Haftanın Kitaplığı – 3 Ocak 2021

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz.

BEN VE GINNIE – HERMAN RAUCHER

Ben, yazma eylemiyle boğuşan bir yazar adayı; Ginnie ise titiz bir dansçıdır. 1951’de birbirlerine aşık olmuş ve her ne olursa olsun birbirlerine tutunmaya karar vermiş iki ürkek çocukturlar. Dünya ikisinin de önünde keşfedilmeyi bekliyordur…
Bir yanda 1950’lerin New York’unun büyüleyici cazibesi, diğer yanda Hollywood’un yıldızlarla parlayan neşeli şov dünyası: Ben ve Ginnie neon ışıklar arasında birbirlerine duydukları saf, yoğun ve kusursuz aşkı sürdürmeyi başarmışlardır. Bu aşk sonsuza kadar sürmeli, şimdiye kadar yazılmış tüm kitaplarda ve peri masallarında anlatıldığı gibi romantizm ve tutkuyla harlanmalıdır. Ne var ki, aşkları sahiden de sonsuza kadar sürebilecek midir ya da bu aşk ikisinin de fark edemediği beklenmedik bir kırılma nedeniyle sallantıdan kurtulabilecek midir?

MİMAR SİNAN/TARİHSEL VE MUHAYYEL – UĞUR TANYELİ

Bu kitap bir Mimar Sinan monografisi değil. Yaşamı ve eserleri üzerinde bilinenlerin yeni bir özetini sunmuyor. Onun yapılarının bir dökümünü içermiyor. Neden çok önemli bir dahi olduğunu ve dünya mimarlığına yaptığı katkıları da anlatmıyor. Sinan’a ve eserlerine övgüler düzmüyor. Sinan yapılarının yeni çekilmiş çok başarılı fotoğraflarından oluşan bir albüm bölümüne de yer vermiyor. Böyle çok sayıda kitap zaten var. 

Mimar Sinan: Tarihsel ve Muhayyel, birbiriyle bağlantılı iki araştırma güzergâhında ortaya konmuş bir çalışma: Önce, Sinan’ın ve Sinan çağı mimarisinin tarihini yazma yaklaşımlarını tartışıp alternatifler öneriyor, ardından da popüler kültürde varedilmiş ve hâlâ üretilmeye devam eden Sinan imgesinin nasıl inşa edildiğini anlamayı deniyor. İlk kesimde, bugüne kadar yazılagelenden farklı ve gerçekçi Sinan tarihleri yazmak için bazı yeni imkânların nasıl kullanılabileceği gösterilmeye çalışılıyor. En önemlisi, burada kutsallaştırıcı olmayan, aksine soğukkanlı bir tarihsel Sinan metni ortaya konmaya çabalanıyor. Kitabın ikinci kesimiyse güncel Türkiye’deki popüler Sinan algısı hakkında: Ortamda neden Sinan’ı 16. yüzyılın olağan toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel gerçekleri bağlamında görmekten kaçınan bir popüler damar var?

Varlığına bugün fazlasıyla aşina olduğumuz, ancak geçmişte mevcut olmayan imkan ve olguları, düşünceleri, teknikleri, tutumları, örgütsel yapıları, siyasal örüntüleri ve kaygıları iradi bir unutuşa tabi tutmadan tarih yazamayız. Acıklıdır ki, tarihyazımında, hele mimarlık tarihinde bunun kadar sık yaptığımız başka bir yanlış neredeyse yok. Burada aynı yanlış yapılmamaya çabalanıyor, o kadar.

GÜZEL ÜLKE ATLASI – MUTLU TÖNBEKİCİ

Öyle bir ülke düşün ki içinde uçsuz bucaksız denizler, yemyeşil ormanlar, heybetli dağlar, şelaleler, binlerce yıllık tarih, antik kentler, enfes yemekler olsun. İster yüce bir dağının yamaçlarında kayak yap, ister masmavi denizlerinde yüz, ister rengarenk doğasında uzun uzun yürü, ister kanyonlarında rafting yap, istersen de dürbününü alıp ormanlarındaki türlü türlü ağaçları ve kuşları keşfet.

İşte Antik Çağ şehirlerinden Osmanlı saraylarına, Selçuklu yapılarından Hitit tabletlerine kadar bir sürü farklı kültürü ve medeniyeti içinde barındıran güzel ülke: Türkiye! Sanki onlarca ülke tek bir ülkenin içinde!

Karış karış dolaşsan da bitmeyecek zenginlikleriyle Türkiye’nin sayısız güzelliklerinin bir kısmı Güzel Ülke Atlası’nda.

