Haftanın Kitaplığı – 29 Temmuz 2023
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
MURAKAMİ SÖZLÜĞÜ – HİROKO DOZEN / KUNIO NAMAKURA
Hiroko Dozen ve Kunio Namakura’nın hazırladığı, Murakami Harikalar Diyarı’na bir yolculuğa çıkaran, hem Murakamikleri hem de yazarla ilk kez tanışacak okurları mutlu edecek Haruki Murakami Sözlüğü, Ali Volkan Erdemir’in çevirisiyle Doğan Kitap’tan çıktı.
Çağımızın yaşayan en önemli yazarlarından Haruki Murakami, zengin hayal gücünün ürünü, anlam ve derinlik peşinde bir edebiyat okuruna. Onun edebiyatının şifrelerini çözmek içinse bu kitapla müzikten filmlere, yazarlara, yönetmenlere, farklı coğrafyalara doğru birlikte bir yolculuğa çıkıyor okur.
Haruki Murakami Sözlüğü’nü okuyanlar Haruki Murakami’nin hiç bilinmeyen pek çok yönünü öğrenecek: Mesela sadece çok iyi bir yazar değil, çok üretken bir çevirmen olduğunu… Sinefil ve plak koleksiyoneri olarak tanımlanabileceğini. Güzel lahana sarması yaptığını… Gözleri yaşarmadan soğan doğrayabildiğini… Tıpkı yalnız kahramanları gibi ev işlerine elinin yatkın olduğunu. En çok dişi ve yaşlı kedileri sevdiğini… Ve daha pek çok şey…
BABİL KULESİ KİTABI – MAHİR ÜNSAL ERİŞ
Hayatının önemli bir kısmını farklı diller öğrenip bir yandan da onları anlamaya vakfeden Mahir Ünsal Eriş, kaleme aldığı ilk kurgudışı eser olan bu kitapla okurlar için beklenmedik bir yeni evren yaratıyor. Gündelik hayatımızda hiç çaba sarf etmeden, öylece söyleyiverdiğimiz kelimeler gibi farklı dillerin var oluş öyküleri de önümüze serilirken yapmamız gereken tek şey var: Eriş gibi bir edebiyatçının kaleme aldığı bu olağanüstü araştırmanın tadını çıkarmak!
KUŞA BAK – KURT VONNEGUT
Kavgacı çiftler, cinayet danışmanları, hovardalar, değişen ve gelişen teknoloji, ahlaki belirsizlikler… Kurt Vonnegut, İkinci Dünya Savaşı sonrası insanların endişelerini yansıtırken Amerikan yaşamının hem tedirgin edici hem eğlenceli karelerini çekiyor. Kuşa Bak, her biri yazarın alametifarikası olarak nitelendirilebilecek bir mizah ve hümanizmle dolup taşan, daha önce yayımlanmamış on dört öykü içeriyor.
GELECEĞİN SANAT ESERİ – RICHARD WAGNER
Ünlü Alman opera bestecisi, tiyatro direktörü, müzik teorisyeni ve yazarı Richard Wagner, Geleceğin Sanat Eseri’nde, geliştirdiği “toplam sanat eseri” kavramı çerçevesinde tüm sanat dallarının bir araya geldiği bir sanat eseri kurgular. Yunan sanatının, Yunan dinine ve mistisizmine temelden bağlı olduğunu ve dinin yıkılmasıyla sanatın da bütünlüğünden kopup yozlaşarak “bireysel sanatlara” ayrıldığını ileri süren Wagner’e göre ana sanat dalları, “dans,” “müzik” ve “şiir”dir. Bu üç sanat artık yeniden birleşmeli ve kusursuz sanat eserini oluşturmalıdır. İkincil sanatlar olarak kabul ettiği “resim,” “heykeltıraşlık” ve “mimarlık” da bu sanat eserine dekor ve mekân olarak destek vermelidir. Wagner’e göre her şeyin en iyisi “halk”tan kaynaklanır. Operalarında yoğun biçimde halk destanlarını, efsaneleri konu eden Wagner, geleceğin sanat eserinin de halka dayanması gerektiğini savunur.
DAHA FAZLA ZAMAN – IAIN REID
Iain Reid’in hipnotize edici bir anlatıma sahip, üretkenlik, ilişkiler ve yaşlanmanın ne demek olduğunu sorguladığı romanı Daha Fazla Zaman’da Aslı Anar’ın çevirisiyle hep kitap’tan çıktı.
Bir ressam olan Penny yıllardır aynı evde uzun hayatından, hayat arkadaşından artakalanlarla yaşıyordu. Yaşlılığın alelade ritüellerine teslim olmuş halde, yalnız bir hayat sürüyordu. Ta ki bir gün dengesini kaybedip düşene dek. Penny gözünü açtığında kendini bir arabada bulur. Hiç bilmediği, adını bile duymadığı bir yere götürülmektedir. Partnerinin ayarladığı söylenen, bütün düzenlemelerin yıllar önce yapıldığı bir bakımevine.
Başlarda her şey çok güzeldir. Penny’nin etrafı yaşıtlarıyla çevrilidir; birlikte yemek yer, sohbet eder, evin etrafındaki olağanüstü manzarayı izlerler. Penny resim yapmaya bile başlar. Ama zaman geçtikçe günler birbirine karışır. Penny gittikçe artan güvensizlik ve huzursuzluk hissiyle zaman mefhumunu yitirir, bu dünyadaki yerini sorgulamaya başlar. Bütün bunlar yaşlanmanın onulmaz etkilerinin bir sonucu mudur yoksa gerçekten de şüpheli bir yerde bir yabancı mıdır Penny?
ALKARISI – FARUK DUMAN
Faruk Duman’ın derlediği, Türk korku söylencelerinin en eskilerinden biri olan “Alkarısı” kültüne dair on üç yazarın kaleme aldığı öykülerden oluşan Alkarısı, Ayrıkotu Kitap’tan çıktı.
Peki nedir bu “Alkarısı”? Alkarısı kültü, Türk korku söylencelerinin en eskilerinden biri. Lohusa kadınlara musallat olan, onların ve özellikle yeni doğan bebeklerin ciğerleriyle beslenen bu kızıl saçlı cin, uzun parmakları ve rüzgâr hızına erişen atıyla son derece özgün bir korku figürü. Bu öykü seçkisinde öykücüler, bu külte birbirinden değişik bakış açılarıyla yaklaşan hikâyeler kaleme aldılar.
Kitapta yer alan yazarlar ve öyküleri;
Ayşe Parlak Akyüz / Tel Kadayıf
Feray Öner / Alı Al, Moru Mor
Tuğrul Karataş / Babaşarka
Yeşim Günay / Hezeyan
Arzu Alkan Ateş / Alaca’nın Cinleri
Yücel İnce / Demir Toprak Altında
Ahsen Dalca Korkutan / Şehrin Işıkları
Elif Kesikoğlu / Çuvaldız
Rümeysa Oğuz / Avaz
Ömür Yılmaz / Al, Kara, Sarı, Tüm Renkler Aynı
Nilgün Çelik / Tövbe
Müge Demirkır / Kızıl Akreplerin Devri
Şebnem Balevi / Kurt Derisi