak ve dünya çapında farkındalığı artırarak geçiriyor. Her canlının doğuştan gelen haklarını korumak, gelecek kuşaklara umut aşılamak için, çevre açısından en büyük tehlike olan iklim değişikliğine karşı acil bir çağrı niteliğinde, güçlü bir mesaj veriyor.”
Leonardo DiCaprio
“Gerçek bir kahraman”
Greta Thunberg
ANAAKIM ÇÖKERKEN ALTERNATİF MEDYANIN ELEŞİTİRİSİ – KOLEKTİF
Bu kitapta, 2010’lu yıllarda kapsamı ve etkisi artan alternatif gazetecilik arayışlarının, mesleki, etik, iktisadi ve politik eleştirisini hedefleyen yazılar bir araya getirildi. Gazetecilik ve medya çalışmaları açısından özgül bir dönemi temsil eden bu yıllar, akademik eleştirinin konusu olmayı fazlasıyla hak ediyor. Anaakım medyanın eleştirisi yapılırken, ana akımın çöküşüyle ortaya çıkan boşluğu doldurma misyonunu bir zorunluluk olarak üstlenen gelenekseliyle dijitaliyle alternatif medya alanının yeterince eleştirilmediği görülüyor. İşte bu boşluğu mütevazı bir katkıyla doldurmak amacı güden kitap, gazeteciliğin büyük bir kriz yaşadığı ve bu krizden çıkışın yollarını yeni yöntemler üzerinden bulmaya çalıştığı bu dönemin akademik bir eleştirisini yapmayı hedefliyor. Bu hedef yerine getirilirken, anaakım medya ve gazeteciliğin yanı sıra, alternatif kavramının kendisi de nesnel bir mesafeyle sorgulanıyor.