Taze Kitap’ın hem çocuklarca hem büyüklerce çok sevilen atlas serisi, Türkiye’de gezip görülecek tarihî ve doğal güzellikleri anlatan Güzel Ülke Atlası ile genişledi. Güzel Ülke Atlası, tıpkı Türkiye gibi farklı renkleri, tatları, öyküleri içinde barındırıyor. Usta gazeteci Mutlu Tönbekici’nin kaleme aldığı Güzel Ülke Atlası, Türkiye’yi merak eden ve Türkiye’yi seven her yaştan okur için raflarda.

DUNE/ CORRINO HANEDANLIĞI – BRIAN HERBERT/ KEVIN J. ANDERSON

Frank Herbert’ın epik Dune serisinin bir nesil öncesini anlatan heyecanlı üçlemenin büyük finali: Dune: Corrino Hanedanı!

Tleilaxlılarla yaptığı planların ardından yapay baharata “ulaştığını” sanan İmparator Shaddam, melanj üzerindeki mutlak hakimiyetini perçinlemek için her şeyi göze alacaktı. Baharatın kaynağı Dune adıyla bilinen Arrakis gezegenini yok etmeyi bile…

Pardot Kynes’ın ani ölümünden sonra oğlu Liet Kynes ve Fremen dostları Arrakis’i Harkonnenlar için bir cehenneme çevirmeye kararlıydı. Liet ise bir yandan gezegenbilimci babasının Dune’u yeşillendirme hayalini yerine getirmek istiyordu. Ama çölün sürprizleri onları bekliyordu.

Jessica, Bene Gesseritlerin Kuisatz Haderah projesi için sahip olmak istedikleri kız çocuğu yerine bir erkek doğurmuştu. Paul. Rahibeler Birliği, evrene yıkım ve kaos getirmesinden korktukları bu çocuğun yaşamasına izin vermek istemiyordu ama Jessica onu korumak için elinden geleni yapacaktı.

Dük Leto Atreides, ezeli düşmanı Baron Vladimir Harkonnen’la mücadeleye tutuşmuştu. Baron’un yıllar evvel kendisini ortadan kaldırmak için yaptığı sinsi planı öğrenen Leto karşılığını vermek istiyordu. Ama kendilerinden oldukça kuvvetli bir hanedan karşısında ne kadar şansı vardı?

Dune: Corrino Hanedanı, orijinal serinin başlangıcının hemen evvelindeki olayları ayrıntılarıyla, heyecan dolu bir şekilde anlatıyor.

“Corrino Hanedanı‘ndaki her olay, efsanevi Dune evreninin inşasına kocaman bir taş daha ekliyor.”

Booklist

KARİALILAR/DENİZCİLERDEN KENT KURUCULARA – KOLEKTİF

u kitapta Karia Bölgesi’nin prehistorik çağlara tarihlenen en erken yerleşimlerinden Geç Osmanlı Dönemi’ne uzanan arkeolojik ve tarihi geçmişi hakkında bugüne dek yapılmış çalışmaların ve güncel araştırmaların bir özeti sunulmuştur. Anadolu Yarımadası’nın güneybatı kesiminde yer alan ve Antikçağ’da Karia olarak bilinen coğrafi bölgenin kuzey sınırını Büyük Menderes Vadisi, doğu sınırını Dalaman Çayı belirler.

MÖ 2. binyıla tarihlenen yazılı kaynaklarda birçok kez adı geçen Karialıların, Hitit istilaları karşısında Anadolu halklarını destekledikleri ancak daha sonra Mısırlılar karşısında Hititlerin yanında yer aldıkları görülür.

Karialıların adı, tüm Akdeniz’de geçtikleri yerleri talan ederek Geç Tunç Çağı’nın güçlü imparatorluklarının çöküşüne katkıda bulunan efsanevi “Deniz Kavimleri” arasında da anılır. İlerleyen dönemlerde, Homeros Karialıların Yunanlara karşı Troia kentini savunmaya gelen halklar arasında yer aldığından bahsederken “savaşmaya bir kız gibi altınlarla süslü geldiler” sözleriyle Karialıların zenginliğini vurgular.

The aim of this book is to present a brief overview of archaeological and historical research on Caria from the very first signs of occupation in the Prehistoric times to the Late Ottoman period. The region occupied by ancient Caria can roughly be described as the southwestern portion of the Anatolian peninsula South of the Menderes Valley and west of the Dalaman River.

The Carians are mentioned several times in the 2nd millennium BCE for having supported the fight of Anatolian nations against the Hittite invaders and later to have fought beside the Hittite kings against the Egyptian forces. They were also counted amongst the legendary Sea People, traveling the Mediterranean, spreading destruction on their path and bringing down some of the most powerful empires of the Late Bronze Age. Later, Homer mentions them in the list of allies who came and supported Troy against the Greeks, emphasizing the wealth of the Carians, who “came to fight decked like a girl with gold”.

What's your reaction?