Haftanın Kitaplığı – 28 Haziran 2021

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz.

AMRAS WATTEN: BİR MİRAS – THOMAS BERNHARD

Thomas Bernhard’ın pek çok kez gözde metni olarak tanımladığı AMRAS’ta, doğa bilimleri eğitimi almış Karl ile müzik eğitimi almış, annesi gibi sara hastası olan Walter’in hastalık öyküsü aktarılır. Anne babanın ölümüyle sonuçlanan ailenin intihar girişimi sonrasında hayatta kalan iki erkek kardeş kendileri için hem hapishane hem sığınak anlamına gelen bir kulede yaşamaya başlar. Dayıları, akıl hastanesine yatırılmalarını önlemek amacıyla onları bu kuleye getirmiştir.

Watten. Bir Miras, Güney Tirol’e özgü bir iskambil oyunu –“watten”– odağında gelişen, dört karakterin yolunun kesiştiği uzun bir monologdur: Morfin kullanımını suiistimal şüphesiyle muayenehanesi kapatılan doktor (birinci tekil anlatıcı), onu watten oynamaya zorlayan kamyoncu, ormanda kendini bir ağaca asıp intihar eden kâğıt imalatçısı Siller ve onu ölü halde bulan seyyah. Siller’in intiharı sonrasında doktor artık watten oynamaya gitmeyeceğini söyler.

Amras (1964) ve Watten. Bir Miras (1969) Bernhard’ın erken dönem eserleri arasında, yazınla müzik bağını açığa çıkaran iki yenilikçi anlatı.

Zorunluluk, kaçınılmaz olan, gereklilik Bernhard’ın bütün kitaplarına damga vurur, belki de AMRAS’la başlayarak; bu kitapta huzursuzluk, bu huzursuzluğun egemenliğinden bile daha güçlüdür, parçalanan bir dünya ile ilişkilenen camdan bir huzur. Olayların akışı, bütün anlamsızlıkları içinde daima daha basit, daha anlamlı hale gelir.(…) Bernhard’ın son düzyazı kitabının [WATTEN. BİR MİRAS] Beckett’inkilerin çok ötesine geçtiğine; zorlayıcı olan, kaçınılmaz olan ve sertlik aracılığıyla onlara sonsuz üstün geldiğine inanıyorum.
Ingeborg Bachmann (“Thomas Bernhard: Bir Deneme”, 1969)

ATEŞTEN ATLAMAK – FATMA NUR KAPTANOĞLU

Sıra üçüncü ve son atlayışımda. Derin bir nefes alıp ilk adımımı atıyorum ateşe doğru. Bu kez biraz daha yükseğe zıplıyorum, ateşin değip geçen sıcaklığı siyah pantolonumun bileklerimi açıkta bırakan kısalığından sızıyor vücuduma…

Ateşten Atlamak iki uzun öyküden oluşuyor. Bu iki öykü, küçük yerlere sığmayan hayatlar, elden kaçan, denetlenemez duygular, sıkışmışlık hissi, insanın korkularına karşın engel olamadığı kendini aşma dürtüsü hatta taşma hali gibi ortak temalara sahip. İkisinde de başkarakterler zorlu bir sınav vermek zorunda kalıyor; gerek yakın çevreleri ve toplum gerekse kendi kaygılarıyla gelen sınırlar karşısında tavır almaya itiliyorlar. Kitaba adını veren “Ateşten Atlamak” adlı öykünün anlatıcısı biricik sırrını artık içinde taşıyamazken, “Daha Uygun Bir Kader”in başkarakteri kendi yıkıcı duyguları ve ardından gelen pişmanlıkla yüzleşiyor.

Fatma Nur Kaptanoğlu, Ateşten Atlamak’ta bu hayatta hepimizin er ya da geç vermesi gereken sınavlara, geçmemiz gereken sınırlara ve geleceğe yol alırken ardımızda bıraktıklarımıza odaklanıyor.

DÖNME DOLAP DÜŞLERİ – M. ÖZGÜR MUTLU

Hiçbir şey olması gerektiği gibi değil artık. Ne dağ ne çocuk, ne kum ne karınca. Herkesin gördüğü ama kimsenin şaşırmadığı bir değişim bu. Hızla kanıksanan, hatta zaman zaman alkış tuttuğumuz; tuhaf, yanlış, zehirli bir değişim. Aynı kalan, insanın bir kısa soluk verişi, kavgası, gürültüsü, teması. Hepsinin üstünde aynı kalmanın tedirginliği, bağırmayan, usul usul, yalın bir telaş.

M. Özgür Mutlu, Dönme Dolap Düşleri ile başta öykü diline, sonra da atmosfere ve karaktere inandığını bir kez daha gösteriyor. 2011 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü’nü öykü dalında Van Gölü Ekspresi ile aldıktan sonra Karton Ev ve Dünyanın Çivisi isimli kitaplarıyla okurla buluşmaya devam eden yazar, yolculuğunu ara vermeden sürdürüyor.

“Dönme dolap aşağı inerken batıyor dünya, çıkarken doğuyor. Batarken büyüyor her şey, doğarken küçülüyor. Ben bunca sene ne yaptım büyüyüp küçülmekten başka? Aynı yerde dönüp durdum desem, yol nedir sanki, yolculuk? Bir geminin farelerin viyakladığı, karanlık küflü mutfağında Atlas Okyanusu’nu geçmişsem ne olmuş. Yine burada değil miyim, kendimden büyük gölgemi kaybettiğim yerde. Hayata beni ucuz cıvatalar bağlıyor yine.”

ÜÇTEN GERİYE – ŞAHİN ÜNAL

“Amigdala… Şahin Ünal’ın usta yazarlığıyla tıp birikimini, hayal gücüyle psikolojiyi harmanlayan romanının anahtar kelimesi amigdala. Başkalarının hayatının sizin için nasıl bir karabasana dönüşebileceğini merak ediyorsanız, bu kitaba hemen başlamanızı tavsiye ederim. “

Zülfü Livaneli

Ordunun kıymetli askerleri, kaybı göze alınamayacak kadar önemliydi…

Peki ya hasar görürlerse?

Ziyanı telafi etmek üzere planlanan projede, askerliğin bilimle birleştiği yerde, denkleme sığmayan bir faktör vardı: İnsan. Vicdanı, hafızası, değerleri ve acılarıyla insan…

“Üzerimize roket atacak kadar bizden nefret etmenizi anlamakta zorlandım Komutan.

Arkadaşlarım yanı başımda can verdi. Bizi birer canavara çeviren bilimsel araştırmayı onaylarken senin için çok değerliydik, sonra olanları hesaplayamadın…”

KÖPEK ÖYKÜLERİ – HAZIRLAYAN: KADİR AYDEMİR

Bazen can dostumuz, bazen bir kardeş, bazen bir yoldaş, bazen sevinçlerimizin ya da dertlerimizin tek ortağı… Belki de yalnızlığın tek şahidi… Konuşamasa da dinleyen, gözlerindeki sevgi dolu bakışlarla bizi anlayan, içinde bir yerde bizi hissettiğini bildiğimiz o güzel can… Köpek… Kimi zaman bir insandan daha yakın değil mi bize?.. Mutlu anların, mutsuz anların, acılarımızın ve düşlerimizin şahidi o… İşte Köpek Öyküleri kitabında, birçok yazarın sahiplendiği, beslediği, birlikte yaşadığı, karşılaştığı ve özlediği o can dostun yüreğe işleyen, yer yer sizi eğlendirecek, yer yer gözyaşlarına boğacak gerçek, yaşanmış öykülerini bir arada bulacaksınız. Yeryüzü onların dostluğuyla daha güzel, daha yaşanası, değil mi?..

Öyküleriyle Kitapta Yer Alan Yazarlar:

Dilek Neşe Açıker, Rahim Arslan, Kadir Aydemir, Nazmi Bayrı, Yunus Bektaşoğlu, Onur Birgül, Mizgin Bulut, Ümit Coşkun, Ahmet Çağlayan, Yasemin Çalıkır, Deniz Çöğendezoğlu, Mert Çuhadaroğlu, Açelya Duran, Mehtap Erel, Sema Fener, Deniz Feyzan, Ayşen Gacan Gülbağ, Pınar Gözpınar, Dervişe Güneyyeli, Tülay Güzeler, Turgay Kantürk, Aslı Ilgın Kopuz, Julia Ortay, Burak Sarımehmetoğlu, Ali Deniz Uslu, Cüneyt Uzunlar, Mehmet Ünver, Mustafa Ünver, Atilla Yaşrin, Funda Yıldız, Gül Yıldız, Melih Yıldız, Turgay Yılmaz

What's your reaction?